Aralık 2010 tarihinde Tunus'ta hükümet karşıtı başlayan gösteriler birçok ülkeye yayıldı.
"Arap Baharı" olarak adlandırılan gösteriler, Mısır, Tunus, Yemen ve Libya gibi ülkelerde devrim ile sonuçlandı.
Bunların dışında birçok ülkede de hükümet değişikliği, sosyal ve politik hayatta köklü değişimle sonuçlandı.
Arap Baharı'nın etkilediği ülkelerden biri de Suriye oldu. Ancak Suriye'de ne devrim ne de hükümet değişikliği yaşandı.
Suriye'de Mart 2011'de gösterilerle başlayan iç çatışma 10 yılı geride bıraktı.
Bu süre zarfında yüzbinlerce insan hayatını kaybetti ve milyonlarcası da ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
Karışıklık ve iç çatışmaların, 11'inci yılına girdiği Suriye, fiili olarak üçe bölünürken gelecek adına belirsizlik de devam ediyor.
Suriye Kürt hareketinin önde gelen isimlerinden ve bir dönem Kürt Halkın Birliği Partisi'nin lideri Selah Bedreddin ile Suriye'yi konuştuk.
Uzun yıllar aktif siyasetin içinde yer alan Bedreddin, Suriye'nin geleceği, ülkedeki dış güçlerin rolü ve son gelişmelerle ilgili ilginç bilgiler verdi.
"Rejimin değişmesi ve demokratik bir sistemin oluşması amaçlanıyordu"
Suriye'deki iç çatışma 11'inci yılına girdi. Şu andaki mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kanaatime göre Suriye'de olan bir iç savaş değildi, gerçek bir devrimdi. 2011'de başlayan devrim, seçimlerin yapılması, gerçek bir parlamentonun kurulması, herkesi kapsayan yeni bir anayasa, diktatör rejimin değişmesi ve demokratik bir sistemin oluşturmayı amaçlıyordu.
Rejim ve birtakım gruplar devrimi dini ve mezhepsel bir çerçeveye oturtarak iç çatışmaya dönüştürmek istediler. Ancak başaramadılar. Şimdi de Suriye halkı rejimin değişmesini talep ederek demokratik bir ülke kurmak istiyor. Ayrıca Suriye'de Kürt, Arap, Alevi veya Sünniler arasında bir iç savaş çıkmış değil. Hakikaten bir devrimdi. Bugün ülkenin içinde bulunduğu durum çok kötü. Niye? Çünkü devrim amacına ulaşamadı. Suriye koalisyonu görevini yapamadı. Birçok sebebi var. Bunlardan biri eski klasik partiler ortaya çıktı ve devrimi gençlerinden elinden aldılar. Devrimi çaldılar. Ulusalcı, siyasal İslam ve sol partiler klasik partilerden birkaçıdır. Bunlar devrimi yıktı. Bugün Suriye'nin durumu çok kör. Yakın gelecekte de düzeleceğine dair bir umut ışığı da göremiyorum.
Selah Bedreddin - Abdulhakim Günaydın / Fotoğraf: Independent Türkçe
"PYD ile ENKS, yer ve pay kapmak için diyalogu sürdürüyor"
Suriye'deki Kürtler de çok parçalı bir yapı oluşturuyor. Bir taraftan PYD diğer taraftan ENSK ve diğer oluşumlar. Bu parçalı durumu nasıl yorumluyorsunuz?
Evet, Suriye'deki Kürt partileri parçalı bir yapı oluşturuyor. Ancak bu sözünü ettiğiniz oluşumlar, partidir. Kürt hareketi değildir. Kürt hareketi çok geniş bir kavramdır ve toplumun tümünü kapsıyor. 2011'de Kandil'den gelen siyasi oluşum, Kürt hareketini temsil etmiyor. Suriye Kürt Ulusal Konseyi'nin (ENKS) içinde öteden beri siyaset yapmış partiler var ama şu an Suriye'deki yurtsever Kürt halkının yüzde 80'i siyasi partiler ile birlikte değildir. Bunlar bağımsızdır. Bunlar Bizav (hareket) adında yeni yeni bir oluşuma başladı diyebiliriz. Tabanı genç, kadın ve tecrübeli siyasetçilerden oluşuyor. Bu hareket iki tarafı da kabul etmiyor. 3/2'sinin bağımsız halkın temsil edileceği bir kongre yapılmasını talep ediyor. Particiliğin Kürtler arası düşmanlığı körüklemekten başka bir işe yaramadığı tezini savunan bu hareket, yönetimin siyasilerin eline geçmesini istemiyor. Mesela PYD ve ENKS'nin başlattığı diyalog süreci Kürt meselesi için değil, idare ve yönetimde daha fazla yer ve pay kapma diyalogudur. Kısa zamanda mesafe kat eden ve halkı esas alan bu hareketin kısa zamanda mesafe alacağına inancım tamdır.
"Suriye halkı bunu kabul etmez"
Kendi kontrolü altındaki bölgelerde seçim yapan Beşşar Esad, ülkenin büyük bir bölümünde sandık kuramadı. "Ülke üçe bölündü" şeklinde yorumlayanlar oldu. Yoruma katılıyor musunuz?
Sözü edilen 3 parçalı yapı dış müdahaleler sonucu oluşmuştur. Suriye halkının talebi doğrultusunda oluşmuş bir durum değil. Bir tarafta İran ve Rusya, bir taraftan ABD ve diğer taraftan da Türkiye. Ülkede defacto bölgeler oluştu. Emri vaki olmuştur. Seçim veya halkın talebi doğrultusunda oluşmuş değil. Şimdiye kadar birlik içerisinde olan Suriye halkı bunu kabul etmez.
Selah Bedreddin / Fotoğraf: Independent Türkçe
"Büyük ülkeler her zaman çıkarlarını savunur"
Kürtlere kim ne gibi destekler sunuyor? Mesela Amerika'nın Kürtlerin birliğini istediğini düşünüyor musunuz?
Batı dediğimiz ABD ve Avrupa'nın Kürt meselesine dair herhangi bir resmi görüşü yoktur. Gerçekte Kürtler için ne istedikleri belli değildir. Ne Batı ne Suriye ne Irak ne İran ne de Türkiye'nin, Kürtleri için resmi bir siyaseti yok. Birilerine yaranmak doğru değil. Ayrıca büyük ülkeler her zaman çıkarlarını savunur. Şu devlet veya bu devlet düşmandır demiyorum ama Kürt meselesinde samimi olmadıklarını düşünüyorum. Halkın ezilmesi veya hakkından yoksun olması onları ilgilendiren bir konu değil. Mesela ABD, halkın karar vermesine rağmen Irak Kürdistan Bölgesi'nde yapılan bağımsızlık referandumuna karşıydı.
"Kürtler, Suriye halkı ile oturup birçok şeyi tartışabilmeli"
Suriyeli Kürtler ne istiyor? Ne gibi talepleri var?
Kürtler şimdi mevcut durumdan bir an önce kurtulmak istiyorlar. Ülkeye güven ve istikrar gelsin, İşgalciler çıksın, demokratik bir seçim olsun, siyasi ve kültürel hakları anayasada garanti altına alınsın, Suriye'nin diğer halkları Kürtleri kabul etsin. Özerklikten, muhtariyet, otonomiden federalizme kadar birçok sistem var. Bunu Suriye halkı ile oturup tartışabilmeliler.
"Kendi çıkarları için rejim ile görüşüyorlardı"
İlk başta bir kısım Kürt partilerinin Şam rejimi ile ilişkileri iyi denecek bir durumdaydı. İlişkiler koptu mu yoksa devam mı ediyor?
Daha önce rejim ile gizli ilişkiler içinde olan bazı partiler vardı. Bu ilişki Kürt sorunun çözümü veya Kürtlere destek sağlamak için değildi. Bu gruplar daha çok çıkarını düşünen partilerdi. Çünkü rejim ne insani ne de siyasi olarak hiçbir şekilde Kürtleri kabul etmedi. Var olan ilişki daha çok çıkar odaklıydı. Kürt partilerin rejimle ilişkileri eskisi gibi değil. Taraflar arasında iyi ilişkiler var diyemeyiz.
Selah Bedreddin / Fotoğraf: Independent Türkçe
"İşgalciler çıkmadan ülkeye barış gelmez"
Çatışmaların üzerinden bunca zaman geçti ancak bir değişim olmadı? Değişim olacağını öngörüyor musunuz? Bu olasılık varsa nasıl bir değişim yaşanır?
Suriye'deki işgalci güçler istemeden ülkeye barışın gelmesi biraz zor. Yani Suriye'nin kaderi dış güçlerin elinde. Ne rejimin ne de muhaliflerin elinde bir şey yok. Bu kötü süreç bir süre daha böyle devam edecek gibi görünüyor. Daha zamanının gelmediğini düşünüyorum. Bir gün istediğimiz özgür ve demokrat Suriye gelecek ama ne zaman geleceğini bizde bilmiyoruz. Dediğim gibi inisiyatif Suriye halkının elinde değil.
"Suriye devriminin Kürtlere bir zararı olmadı"
İç savaştan dolayı zarar gören Suriye büyük bir yıkım yaşadı. Kürtler bu zarardan ne kadar etkilendi?
Suriye devriminin Kürtlere bir zararı olmadı. Bakın bir ülkede ezilen bir halk varsa devrim olduğunda kazançlı çıkan ezilen halk olur. Yenilik her zaman ezilen halkın yararınadır. Suriye devrimi Kürtler için bir kazançtı. Mesela devrimden sonra Suriye koalisyonu (muhalif) Kürtleri bir millet olarak kabul etti. Hatta Kürt sorununun anayasa yer almasını bile kabul etti. Bu çok önemlidir. Devrimleri Kürtlerin dostu olarak tanımlayabiliriz. PYD'den önce Kürt gençleri o devrimin içindeydi. Çok şehidimiz oldu. Mişel Temo, Şeyh Maşuk Haznevi gibi yüzlerce insanımız şehit oldu. Devrim, Kürt, Arap, Türkmen, Süryani yani Suriye'de yaşayan tüm halkların devrimiydi. Dolayısıyla Kürtler zarar görmedi.
"Türkiye'yi Suriye halkının düşmanı olarak görmüyoruz"
Türkiye'nin Suriye Kürtlerine yaklaşımını nasıl buluyorsunuz?
Gerçekten şu ana kadar izlediği açık bir siyaseti yok. Bu PYD ile PKK'ye karşı bir düşmanlıktır. İlk günden beri PKK'nın Suriye'ye girmemesi ve Kürt meselesini bir kalıba oturtarak Türkiye karşı bir düşmanlık aracı olarak kullanmaması gerektiğini söyledik. Suriyeli Kürtler olarak Türkiye'yi düşman görmüyoruz. Bugün 4 milyon Suriyeli Türkiye'de yaşıyor ve bunun 500 bini Kürtlerden oluşuyor. Kapılarını açtı, iş imkanı sağladı… Her şey önce komşumuzdur. 900 kilometrelik sınırımız var. Devrimin gerçekleştiği bu süreçte Türkiye'yi Suriye halkının düşmanı olarak görmüyoruz. ABD ve Avrupa gibi Türkiye'nin de Kürt meselesine dair bir plan ve programı yoktur. Açıkladığı bir şeyi yok. 8 sene önce Türk yetkililerle yaptığımız görüşmede bunu kendilerine de söyledim. Dönemin Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu'na ‘neden Suriyeli Kürtlere yönelik görüşünüzü, tutumunuzu açık etmiyorsunuz' diye bizzat kendim söyledim. ‘Ever, yakında olacak' dedi ama bir gelişme yaşanmadı.
"Tüm etnik grupları kucaklayan bir Suriye hayal ediyorum"
Esad sonrası nasıl bir Suriye hayal ediyorsunuz?
Umudumuz Suriye'nin demokratikleşmesidir. Araplar dışında diğer tüm halkı kucaklamasıdır. Parlamentonun oluşması, önceki gibi tek kişiye bağlı bir rejimin oluşmaması, anayasada Kürtler dahil tüm halkların haklarının güvenceye alınmasını umut ediyorum. Komşularıyla barış içinde yaşayan ve tüm etnik grupları kucaklayan bir Suriye hayal ediyorum.