Özgür Yazarlar Birliği’nin “İslami Siyasi Düşünce Birikiminin İzinde” başlığıyla yürüttüğü tartışma dizisinin sekizinci programının konuşmacısı İslam Siyasi Düşüncesinin Klasik ve Modern Sorunları başlığı ile Ali Bulaç’tı. Programdan notlar şu şekilde:
– Büyüme yüzünden tabiatla çatışma içine girdik.
– Modernliğin “güvenlik, özgürlük ve refah” söylemi tutmadı.
– Müslümanlar tarihsel olarak üç kırılma yaşadı:
1- Muaviye ile hilafetten saltanata, kabileye geçildi.
2- Yönetim kutsallaştırıldı. Emevi halifeleri kendilerini peygamberin değil Allah’ın halifesi ilan ettiler.
3- Güvenlik ile istikrar adaletin, ilkenin önüne geçti.
– Aslolan halifelik değil emirliktir. Emir olan yürütmeyi üzerine alır.
– “Şûrâ”, karar sürecinde sosyolojileri olan grupların etkili olmasıdır.
– 19. yüzyılda ortaya çıkan toplum kavramı meşru bir kavram sayılmaz. Toplum farklı grupları kendi içinde toplayan, kendi kazanında eriten bir yapı arz ediyor.
– İdealpolitik bakımından siyasetin aktörü ümmet olmalı. Allah’ın iradesi bir sınfta, zümrede, imamda değil ümmette tecelli eder.
– Peygamberin kabilelerin olduğu, monarşinin olmadığı yerde ortaya çıkmasının sebebi onların sonradan monarşiye özenmemeleri içindir.
– Küresel homojen devlete giderken müslüman söz söylemelidir ki söz peygamberin gücünü, silahını oluşturmuştur.
– Takva bilinç değildir. Takva hukukun üstünlüğüdür.
– İnsan amorf bir kavramdır. İnsan aldığı sıfata göre değer kazanır. Müslümanlık iyi insan olmanın yoludur.
– Ahlaki kemal ancak toplumda oluşur. Toplumun dışında ahlaki hayat mümkün değildir.
– Varlık aleminde kötülük yoktur. Kötülük iyi olanın suiistimalidir.
– Postmodern dünyanın en temel gerçeği çatışmadır. İnsan ontolojik güvenlikten yoksun halde yaşıyor. Epistemoloji, bilim vesaire belirsizliğe gark olmuş durumda. Belirsizlik kaygıya ve çatışmaya sebep oluyor.
– İslam siyaset düşüncesi gelecek açısından dört değeri öne çıkarmalı: özgürlük, ahlaki hayatın yüceltilmesi, birarada yaşama iradesine dair model, hukuk ve hukun amacı adalet
– Allah El-Kadir ise hiçbir iktidar mülk olamaz.
– “Biat” somut şeyler üzerine yapılır ve sürelidir. Maruf üzere biat edilir.
– Zımmiliğin günümüzdeki karşılığı bedelli askerliktir.
– İslami siyaset üç hedefe yüklenmeli:
1-Yerli ve yöresel sorunlarını müslümanlar kendileri çözmeli.
2- Bölgesel entegrasyona doğru bir İttihad-ı İslam’ı gerçekleştirmeli.
3- Küresel homojen devlet iktidarına karşı hazırlığını yapmalı.
– Kur’an ve sahih sünneti esas alan her müslüman İslamcıdır. İslamcılık ölürse İslam da ölmüş demektir.
– İslam dünyası sisteme entegre olmayan boşluktur. Bu boşluğu kapatmak için yaratıcı kaos lazımdı ve batı gelip dizayn edecekti.
Haber: Büşra Aktaş