Ahmet Şevki Şakalar'ın Sevda Durağı Kitabı
Düşüncenin ve davranışın iyilikle bütünleştiği ahlaki olgunluktur erdem. Erdemli olmak, "İnsanın ve yaşamın anlamı nedir?" sorusuna verilen felsefi cevapların en başında gelir. Erdemin kelimelere giydirilmiş bir kıyafet olduğunu düşünüyorum Ahmet Şevki Şakalar'ın Sevda Durağı kitabından hikâyelere yansıyan boyutunda.
Kitap yer yer Anadolu insanı kokuyor, boynu bükük çocuklar sarıyor etrafınızı. Öğrenciliğin öğrenilmiş satırları dolaşıyor, sevdanın en masum halleri süzülüyor. Bazen de türkülerin sancılı tınıları. Ama en çokta yüreği güzel insanlar... Hani herkesin hasret olduğunu söylediği, hesapsız gönlü iyilikle coşanlar... Onlar kadar saf onlar kadar berrak... Kötü ruhlar da dolaşıyor elbette hikâyelerde ancak her şeye rağmen erdemli kalabilen insanları düşürüyor yazar gönüllere.
" Yara demişken, insanda iki türlü yara vardır: güneş gören yara, içte duran kör bıçak yarası."
Yazarın, insanı anlama ve anlatma çabası olduğunu hissettiriyor kitap. İçten yazılmış, içine çeken hikâyelerde dolaştırıyor yazar. "Pıt" ismini verdiği bir öyküsünde, yaşamamış olduğu bir çocukluk anısını yaşıyor sanki okur. O çocukların mahzunluğunu hissediyor, yeşil en kutsal renk oluveriyor birden.
"Kaybolan her boya kalemi, kalbimize pıt diye resimler çizmiştir. Yeşil boya, çocukların dünyaya yeşil bakan gözleridir. Yeşil bir kalem, hepimizin düşleri, toprak evlerin kalabalık sofraların, çok kardeşlerin ortak kaderidir."
Yaşam amaçlarının insanın eksik yanları üzerine kurulu olduğunu hatırlatıyor okuruna Sevda Durağı. "Şımarıkların 'sendrom' gibi laflar edip kambur gibi sırtında taşıdığı üşenik pazartesi." Diyor mesela. Okur duruyor, hiç şımaramamış insanların varlığında mahcubiyeti yaşıyor.
Ahmet Şevki Şakalar, Sevda Durağı kitabında on dört öyküye yer vermiş. Öykülerinde yer yer sinematografik dil kullanarak okuyucuyu içinde yaşatıyor. Köy yaşamından bihaber olan birisinin dahi köy evlerinde dolaştığını hissedebileceğini ve bu bağlamda oldukça başarılı bulduğumu söyleyebilirim.
Ayrıca çokça acıyı bekleyişler, kırılan hevesler, yitirilen umutlarla bezeli öyküler. Acıtıyor okuyanı. Belki de yaralıyor. Yaralanmak gerek birazda. Hayatın içindeki anlamı tüm gerçekliğiyle kavrayabilmek için, kendinden çıkıp başka yüreklere yanabilmek gerek. Mutluluğu hayal bile edemezken, ihtimaller arasına koyamazken, kendiyle o kadar çok meşgulken insan, elinde bulunana mucize gibi sarılmak için yara alması gerek belki de. Bizzat acının içinde yaşayın demiyorum elbette. Hissedebilmektir kast ettiğim nokta. İyi yazılmış hisli kitaplar sağlıyor bunu aslında. Derdiyle dertlenmek meselesi sarıyor insanı. Ardından şükür sebepleri uçuyor kendine dair etrafında.7
"Hangi aslan yattığı yerden yönetmiş tüm ormanı. Ayağına gelir mi bir antilop aslanın, koşup yorulmazsa ardı sıra? Karınca kâbus görür mü ağustos ateşinde yandıktan sonra. Tek ağacı rüzgâr vurur, don vurur, kurur yanında yaprak sesi olmayınca."
Ahmet Şevki Şakalar üslubuyla şiirsel dilin öyküye yakışan tınısını hissettiriyor okurlarına. Ağlatan satırların yanı sıra okuduğu kitaptan edebi lezzeti alıyorsunuz böylece. Gözyaşını sevmeyenler olabilir. Oysa gözyaşı kalbi yumuşatır. Hüzünden ağlamıyor insan hep. Umutta dökülüyor gözden, sevinçte. Eskilerin deyimiyle "Böyle gelmiş böyle giderlere" set vuruyor son öyküsünde. Gülümsetiyor. Geçmişin hüzünlerini, bugünün çocuklarına taşımayan ebeveynlerin bilincini umutla aşılıyor. Sıradan insanların sıradan hayatlarının akışına göz değdiriyoruz bir nevi. Küçük anların büyüyen etkilerine şahit oluyoruz. Bu da yazarın hayatın detaylarını görebilme yeteneğini gösteriyor bize.
"Pazar yeri çınlıyor tokattan, yediveren çileğinin boynu bükülüyor, meyve sebzelerin rengi soluyor çocuğun ağlayamamış gözlerinden."
Hayatın içinden aldığı notları üç aylık bir süreçte derleyerek pandemi döneminde kaleme alınmış kitap. Omuzumda yüklerle çıkıyorum öykülerin içinden. O yükler ki kimi zaman gözden damlasa da yitmeyen, kimi zaman gönülde seve seve yer edinen. O yükler ki iyi ki kitabı okumuşum dedirten.
"Adını koyup yapıştırdın alın yazısına. Ad, insanın boynunda asılı kader gibidir. Ölene kadar silinmez izi."
Ahmet Şevki Şakalar
Sevda Durağı
Çıra Kültür Yayınları
102 Sayfa