6'lı masanın cumhurbaşkanı adayı kim olacak sorusunun cevabı kendi kendine şekilleniyor.
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun 1. Tekil şahıs kipiyle şunu yapacağım, şu sorunu çözeceğim, 1 hafta içinde çiftçinin borçlarını sileceğim tarzı konuşmalarının frekansı yükseldi.
“6’lı Masa ismim üzerinde uzlaşırsa ben hazırım” da dedi.
Bu, nihai bir cümle değil, üzerine başka sözler söylenmesi mümkün, itiraz da kaldırır.
Ancak, kuvvetli olmamakla birlikte, bir niyet izharı yerine de geçer.
Masada söylenmedi, bir röportajda söylendi. Ama, Deva Partisi lideri Babacan’ın “6’lı masada uzlaşma olmazsa ben Deva Partisi’nin cumhurbaşkanı adayıyım” sözünden sonra masa bileşenlerinin kendilerinin Cumhurbaşkanı adaylığı ile ilgili yaptığı ikinci konuşma.
Bir farkla… Babacan, “Uzlaşma olmazsa” şartına bağlı olarak kendi adaylığından söz etmişti. Kılıçdaroğlu “Uzlaşma olursa hazırım” diyor.
6’lı masada herkes eşit.
“Anketlere göre CHP’nin oyu yüzde 25 civarında, İyi Parti yüzde 13-14, Saadet, Gelecek, Deva ve DP yüzde 1 ile 3 arasında, nasıl eşit oluyorlar?” Sorusunun bir cevabı var.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde baraj yüzde 50. Cumhurbaşkanı adayına barajı geçirtecek yüzde yarım oy geride kalan yüzde 49,5 oy kadar kıymetli. Böyle bir durumda 3’ün 5’in hesabını yapmak doğru değil.
Doğru değil ama yüzde 25 dünyanın her tarafında yüzde 1’den 2’den ziyadedir. Bu, masada sessiz sessiz otururken bile fark edilir.
6’lı masadaki eşit söz hakkı sahibi liderler “Önümüzdeki toplantıda Cumhurbaşkanı adayımızın kim olacağını konuşalım” dediklerinde hangi lider konuya nasıl girecek?
Mesela, Kılıçdaroğlu “Ben aday adayıyım” derse, diğer liderler nasıl mukabele edecek?
Hepsi birden, “Çok emeğiniz geçti, bizce uygundur” mu diyecekler?
İçlerinden “Evet, siz çok uygunsunuz, hak sahibi sayılırsınız, fakat sizin adaylığınız seçimi riske atmak anlamına gelir, konuyu biraz daha ayrıntılandırarak müzakere edelim” diyen çıkacak mı?
Ya da “Siz aday olursanız kaybederiz” diyen.
Bunu söylemek zor. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun kaybedeceğinden kimse emin olamaz.
Tabii kazanacağından da kimse emin olamaz.
6’lı Masa’nın adaylık tartışması sebebiyle dağılması hem masanın toplamı için hem de masanın dağılmasına sebep olan parti için büyük bir yıkım olabilir.
Öyleyse, liderlerden herhangi birinin “Ben çekiliyorum” demesi de neredeyse imkânsız.
Öte yandan, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olup kazanması her faniyi zehirleyebilecek kadar cazibeli bir ödül.
Düşünsenize, her seçimde Erdoğan’a yeniliyorsunuz. Bir defa, iki defa, üç defa… Artık kaç defaysa.
Sonunda, sonuncusunda, en kritik olanında yeniyorsunuz. Hem de geri dönüşü olmayan bir şekilde.
Baş döndürücü bir final.
Uzatmaların son saniyesinde atılmış bir gol gibi.
Böyle bir ödül insana yanlış yaptırabilir.
Caydırıcı tarafı da yok değil.
Ödülün cazibesine kapılıp, ısrar edip, ısrar edip Cumhurbaşkanı Erdoğan’a muhteşem bir final zaferi armağan etmek.
Bu muhteşem zaferin müsebbibi olmak.
Ödül ne kadar zehirleyiciyse ceza da o kadar ürkütücü olmalı, böyle bir kararın arefesinde olan bir siyasetçi için.
Sonuçta kendi bilecekleri iş, her biri mümeyyiz siyasetçiler, ödülü de cezayı da tartsınlar ona göre kararlarını versinler.
Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere 6’lı masanın etrafındaki liderlerin önlerindeki en önemli mesele bu.
Fakat Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucunu belirleyecek tek faktör 6’lı Masa değil.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapacakları ve yapamayacakları da belirleyici olacak.
Yolsuzluğun bir sorun olarak görülmediğini ara sıra yazıyorum. Kanaatim değişmedi.
Ama enflasyon büyük bir sorun.
Enflasyonla baş edebilecek mi?
Buğday koridorunun açılmasında etkili bir rol üstlenmesi hem Ak Parti tabanının moralini yükseltti, hem anketlerdeki oy oranlarını.
Anketlere yansıdı mı yansımadı mı bilmiyorum, henüz çok yeni. İcraya düşmüş borçluların affedilmesi gibi adımlar da etkili olabilir.
‘Kürt meselesi’ ile ilgili af izlenimi uyandırabilecek bazı sürprizler de…
Sonuçta, iktidar da muhalefet de yaptıklarının ve yapmadıklarının karşılığını görecek.
Tabii vatandaş da görecek…