ABDURRAHMAN ATEŞ
Gerek Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından her yıl etkinliklerle kutlanan ?camiler haftası´, gerekse camilerin inşa edilmesi ve onarılmasının teşviki münasebetiyle zaman zaman Tevbe sûresinin şu âyeti gündeme getirilmektedir: ?Allah´ın mescidlerini ancak Allah´a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah´tan başkasından korkmayan kimseler imar eder/şenlendirir...( ???????? ???????? ????????? ??????)?
Her ne kadar yapılan açıklamalarla, ibadete devam etmek, ilim meclisleri oluşturmak gibi faaliyetlerle mescidlerin manevi açıdan imarına dikkat çekilse de, bu âyet referans gösterilerek camilerin inşa ve onarımı arasında doğrudan ilişki kurulmak suretiyle âyette öncelikle ve özellikle maddi imarın söz konusu edildiği izlenimi oluş(turul)maktadır.
Gerçekten âyetin öncelikli mesajı maddi imar mı, yoksa manevî imar mıdır? Ya da her ikisi de eşit derecede âyetin muhtevasından anlaşılabilir mi? Bu bakımdan âyetin öncelikle nüzûl ortamında nasıl anlaşıldığının tespiti önem arz etmektedir. Dolayısıyla Kur´an´daki kavram, ifade ve hükümlerin, ya Hz. Peygamber´in âyetler ile ilgili açıklamaları ve nüzûl dönemindeki uygulamalar(ın)dan, ya da erken dönem dilbilimsel tefsirler ile lügat kaynaklarından hareketle tespit edilmesi daha isabetli olacaktır. Lügat kaynaklarından yararlanırken nüzûl ortamından tamamen bağımsız bir şekilde kavram veya âyetlerin anlamları doğru tespit edilemez. Çünkü nüzûl ortamını dikkate almadan, sadece lügatlerin yardımıyla elde edilecek anlam, Allah´ın Hz. Peygamber´e indirdiği Kur´an´ın anlamı değil, Mushaf metninin okuyucu tarafından tercümesinden ibaret olacaktır.
Hz. Peygamber´in âyetler ile ilgili tefsirine ya da herhangi bir olayı bir ayetle ilişkilendirip açıkladığına dair rivayetlerin oldukça az olduğu bilinen bir husustur. İşte Hz. Peygamber´in, yaptığı açıklamalarına delil olarak sunduğu ayetlerden birisi de Tevbe sûresinin 18. âyetidir. Şöyle ki:
Hz. Peygamber ?Bir kimsenin mescitlere gidip namaz kılmayı alışkanlık haline getirdiğini görürseniz onun imanına şâhitlik yapınız. Çünkü Allah şöyle buyurur:...? diyerek Tevbe sûresinin 18. âyetini buna delil olarak getirmiştir. Hz. Peygamber bu âyete dikkat çekmek suretiyle mescidlerde cemaatle namaza devam etmenin, mescidleri imar etmek olduğunu açıkça bildirmiştir. Dolayısıyla mescidlerin imarıyla, inşa, bakım, onarım veya maddi imarın değil, mescidlerin fonksiyonu olan ibadetlerin yerine getirilmesi, cemaatle namaza devam edilmesi suretiyle şenlendirilmesinin kastedildiği anlaşılmaktadır. Mescid/cami yapma veya onarmanın faziletinin bu âyet ile ilişkilendirildiğine dair herhangi bir rivayet söz konusu olmadığına göre Hz. Peygamber´in bu açıklamasına rağmen mescidlerin bakım ve onarımının faziletinin bu âyet ile ilişkilendirilmesi isabetli değildir.
Arapça açısından âyetten maddi imarın anlaşılıp anlaşılmayacağına gelince; âyette anahtar kelime olan ??????????, ?uzun zaman yaşamak? anlamına gelen ???????? (amere) fiilinden türemiştir. Buna bağlı olarak ?yeryüzünü imar etmek? ifadesi de, yeryüzünü mimarî açıdan planlı bir yapılaşmaya tabi tutmaktan çok yaşanılır hale getirmek demektir. ?????? ???? (?amere rabbehu) ifadesi ?rabbine ibadet/kulluk etti?; ?????? ????? (?âmirun li rabbihi) ifadesi ise ?????? ????: (?âbidun li rabbihi) rabbine ibadet/kulluk eden? ifadesiyle aynı anlama gelmektedir. Nitekim çok namaz kılan ve çok oruç tutan kimseye ???????? (?ammâr) denir.Bir kimse birisiyle fazla içli dışlı olduğunda da ????? ???? ???? ????: (fülanün ?amere meclise fülanin) falan, falanın meclisini şenlendirdi? denir.
Görüldüğü gibi erken dönem lügatlerinde ???????? fiili ve türevlerinin, uzun zaman yaşa(t)mak/ömür anlamı ön plana çıkmış, aslında yeryüzünü yaşanılır hale getirmek anlamındaki yeryüzünü imar etmek ve çok ibadet ederek yaşamak da bu kelime ile ilişkilendirilmiş, bina yapım veya onarımı ya hiç vurgulanmamış ya da arka planda tutulmuştur.
Erken dönem lügatlerinden hiç birisinde ?? ? ? - ?? (?a-m-r) maddesinin anlamları ile ilgili Tevbe sûresinin 17, 18 ve 19. âyetine herhangi bir atıfta bulunulmaması, sadece Isfehânî´nin Müfredât´ında ve son dönem lügatlerinden Tâcu´l-Arûs´ta 18. âyetteki imarın hem inşa etmek hem de ziyaret etmek anlamında olabileceğine işaret edilerek atıfta bulunulması dikkate değer bir husustur. Bu durum, kelimenin anlam kayması veya anlam değişmesine uğramasından sonraki anlamı olarak değerlendirilebilir.
Erken dönem tefsirlerinde de âyetin mescid inşa etme ve onarma ile ilişkilendirildiğine dair herhangi bir atıf yoktur. Kronolojik olarak âyetin tefsiri bağlamında ibadet ve ziyaret etmek suretiyle mescidlerin şenlendirilmesinin yanı sıra inşa edilmesinin faziletine de işaret eden rivayetlere yer veren ilk müfessir Beğavî´dir (v. 516). Daha sonra gelen müfessirler tarafından da mescid inşa etmenin faziletine dair bazı hadislerin zikredilmesi, âyetin öncelikle mescid inşa etmenin faziletine işaret ettiği düşüncesinin ön plana çıkmasına neden olduğu söylenebilir. Gelinen son noktada, sadece bina yapımı değil, cami mimarisinin, Müslümanlar için sanatı geliştirme ve sanat ruhunu topluma aşılama açısından verimli bir alan olduğu, bu itibarla estetik düşüncenin mescidlere yansıtılmasının çok doğal bir yaklaşım olduğu düşüncesi bile maalesef Tevbe sûresinin 18. âyetine dayandırılmaya çalışılmıştır.
?İmar etme? ifadesinin tam olarak ne anlama geldiğinin tespit edil(e)memesi, Türkçe meallerde de âyetin birbirinden farklı anlamlarla tercüme edilmesine neden olduğu görülmektedir. Bazı meâllerde herhangi bir nitelemede bulunulmadan sadece ?imar eme? olarak çevrilen bu ifade, bazı meallerde de mescidlerin maddi imarına işaret etmek üzere sadece ?onarmak? şeklinde çevrilmiştir. Daha genel bir ifade kullanılarak ?mescidlerin bakım ve hizmeti? şeklinde bir anlamın tercih edildiği meâller de vardır. Mescidlerin hem maddi imarı olan onarımını, hem de ziyaret ve şenlendirmek suretiyle manevi imarını bir arada tercümeye yansıtan meallere karşılık, sadece manevi imarın vurgulandığına işaret etmek üzere mescidlerin imarını ?mescidlerin şenlendirilmesi? olarak çeviren meâller de bulunmaktadır.
Mescidlerin inşa ve onarımının faziletine dair daha güçlü referans oluşturma düşüncesinin, zamanla mescid/cami yapılmasını, bakım ve onarımını söz konusu âyet ile ilişkilendirmede etkili rol oynadığı kanaatindeyiz. Böylece Kur´an´dan bulunacak delillerin iddiayı güçlendireceği düşünülmüş olmalıdır.
Buraya kadarki ifadelerimizden, mescid yapmanın veya onarmanın herhangi bir faziletinin olmadığı anlaşılmamalıdır. Elbette mescid/cami yapmanın önemine, hatta mescid yapımında sahip olunması gereken samimiyet ve ihlasa Tevbe sûresinin 18. âyeti yerine Tevbe sûresinin 108. âyeti referans gösterilebilir: ?...Zararlı faaliyetlerde bulunmak, küfre yardım etmek, mü´minler arasına ayrılık sokmak, Allah ve Resûlüne karşı savaşanlara üs/merkez olmak üzere yapılan o Mescid-i Dırar´da hiç bir zaman namaz kılma! Bunun yerine ilk günden itibaren temeli takvâ üzere kurulan mescid, namaz kılmana daha uygundur. Orada, temizlenip arınmayı seven kimseler vardır. Allah da temizlenenleri sever.? Aynı şekilde rivayet edilen şu hadise atıfta bulunularak da mescid yapma ve onarmanın fazileti vurgulanabilir: ?Kim içersinde Allah´ın isminin anılacağı bir mescid yaptırırsa, Allah da onun için Cennette bir ev yapar.?
Sonuç olarak Tevbe sûresinin 18. âyetinin, yapılan açıklamalarla manevi imara veya ibadetle şenlendirilmeye işaret ettiğine vurgu yapılmakla birlikte daha çok mescidlerin imarı, onarım ve bakımı ile bir şekilde ilişkilendirilmesinin isabetli olmadığı kanaatindeyiz. Çünkü bu ilişkilendirme, hem Hz. Peygamber´in âyeti referans gösterdiği konuyla, hem de erken dönem lügatlerinin tanımlarıyla örtüşmemektedir.
- Tevbe 9/18.
- Tirmizi, ?Tefsir? 10; İbn Mace, ?Mesâcid? 19.
- Ezherî, Tehzîbu´l-Luğa, II/384; Cevherî, Sıhah, II/756.
- Halil b. Ahmed, Kitabu´l-Ayn, II/137; İbn Fâris, Mu´cemu Mekâyîsi´l-Luğa, IV/141.
- Ezherî, Tehzîbu´l-Luğa, II/383, 385; İbn Manzûr, Lisânu´l-Arab, IV/606.
- Cassâs, Ahkâmu´l-Kur´an, I/75-76; Fahruddin Râzî, Mefâtîhu´l-Ğayb, XVI/8.
- Konu ile ilgili olarak incelediğimiz başlıca lügatler şunlardır: Halil b. Ahmed, Kitâbu´l-Ayn; Ezherî, Tehzîbu´l-Luğa; Cevherî, Sıhah; İbn Fâris, Mu´cemu Mekâyîsi´l-Luğa. Ayrıca İbn Manzûr, Lisânu´l-Arab.
- Isfehânî, el-Müfredât, s. 347; Zebîdî, Tâcu´l-Arûs, XIII/143.
- Beğavî, Meâlimu´t-Tenzîl, IV/21.
- Hâzın, Lubâbu´t-Te´vîl fî Meâni´t-Tenzîl, II/222-223; Suyûtî, Durru´l-Mensûr, VII/263-267; Âlûsî, Rûhu´l-Meânî, X/66.
- Kur´an Yolu, II/740.
- Bak. Elmalılı Hamdi Yazır, Hasan Basri Çantay, Abdülbaki Gölpınarlı, Ömer Nasuhi Bilmen, Diyanet İşleri Başkanlığı meâli (Halil Altuntaş-Muzaffer Şahin), Diyanet Vakfı meâli (Heyet), Bayraktar Bayraklı.
- Bak. Bekir Sadak, Gültekin Onan, Şaban Piriş, Ali Bulaç, Y. Nuri Öztürk. İsmail Hakkı Baltacıoğlu ise ?mescidleri bayındırmak? tercihetmiştir.
- Bak. Mustafa Öztürk, A. Kadir Şener-M. Cemal Sofuoğlu-M. Yıldırım
- Bak. Suat Yıldırım, H. Tahsin Feyizli, Muhammed Esed, Mustafa İslamoğlu, Mahmut Kısa, Ahmet Tekin, Bahaeddin sağlam.
- Bak. Hüseyin Atay, Süleyman Ateş, Salih Akdemir. Hüseyin Atay ve Salih Akdemir Tevbe sûresinin 19. âyetinde geçen imarı ise ?onarmak? olarak çevirmiştir.
- Tevbe 9/107-108.
- ? Farklı ifadelerle rivayet edilen benzer hadisler için bak. Buhârî, ?Salat? 65; Müslim, ?Mesâcid? 24, 25; Nesâî, ?Mesacid? 1.
- Kur´an Yolu, II/740. Ayrıca bak. Şener, Mehmet, ?Cami (III. Dinî Hükümler)?, Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, VII/ 91.