6 yurttaşımızı kaybettiğimiz, onlarca yurttaşımızın yaralandığı bombalı saldırı ülkemizin toplumsal huzurunu hedef alıyor. Bir zorlu dönemden geçiyoruz. Resmi açıklamalara göre Beyoğlu’ndaki bombalamayı PKK yaptı. İçişleri Bakanı Soylu, saldırının arkasındaki asıl gücün ABD olduğu yönünde imalarda bulundu. ABD’nin taziyesini kabul etmediklerini belirtti. Bazı kaynaklar DEAŞ veya başka bir cihatçı örgüt ihtimalini de vurguluyor. İçişleri Bakanı, geçtiğimiz ay Mersin’de gerçekleşen saldırının ardından gelen bu ikinci saldırının hükümete bir mesaj olduğunu belirtti. “Mesajı aldık” dedi. Mesajı kimin verdiğini ve mesajın ne anlama geldiğini söylemedi. Amerika’yı kastettiği söylenebilir.
ABD ile ilişkiler
Türkiye-ABD ilişkileri nasıl böyle kötü bir noktaya geldi? Stratejik müttefik olarak kabul edilen ABD şimdi stratejik düşmana mı dönüşüyor? İçişleri Bakanı’nın Washington’u kamuoyu önünde ağır şekilde suçlaması, yeni bir sayfanın başlangıcı olabilir mi? Türkiye, Suriye’de bazı bölgelerde ABD ile bazı bölgelerde Rusya ile gerginlik yaşıyor.
Her iki ülke de PYD’yi terör örgütü olarak görmüyor. ABD bu örgüte silah desteği dahil her türlü desteği veriyor. Rusya ise PKK’yı bile terör örgütü olarak kabul etmiyor. Suriye konusu, Türkiye açısından ciddi bir açmaz. Sorunun püf noktasını Kürt meselesi oluşturuyor. İçeride ve dışarıda Kürtlerden gelen her talep, terörle sınırlı olarak algılanıyor. Bölgedeki Kürt varlığı bir tehdit olarak görülüyor. Böylece diğer ülkelerle ilişkileri de bu tutum belirliyor.
Bombalar patlayınca yüzler Suriye’ye dönüyor. Tepkiler, Amerika’ya yöneliyor. Amerikan düşmanlığı bir siyaset malzemesine dönüşüyor. İşin asıl yönü unutuluyor ve sorunun kaynağını Amerika’ya indirgeyen yorumlar yapılıyor. Amerika ile tehlikeli ve riskli bir gerilim içine giriliyor. Unutmayalım: Türkiye, Suriyeli Kürtlerle iyi ilişkiler kurduğu dönemde, bölgede daha etkiliydi. Dış politikası daha kuvvetliydi. Amerika ve Rusya bu meselede Türkiye ile ters düşmüyordu.