Parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçince yüreğimizi bir tedirginlik almadı desek yalan olur.
Kimileri yeni dönemin çok güzel bir dönem olacağını savunurken kimileri de yeni dönemle ilgili endişe ve kaygılarımızı artıran hikâyeler anlatmaya başladılar.
Özetlersek ne olacağını, başımıza neler geleceğini bilemediğimiz bir döneme adım atmış olduk.
Ve bu hale bir türlü ad koyamadık.
Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın yeni dönemle ilgili açıklamaları bizim adını koyamadığımız dönemin nasıl bir dönem olacağını gayet güzel dile getiren bir tespit oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni dönemle ilgili olarak diyor ki:
?Hiçbir şeyin garantisi yok!?
Evet, içine adım attığımız yeni dönemin en belirgin vasıflarından birisi de hiçbir şeyin garantisinin olmayışı.
Çünkü her şey bir kararnameye bağlı!
Kararname ile hiç ummadığınız makam ve mevkilerle gelmeniz de mümkün aynı şekilde makam ve mevkilerden olmanız da mümkün.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu durumu şöyle özetliyor:
Atanmış olanlar da görevden alınabilir! Bu belirsizlik sadece makam ve mevkilerle sınırlı değil.
Hayatın her yönü için geçerli!
Yani her an her şey olabilir.
Başkanlık sistemi işte böyle bir sistem!
?Ben yasalarla şu makama geldim, ben yasalara dayanarak şu işi yapıyorum? diye kendinden emin olmak bu dönemde söz konusu değil.
Çünkü yasaların sadece vatandaşın mahkemelere intikal etmiş olaylarında geçerli olacağı söyleniyor.
Yürütme ile ilgili konular ise kararnamelere terk ediliyor.
Hâl böyle olunca da hiçbir şeyin garantisi olmuyor.
Peki, hiçbir şeyin garantisinin olmaması olumlu bir şey mi?
Garantisiz dönemle ilgili farklı görüşler beyan edilebilir.
Kimi bunun yönetimde istikrarı sağlayacağını savunurken kimileri de endişe ve kaygı dolu bir dönemin başladığını iddia edebilir.
Hiçbir şeyin garantisinin olmaması elbette çalışanlar için kaygı verici ve endişe kaynağı olabilir.
?Yarın ne olacağım? endişesi insanları bedbinliğe itebilir.
Böyle bedbin olmamak için de lüzumsuz bir yağcılığın içine düşme riski oldukça yüksek görünüyor.
?Aman makam ve mevkiimi kaybetmeyeyim, aman işimden gücümden olmayayım? diye insanlar her söylenene, ?İsabet buyurdunuz? deme durumunda kalabilirler ki bizim açımızdan asıl büyük tehlike budur.