10 Aralık İnsan Hakları Günü, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin yayınlanmasının üzerinden 73 yıldan fazla bir zaman geçti.
O günden bugüne 10 Aralık günü İnsan Hakları Günü olarak kutlanmıştır, insan hakları gibi ulvi bir hakkın sadece bir günle sınırlandırılması asla kabul edecek bir durum değildir.
10 Aralık İnsan Hakları Günü, kutlandığı bir yıl önceki 2020 yılı 10 Aralık'tan bu yana dünyada ve ülkemizde devletler, sivil kurumlar ve insanlık ne yazık ki iyi bir sınav veremedi. Bunun sonucu dünyanın dört bir yanında insanlık ölümle, işkencelerle, soykırımlarla, sürgünlerle, açlık ve susuzlukla imtihan oldu, olmaya da devam ediyor.
Bu bağlamda
Doğu Türkistan'da komünist işgalci Çin Halk Cumhuriyeti'nin Müslümanlar üzerindeki her türlü asimilasyon ve soykırımı devam etti.
Yemen'de farklı siyasi gruplar arasındaki çatışmalar, İran ve Suudi Arabistan'ın mücadelesinde milyonlarca insan açlık, susuzluk, sağlıksızlık, korunaksızlık sebebiyle telef olmaya devam etti.
Bünyesinde 200 milyon Müslümanı barındıran Hindistan ve onun işgalindeki Keşmir'de Müslümanlara yönelik saldırılarda binlerce insan öldürüldü, camiler ve evler ateşe verildi.
2001'den bu yana ABD'nin hakimiyet kurmaya çalıştığı komşu ülke Irak'ta mezhep çatışmaları, siyasi çatışmalar Daiş ve PKK, Haşdi Şabi saldırılarında binlerce insan hayatını kaybetti, yerinden oldu, ülke dışına göçmek zorunda kaldı.
2011'den beri çatışmaların devam ettiği Suriye'de rejim, Rusya, Haşdi Şabi ve PYD saldırılarında yüzlerce insan hayatını kaybetti, binlerce insan soğuk ve sıcakta açlık, susuzluk, güvenliksizlik ve ilaçsızlıkla karşı karşıya kaldı.
Filistin'de hukuk tanımayan, merhamet yoksunu İsrail saldırıları sonucu her gün insanlar ölmeye evler, okullar, camiler, hastaneler yerle bir edilmeye devam etti.
Libya'da iç çatışmalar, Mısır'da cuntanın cezaevlerindeki Müslüman Kardeşler üyelerine yönelik idam infazlarında yüzlerce insan ölmeye devam etti.
Afrika'nın farklı ülkeleri ile Uzakdoğu'nun fakir ülkelerinden yola çıkan garibanların Batı Avrupa'ya sığınma yolculuklarında Akdeniz'in Afrika kıyıları, Balkanlar ve Ege Adaları ile Belarus ve Polonya sınırındaki ölümleri devam etti.
Somali, Nijer, Sudan, Çad ve diğer Afrika ülkelerinde iç çatışmalarda ölümler ne yazık artarak devam etti.
Güney Afrika ülkelerinden yola çıkıp Meksika sınırından ABD'ye sığınmak isteyen sığınmacıların sınırda ABD tarafından insanlık dışı muamele ile durdurulup, duvarlar arasında her türlü mahrumiyetle bekletilmesi ne yazık ki devam ediyor.
Dünyada insanlık alanında bu utanç tabloları yaşanırken ne yazık ki bizim ülkemizde de durum hiç de iç açıcı olamıyor.
Bu anlamda
28 Şubat 1997 post modern darbe döneminin mahpusları onca yolları denemelerine rağmen yeniden yargılanıp hürriyetlerine kavuşturulmadı.
1993 Sivas olaylarında düzmece yargılamalarla ömür boyu hapse mahkum edilen kurbanları çalmadık kapı bırakmadıkları halde yeniden yargılanıp ailelerine kavuşamadı, cezaevinde ölüme terk edildiler.
15 Temmuz 2016 kanlı darbe kalkışmasından sonra görevine son verilen ama haklarında bugüne kadar hiçbir işlem yapılmayan ya da Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinden takipsizlik kararı alan kamu personeli hukuk yok sayılarak görevlerine döndürülmedi. İnsanların özel sektörde iş bulmalarının da önü açılmadı.
Genç yaşta evlenerek yuva kuran, çoluk çocuğa karışan evlilerin (Sayıları 8000 civarında) cezaevindeki hürriyet talepleri ne yazık ki TBMM'de yankı bulmadı. Evlatlar baba, eşleri koca hasreti ile yanmaya devam ediyor.
Gerek nikahsız birliktelikler, gerekse boşanma girişimleri sonucu yuvalar dağılmaya, kadınlar cinayete kurban gitmeye, çocuklar yetim kalmaya devam etti.
İleri yaşa gelmiş, bakımları cezaevleri yönetimine yük haline gelmiş mahkumların cezaevlerinde perişan hallerine ne yazık ki çözüm üretilmedi, üretilmiyor.
Uzun süren tutukluluk sebebiyle (Yurtdışı çıkış yasağı ile tahliyeleri mümkün iken) bürokratların, iş adamlarının, sanayicilerin ülkeye ve insanlığa faydalı hizmetler yapmalarına ne yazık ki acil bir çözüm bulunamadı.
Yukarıda dile getirilen ve getirilemeyen birçok adaletsizlik ve kötü muamele ne yazık ki yaşadığımız yılda “İnsanlık kayıplarda” tabirini gündemde tutmaya devam ettirdi. Yeni kayıpların yaşanmaması umudu, fakirin ekmek kapısı olarak gündemini korumaya devam ediyor.
Ahmet TAŞ
MAZLUMDER Kayseri Şb. Bşk.