İlahiyatçı Yazar Ali Rıza Demircan, hükümete yakın STK’ların oluşturduğu Milli İrade Platformu’nun iftarında yaşananları kaleme aldı.
Milli İrade Platformu adına yapılan konuşmada hiçbir yanlışa ve eksikliğe değinilmeden abartılı övgülere yer verildiğini söyleyen Demircan, ‘Cumhurbaşkanımızın, hazır bulunduğu bir toplantıda ve seçkin bir topluluk önünde böylesine övgüye boğulması, aslında onu tekebbüre sevkedici ve nefsini putlaştırıcı bir işlemdi. İslamî ölçülerimize göre boynunun vurulmasıydı. Yalakalığa varan övgülerin temel bir eksiklik olduğunu fiilen anlayamayan, anlasa da sineye çeken Milli İrade Platformu üyeleri, örneğin materyalizme gömülen eğitim sistemimiz, borca ve faize dayalı ekonomi düzenimiz ve ruhumuza yabancı hukuk yapımız üzerinde yapılması gerekenlerle ilgili teklif getirebilir mi? Tarım ve hayvancılıkla alakalı yapılan hataları düzeltici görüş açıklayabilir ve göreve davet edebilir mi? Böylesi bir donanımı ve yüreği var mı?’ diye sordu.
“SİYASET VE İFTARLARDA BOYNU VURULAN CUMHURBAŞKANIMIZ” BAŞLIKLI YAZI ŞÖYLE:
Cumhurbaşkanımız değişik toplum kesimlerine iftar verdiği gibi çok büyük bir kısmı Milli İrade Platformu üyesi olan sivil örgütlerimizin başkanlarına da vermektedir. Milli ve Dini hassasiyeti olan dernek ve vakıflarını oluşturduğu Milli İrade Platformu üyeleri, dışa yansıtmayacak şekilde yer yer ve zaman zaman kısık sesle eleştiriler yapsa da kalben Cumhurbaşkanımıza bağlıdırlar. Pandemi’den önce Külliye’de verilen iftarların sonuncusu 27 Nisan Çarşamba günü İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı Muayede(bayramlaşma) salonunda verildi.
Verdiği iftarların sonrasında Cumhurbaşkanımız mutat olarak konuşmakta ve tarz-ı siyasetini ve iktidarları döneminde yapılan işleri anlatmaktadır.
Cumhurbaşkanımızın anlatımları normal ve beklenen. Bir de Milli İrade Platformu adına konuşanlar/konuşturulanlar var.
Bu son iftarda, muhtemelen hazırlatılan metni sunan kardeşimizin, ekseriyetin alkışlı onayını alan konuşması, mânen tam bir boyun vurma işlemiydi.
Bir iş, Müslümanlar tarafından yapıldığı için değil, İslamî ölçülere uygun yapıldığı için meşru ve ahlakî olur.
Kardeşimizin aktarımları doğruydu. Çünkü AK Parti iktidarları döneminde pek çok hayırlı işler yapılmıştı. Bunlara değinilebilir, ardından yapıl(a)mayanlara yer verilebilirdi ya da yapılabilir olduğu yapıl(a)mayanlara işaret edilebilirdi. Böylece Rabbimizin buyruğu olan hayra çağırma; İslamî, aklî ve ilmî olan Marûf’u emretme ve Marûf’un zıddı olan Münker’den sakındırma görevi de yapılmış olurdu. Ama böyle yapılmadı, üslup çok büyük ölçüde hatalıydı. Çünkü yapılan kalıcı güzel işler, Cumhurbaşkanımızın önünde, bütünüyle ona ve putlaştırılan dehasına bağlanarak anlatıldı.
Son dönemlerde dünyamızın tanıdığı bir siyaset adamı olan Cumhurbaşkanımızın, hazır bulunduğu bir toplantıda ve seçkin bir topluluk önünde böylesine övgüye boğulması, aslında onu tekebbüre sevkedici ve nefsini putlaştırıcı bir işlemdi. İslamî ölçülerimize göre boynunun vurulmasıydı.
Şimdi yasaklandığımız bu mânen öldürücü yalaka işlemine bakalım.
Rabbimizden Uyarılar
Necm sûresinin 32. ayetinde Rabbimiz bizi şöyle uyarır:
“…Hakikaten Rabbinizin bağışlaması pek çoktur. Babanız Âdem’i topraktan halk ederken de, analarınızın rahminde cenin iken de sizi en ziyade bilen Allah’tı. O halde size ne oluyor? Sakın ha nefislerinizi/çevrenizdeki insanları temize çıkarmayın, yüceltmeyin. Zira Allah emirleri ve yasaklarına aykırılıktan korunan düzeyli müminleri daha iyi bilir.”
Peygamberimizden Uyarılar
Aziz Peygamberimizin huzurunda bir Müslüman diğer Müslümanı över. Övünce, Aziz Peygamberimiz öven kişiye şöyle der:
“Yazıklar olsun sana, kardeşinin boynunu vurdun.”
Bir insanı yüzüne karşı aşırı överek başarılarını kendisine mal edebileceği yıkılası bir konuma yükseltmek onu bir diğer peygamberi hadise göre mânen boğazlamaktır. Allah şanını artırsın O şöyle buyurmuşlardır:
“Allah bir insana hayır murad ederse, onu dinin özünü kavrayanlar ve özümseyenlerden kılar. Ey insanlar! Şu dünya malları var ya, onlar pek cazibelidir, pek albenilidir; sizi celbeder. Bu dünya mallarını kim harama bulaşmadan elde ederse, sahip olduğu mallar bereketlendirilir; sürekli kılınır, yararı görülür.
Sakın ha birbirilerinizi övgü yoluna gitmeyin; birbirinize dalkavuk /yalakalık etmeyin/ aşırı övgüye yönelmeyin. Zira aşırı övgü, övülen kişiyi boğazlamaktır.”
Geniş bilgi için bak: https://www.mirathaber.com/islama-cagirmaya-mazeret-uretenler-duzene-ve-yoneticilere-yalaka-oldular/
Biz sevdiklerimize düşmanlık eder olduk. Övgülere boğulan ve derin bir gafletle çılgınca alkışlanan bir insanın, Allah’ın muhafaza etmesi dışında tevazuunu koruması, “uyarma, akıl verme, itaat et” demekten korunması mümkün mü?
Yalakalığa varan övgülerin temel bir eksiklik olduğunu fiilen anlayamayan, anlasa da sineye çeken Milli İrade Platformu üyeleri, örneğin materyalizme gömülen eğitim sistemimiz, borca ve faize dayalı ekonomi düzenimiz ve ruhumuza yabancı hukuk yapımız üzerinde yapılması gerekenlerle ilgili teklif getirebilir mi?
Tarım ve hayvancılıkla alakalı yapılan hataları düzeltici görüş açıklayabilir ve göreve davet edebilir mi? Böylesi bir donanımı ve yüreği var mı?
Oysa ki, çocukları olarak garip bırakıp adını bile anmaz olduğumuz İslâm’ı geçtik, demokratik laik düzen için de bile atılabilecek etkili bir çok yasal adımlar da var.
İslam ve fıtratla çatışarak kalıcı başarılar sağlayamayacağımızı ne zaman idrak edebileceğiz?
Hz. Ömer, “Müslümanlar Allah’ın ihsan ettiği fetihleri Halid b. Velid’in şahsına bağladığı için”, mânen korumak amacıyla onu komuta grevinden alırken bizler yöneticilerimizin boynunu vuruyor, âhiret azabına sürüklüyoruz.
Nasıl Olursak Öyle İdare Ediliriz
Hulasa bir millet nasıl olursa öyle idare edilir. Daha iyi bir İmam ve Devlet yönetimi için halkın İslamî çizgiyi izleyen Müttekilerden olması gerekir. (Bu gerçeğe yapılan dolaylı işaret için bak: Furkan 7)
Cumhurbaşkanımızın milletimizin genel seviyesinin üstünde erdemlere sahip olduğunu söyleyebilirim. Ama hepsi o kadar. Gerisi ve ötesi dalkavukluktur.
Peygamberimiz, meddahların yüzüne toprak saçınız buyuruyor. Ben de bu buyruğun amacından hareketle bu makalemle, yalakalığı yerici kelimeleri nefsim dahil cümle yalakalarımız üzerine saçıyorum.
Allah Yardımcımız olsun.