Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Leyle-i Kadir: Zamanda Saklı Zamansızlık (Aşkınlık) ..

Abdülaziz Tantik yazdı;

Leyle-i Kadir: Zamanda Saklı Zamansızlık (Aşkınlık) ..

Bu gece melekler saf tutarak gökten yeryüzüne inerler…

Bu iniş kutsal emaneti koruma sorumluluğunun ifası nedeniyledir. İnsanın dünyada ki hayatını emn ve barış içinde yaşayacağı yolun işaret taşlarını döşeyecek bu kutsal emanet kendi koruyucuları tarafından emin ve güvenilir birine teslim edilir…

Bu emanettir ki onu insanlara elçi kılar! Sorumluluğunun yerine getirilmesinin yüklediği ağır yükü omzunu düşürmeden ve sadece Allah'a boyun eğerek gerçekleştirir… Bu ağır yük onu insanlara önder ve örnek kılar onu… Adı gibi övülmüş ve seçilmiş olan bu kutlu elçi insanlığın kurtuluşunun muştusudur…

Göklerin el emini yeryüzünün de en emin kişisidir… İnsanlığın onurunu ve sorumluluğunu kalbinin derinliklerinde hissederek bu gecenin içinde kutlu sorumlulukla müşerref olur… Yeryüzü silkinmiş ve gökyüzüne veçhini çevirerek boynunu eğmiş olmanın izzetini taşıma gayretini göstermektedir…

Melekler kutlu sorumluluklarını ifa etmek için bir saf halinde inmektedirler yeryüzüne! İnsan ise bu kutlu sorumluluğunu unutma adına safları sıklaştırmaktadır… İnsana yazık, kendine yazık, insanlığa yazık…

Bu gece mağfiret kapıları sonuna kadar açılmıştır…

İnsan açılan bu mağfiret kapılarının kendisine yüklediği sorumlulukla bir kez daha derinden aklını kalbinin fonksiyonelliği eşliğinde devreye sokarak zaman içre olmanın faniliğini keşfederek sonsuzluğun girdabına girmeye cesaret etmelidir…

İman bir cesaret işidir… Korkaklar iman edemezler!

İnsan; bu gece inen meleklerle nedamet duygularının hareketlenmesini buluşturarak mağfiret halkasının enlemesine, boylamasına ve derinlemesine genişlemesinin sağladığı fırsatı kaçırmayacak bir açıkgözlük yapacaktır.

Melekler kudret gecesinin inişini sürdürmektedir. Sorumluluklarına tevdi edilmiş kutsal emanet el eminleri bulacaktır… Dün Resul olan bu kişi bu gün iman davasının yılmaz savunucusu olacaktır. Dün vahiy olurken bugün ilham olarak yeryüzünü şereflendirmektedir.

Yeryüzü ilahi rahmet esintisinden mahrum kalmaz!

Yeryüzünde ilahi rahmeti celbedecek birileri olmazsa kıyametin kopmasının an meselesi olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır… Aforizmanın bütün haşmetiyle yeryüzünü kavurmasına rağmen, bütün dünyevileşme çabalarına rağmen, nefsin tutkularının bütün tutkuları esir tutmasına rağmen, hala bu dünya da iyi insanlar (mümin, muvahhit, mücahit) var olduğundan dolayıdır ki kulluk ve bu kulluğun gereği olan ibadetlerin ve ahlakın varlığı kendisini korumaktadır…

Bu gece yeryüzü bütün ihtişamı ile gök yüzünün misafirliğine akmaktadır…

Nankör ve cahil insan akıbetinden habersiz mahrum ve mahkûm bir şekilde hayatını sürdürürken kendisine verilen fırsatları heba etmekten de geri durmamaktadır…

İnsan, zalim ve cahilliğini ispat sadedinde kendisine uzatılan ilahi eli reddetme nezaketsizliğini işlemektedir. Hâlbuki bu kutsal emanet bize haber vermektedir ki; iki mümin insan birbirlerine dayanışma sözü verme adına ellerini birbirlerinin üzerine koyma iradesi göstermeyi başarabilirse, bilsinler ki üçüncü el olarak o sözleşmeye güç verecek olan el ilahi iradenin yed(el)'idir.

Gökyüzü yeryüzü ile illiyet bağını muhafaza ettiğinin somut göstergesi olarak meleklerini yeryüzünü şereflendirsinler diye emanetle göndermektedir. Yeryüzünün buna cevabı nedir?

İnsanın derin idraki üzerinde sorumluluğunu çatlatacak düzeyde hatırlatacak olan bu gökyüzünün jestini insanın nasıl cevapladığı üzerine kafa patlatmaktır… Yoksa ihanet çemberinin genişleyerek bütün insanlığı kuşatacağını unutmak unutuluşa terk edilmek midir?

Gökten inen nur aydınlatır, arındırır!

Nurun varlığı görünür kıldığını bildiğimiz gibi günahları gideren bir özelliği de bulunmaktadır. Nurla yıkanan insan sadakat zırhını kuşanır, safiyet halini içselleştirir, cesaret kişiliği olur, sorumluluk ise mayasıdır…

Arınma insana mahsus bir hassadır!

Arınma ile günahtan ve fücurdan uzak durarak nuru yeryüzünün tabiatı haline getirir insan!

Aceleciliği, nankörlüğü, vurdumduymazlığı, aymazlığı, cehaleti, kibri, enaniyeti, bencilliği, uyuşukluğu, beceriksizliği vs. hepsi insanın kişiliğinin birer parçası olmaktan çok arızi bir duruma göndermedir… İnsanın kişiliğinin asli unsurları; sadakat, bilgi sahibi olması, nezaket, merhamet, onurlu, kararlı, çalışkan, sorumluluk sahibi, ahde vefalı, sözünde duran, doğruluk sahibi, kanaatkâr, güvenilir vs olumlu özelliklerdir…

İnsan kendisini bildiği zaman Rabbini tanır!

İnsanın kendisini bilmesi ancak bu gece inen nur sayesinde gerçeğe dönüşür…

Hakikat nur ile bilinir ve hakikate uygun bir yaşamda ancak bu nurun işaret taşlarını takip etme becerisi ile algılanır hale gelir…

Bu gece sema kucağını açmış kendisine yönelecek hamleyi arzu etmektedir. İnsan bu hamleyi yapacak ve eşya ile barış sağlayacak tek varlıktır. O zaman insan üzerine düşen sorumluluğu ifa etme adına bu geceyi boş geçemez. Kendisine gönderilen Kuran'ı tilavet ederek ve onun kendisine çizdiği yolu takip ederek açılan müşfik kucağa kendisini büyük bir arzu ve coşku ile bırakmalıdır…

Akıbet muttakilerindir… Muttakiler Allah'a karşı sorumluluk bilincini kuşanmış insandır. İnsan yeryüzünün varisi ve halifesidir. El Emin ve es Sadık olma hüviyetini kazandığı zaman ilahi huzuru şenlendiren kişi olacaktır… Kendisine uzatılmış müşfik eli ellerinin üzerine koyarak sözünün gereğini yapan er kişi olmalıdır…

Kaynak: Her Taraf



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER