Tarihçi yazar Taha Kılınç, İngiliz tahtına kral olarak otura Prens Charles’ın, annesinin tavırlarından farklı olarak İsrail’e yönelik tutumlarının nasıl olabileceğine yönelik çıkarımlarda bulunuyor.
Taha Kılınç Yazdı;
Taha Kılınç, Arap Baharı sonrasında, Tunus’ta yaşan sürece, Gannuşi’nin olumlu yaklaşımlarına, ama ona karşı olumsuz duruşlara ve dış güçlerin(çoğu da Arap ülkeler) etkisine işaret ediyor.
Taha Kılınç, Suudilerin ramazan ayı üzerinden “dini hayatı” tamamen devletin, dolayısıyla Batılı paradigma üzerine temellendirme çabalarsının onlar için bir talihsizlik ve tarihsizlik olduğunu belirtiyor.
Taha Kılınç, Çin’in 80’lerin başında İran-Irak Savaşında her iki tarafa da değişik kanallardan silah temin etiğini; hunu gizli yaptığını,ama onun hiçbir semavi dine mensup olmayışının onun bir dezjavantajı olduğunu belirtiyor.
Taha Kılınç, Ehud olmert’in, önceleri kendilerine karşı uygulanan pogromların, bu kez Filistinlilere karşı uygulanmasını onaylamamasına rağmen, bunun bizzat şimdi İsrailli yetkililer tarafından onay gördüğünü belirtiyor.
Tarihçi yazar Taha Kılınç, dönem, dönem gerçekleştirdiği Filistin gezisi vesilesiyle, Selahaddn Eyyubî’nin, Haçlılara karşı zafer kazandığı Hıttin savaşına da vurgu yaparak tarihi bir çerçeve çiziyor.
Taha Kılınç, İhvan’ıneski mensuplarından olup harekete eleştiri sunan ve kendini Hasan El-Benna çizgisinde değerlendiren Dr. Kemal Hilbâvî’yi ve düşüncelerini ölümü sonrası değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Şubat davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan emekli Orgeneral Ahmet Çörekçi, emekli Korgeneral Hakkı Kılınç ve emekli Tuğgeneral İdris Koralp’i sağlık sorunları nedeniyle affetti.
Taha Kılınç, Arap dünyasının en büyük medya kuruluşlarından MBC Group’un yapımını üstlendiği “Hz. Muaviye” adlı yapımın, konusu açısından Arap sokağına atılmış bomba olduğunun altını çiziyor.
Taha Kılınç, Müslümanları işgalci gören ve olan depremi de “ilahi bir ceza” olarak okumaya çalışan İsrailli haham Şmuel Eliyahu ile bizim aramızda olup aynı refleksleri gösteren faşist güruhu resmediyor.
Taha Kılınç, Kahramanmaraş merkezli depremle ilgili İslam dünyasının yardım, danışma ve kardeşlik için gösterdiği çabayı takdir ederken, bu ülkenin seküler kesiminin ise İslam ve Müslüman düşmanlığına vurgu yapıyor.
Taha Kılınç, Tahran Büyükelçiliğinde işlenen cinayet sonrası, Azerbaycan ve İran arasındaki duruma ve İran’ın Şiilik üzerinden uygulamaya çalıştığı yayılmacı politikalarına ve bunların olası bölgesel yansımalarına dikkat çekiyor.
Taha Kılınç, cumhuriyet’e geçtikten sonra, ABD ile Sovyetler arasında kalıp ona göre konum belirleyen Mısır’ın, birçok değişime rağmen ekonomisinin ordunun tekelinde kalmasından kaynaklanan sorunların varlığına değiniyor.
Taha Kılınç, İlk İslam dönemi ile Osmanlı’nın son döneminde Müslümanlar açısından önemli savaşların, olayların yaşandığı, olgulara mehaz teşkil eden Ürdün ile ilgili gezi notlarına yer veriyor.
Taha Kılınç, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecîd Tebbûn’un Cezayir-Fransa ilişkisine yönelik, Tebbûn’un, Le Figaro Gazetesine verdiği röportaj üzerinden bir değerlendirmede bulunuyor.
Tarihçi yazar Taha Kılınç, nev’i şahsına münhasır bir ülke olan Tunus’ta makamı tartışmalı olan Cumhurbaşkanı Kays Said’in, müftülük makamına yaptığı atamanın da sorunlarına dikkat çekiyor.
Taha Kılınç, dine ve Tevrat’a inanmayan, ama onları kendi seküler devletleri için kullanan siyasi Siyonistlerle, dindar Siyonistlerin kendi içlerindeki çatışmalarına, savaşlarına dikkat çekiyor.
Taha Kılınç, 1700’lerde yaşamış ve köle olarak satılmış bulunan ve akabinde özgürlüğüne kavuşan Eyyub (Ayuba) Süleyman Diallo adlı Senegalli bir Müslüman üzerinden bir değerlendirmede bulunuyor.
Tarihçi yazar Taha Kılınç, Senagal’in, ülke için büyük etkisi olan Müridiye ve Ticanilik tarikatı tarafından kurulan ve birçok konuda söz sahibi olan iki ayrı “dinî” başkentine yapmış olduğu seyahatini anlatıyor.
Taha Kılınç, Suudi merkezli olarak ABD’nin ve Çin’in Ortadoğu’da gördüğü ilgi ve ilgisizliğe yönelik bir değerlendirmede bulunuyor.
Taha Kılınç, İsrail işgaline karşı savaşan Filistin özelinde Şeyh Ahmed Yasin ve Yaser Arafat’ın karizmatik liderliğini kimsenin dolduramadığı gerçeğinden hareketle Filistin’in ve var olan işgalin geleceğinin mahiyetine değiniyor.
Taha Kılınç, Prof. Dr. Zekeriya Kurşun’un “Osmanlı Arapları - Hilafet, Siyaset, Milliyet” adlı eseri üzerinden, İngiliz şarkiyatçı W. S. Blunt’ın, “hilafetin Kureyşiliği” düşüncesi üzerinden Osmanlı düşmanlığına işaret ediyor.
Taha Kılınç, Güney Afrika’da ırkçı Aparthaid döneminde işkence sonucu katledilen İmam Harun Yahya’nın, yeni başlayan mahkemesine yönelik durumları değerlendiriyor.
Taha Kılınç, 2022 FİFA Dünya Kupası çerçevesinde ev sahibi ülkenin, İslam’a uygun davranmasının temeline ve Almanya ile Belçika gibi “Batılı” ülke yöneticilerinin sömürge düşüncesinden kaynaklanan üstenci bakışlarına değiniyor.
Taha Kılınç, İsrail’in, bölgenin geçmişinde de sadece Yahudiler var düşüncesi ile tarihi figürler üzerinden hayali mezarlık yerinin tespiti ile bu yöntemi aynı zamanda İran’ın dsa Şiiliği kullanarak yapmaya çalıştığını belirtiyor.
Taha Kılınç, taş metaforu(mecaz) üzerinden her üç din mensubunca kutsal sayılan Kudüs şehrini merkeze alarak, oranın ak-batıl mücadelesinde var olan anlamına dikkat çekiyor.
Taha Kılınç, Dr. Orhan Karaoğlu’nun “Teopower Olarak Şiilik ve İran Dış Politikası” adlı kitabı eser üzerinden İran’ın dünden bugüne Şiiliğin mezhep olgusu ile birlikte bir ulus devlet anlayışına işaret ediyor.
Taha Kılınç, ABD’nin elinde bulundurduğu Ebu Gureyb hapishanesi ile Ortadoğu’da İran, Suriye ve Libya’da, siyasi muhaliflerin işkence görüp bir kısmının ise işkence sonucu öldürüldüğü hapishaneler olgusuna dikkatlerimizi çekiyor.
Taha Kılınç, Hamas’ın, Baas rejiminin Şam’da Filistin mülteci kampında ve ayrıca Suriye’de “Sünni” kesime yönelik katliamları sonrası kesmiş olduğu ilişkiyi yeniden kurmasının ne anlama geldiğine dair çıkarımlarda bulunuyor.