Asırlardır büyük katliamlara maruz kalan Filistin halkı İsrail'in zulmünden kurtulamıyor. 1900'lü yıllardan beri İsrail'in Kudüs üzerinde hak etmesi ile başlayan işgaller günümüze kadar devam etti.Binlerce Filistinli yaşamını kaybederken, köyler yakıldı, bazı kentler zorla Yahudileştirildi. Topraklarının büyük kısmı İsrail tarafından işgal edilen Filistin halkı şu sıralar yeni bir katliam ile karşı karşıya kalfı. ABD Başkanı Donald Trump'ın Tel Aviv'de bulunan İsrail Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıması esnasında yaşanan protestolarda sayısız insan İsrail askerleri tarafından öldürülürken, 2700ü aşkın Filistinli yaralandı. Tüm dünyanın gündemine oturan bu katliama kimi ülkeler tepkisiz kalırken, Türkiye'de 3 günlük ulusal yas ilan edildi. Şimdi bu katliamın ardından herkes " Nekbe nedir, ne anlama gelir, Nekbe günü ne demektir" sorularının yanıtını araştırıyor.
Filistinliler için zorunlu göç, yağma ve katliamların simgesi olan "Nekbe" (Büyük Felaket), tam 69 yıldır dinmeyen bir acıyı ifade ediyor.
NEKBE NEDİR, NE ANLAMA GELİR? NEKBE GÜNÜ NE DEMEK?
İsrail'in 15 Mayıs 1948'de tarihi Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesi, Filistinliler için onlarca yıldır devam eden felaketler silsilesinin başlangıcı oldu.
Günümüze kadar uzanan bu süreçte Filistin topraklarının büyük bölümü işgal edildi, sistematik katliamlarla binlerce Filistinli öldürüldü, bir milyona yakın kişi vatanından sürdü, 675 köy yok edildi ve bazı kentler Yahudileştirildi.
Nekbe'den bu yana işgali genişleten İsrail, şu an 27 bin kilometrekarelik tarihi Filistin topraklarının yüzde 85'ine el koymuş durumda. Filistinliler ise bu alanın sadece yüzde 15'ini kullanabiliyor.
İsrail ayrıca 1967 yılında işgal ettiği Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da da yasa dışı Yahudi yerleşim birimi inşaatlarına devam ediyor.
Yüz binlerce Filistinlinin yurtlarından sürülerek bir günde "mülteci" konumuna düştüğü günü Nekbe olarak adlandıran ilk kişi ise Arap ulusalcılığının en önemli teorisyenlerinden Suriyeli tarihçi Konstantin Zurayk olarak biliniyor.
1 MİLYONA YAKIN FİLİSTİNLİ SÜRÜLDÜ
Filistinlilerin "Büyük Felaket" anlamına gelen "Nekbe" ismini verdiği 15 Mayıs günü, Filistin ve İsrail toplumlarının zihninde taban tabana zıt şekilde algılanıyor.
İsrailliler için "bir devletin kuruluş" günü olan 15 Mayıs, Filistinliler için ise nüfuslarının yüzde 67'sine tekabül eden 957 bin kişinin yurtlarından zorla çıkarılması, kültürel ve sosyal dokunun yok edilmesiyle başlayan ve günümüze kadar devam eden felaketler silsilesi anlamına geliyor.
O tarihten bu yana nüfus artışıyla birlikte Filistinli mültecilerin sayısı dünya genelinde 5,9 milyona ulaştı. Bunların yaklaşık 5,3 milyonu Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı'na (UNRWA) kayıtlı durumda.
675 KÖY VE KASABA YOK EDİLDİ
İsrail güçleri Nekbe'de Filistinlilere ait 675 köy ve kasabayı yok etti ve binlerce Filistinliyi öldürdü. Birçok tarihi Filistin şehri de Yahudileştirildi.
Bu süreçte Negev bölgesinde yaşayan Bedevi kabileler yerlerinden edildi. Ayrıca yerleşim bölgelerinin isimleri değiştirilerek kültürel kimlik de hedef alındı.
5 MİLYONU AŞKIN FİLİSTİNLİ MÜLTECİ KAMPLARINDA YAŞIYOR
Nekbe'de sürgün edilen yüz binlerce Filistinli, ülke içinde ve dışında oluşturulan 61 mülteci kampında zor şartlar altında hayatlarını sürdürüyor.
Ülke toprakları içinde yer değiştiren Filistinlilerin yoğun olarak sığındığı yerlerden olan Gazze'de 8 mülteci kampı bulunuyor. İsrail ablukası altındaki Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yer alan Cibaliya Mülteci Kampı 108 bin Filistinliye ev sahipliği yapıyor. Bölgenin en büyük kampı olan Cibaliya 1987 yılında Filistin İntifadası'nın patlak verdiği yer olarak biliniyor.
Batı Şeria'da inşa edilen Birzeit Mülteci Kampı'nda 132 bin, Ramallah'ın batısında yer alan ve 1949 yılında kurulan Deyr Ammar'da 2 bin 400, 1948 yılında kurulan Emari'de 10 bin 500, yine Ramallah kentinin kuzeyindeki Celezon Mülteci Kampı'nda 9 bin, 1972 yılında kurulan Silvad'da 600, Ein Arik'te 500, Batı Şeria'nın kuzey kesimlerinde yer alan ve 1952 yılında kurulan Nur Şems'te halihazırda 9 bin, 1950 yılında kurulan Tulkerm'de 20 bin, 1949 yılında inşa edilen Ed-Dehişe'de 9 bin, 1950'de inşa edilen Beyt Cebrin'de 2 bin mülteci yaşıyor.
İsrail'in kuruluş sürecinde topraklarından ayrılmak zorunda kalan Filistinlilerin sığındığı komşu ülkelerin başında gelen Lübnan'da 12, Ürdün'de 10, Suriye'de 12 mülteci kampı bulunuyor.
NEKBE'NİN TARİHİ 2 ASIR ÖNCESİNE UZANIYOR
Nekbe'nin ilk tohumunun "Fransız General Napolyon Bonapart'ın fikriyle atıldığı, Balfour Deklarasyonu ile şekillendiği ve son olarak İsrail'in ilk başbakanı Ben Gurion tarafından somutlaştırıldığı" ifade ediliyor.
Fransız General Napolyon Bonapart 1799 yılında Osmanlı idaresi altındaki Filistin'de bir Yahudi devleti kurulması fikrini gündeme getirdi. Sonraki süreçte dünyanın her yerinden Yahudilerin gruplar halinde Filistin'e göç etmesi sağlandı. Böylelikle Siyonist Yahudilerin Filistin topraklarını ele geçirmesi için zemin hazırlandı.
Osmanlı'nın tüm engel olma çabalarına rağmen Filistin'e Yahudi göçü devam etti. İngiliz General Edmund Allenby, Aralık 1917'de Kudüs'ü işgal ederek, Filistin'in Birinci Dünya Savaşı'nda yenilgiye uğrayan Osmanlı Devleti'ne bağlılığını sonlandırdı ve "Siyonistlere" hareket alanı açtı.
Bölgenin 1917'de İngiliz mandasına girmesiyle Filistin'e Yahudi göçü daha da hızlandı. İngiltere Dışişleri Bakanlığının 1917 yılında yayımladığı ve Yahudilerin Filistin'de devlet kurmasını öngören "Balfour Deklarasyonu" ile İngilizler, İsrail'in kurulmasına olan desteklerini ilan etti.
İNGİLİZ YÖNETİMİNDEN NEKBE'YE
BM Genel Kurulu'nda 29 Kasım 1947'de Filistin'in, Yahudi ve Filistin devleti olarak bölünmesini öngören karar onaylandı. Karara başta Filistinliler olmak üzere Arap ülkeleri karşı çıkarken, Siyonistler ise kararı memnuniyetle karşıladı.
Bölünme kararının ertesi günü, Siyonistler tarafından kurulan Haganah adlı silahlı çete tarzı örgüt, Yahudilerin ikamet etmesi için hazırlanan bölgeleri ele geçirdi. Filistin'de İngilizlerin manda yönetimi sona erer ermez, silahlı örgütler, 14 Mayıs 1948'de David Ben Gurion tarafından İsrail devletinin kurulduğunu duyurdu.
Bu tarihten sonra Yahudilerin "kendilerine ayrılmış" bölgelere yönelik göçleri büyük ölçüde arttı. Mısır, Suriye, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri ve Ürdün tarafından oluşturulan Arap ordusuyla İsrail arasında meydana gelen savaş da söz konusu göçü önleyemedi.
Bu savaş, 3 Mart 1949'da İsrail'in BM'ye tam üye olarak kabul edilmesiyle sona erdi. İsrail, ABD ve ardından dünyadaki ülkelerin pek çoğu tarafından tanındı.
SİYONİZM İDDİASI
Siyonistlerin, Filistin topraklarını "işgal gerekçeleri" arasında üç iddia öne çıkıyor.
Bu iddiaların ilki yazar Israel Zangwill'in "Topraksız bir halk için, halksız bir toprak" sözüyle ifade edilen "halksız topraklar" fikriydi. Filistin'in işgalini "haklı göstermeye" çalışan en büyük propagandalardan biri olarak sunulan bu iddiayla Filistinlilerin varlığı inkar edildi.