Ocak Medya yazarı Psk. Dr. Ziya Doğan yazdı;
İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Türkiye’nin davet üzerine ülkemize geldi. Beştepe Saray’ında atlı birliklerin eşliğinde yürüdü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevkidaşını protokol dış kapısında karşıladı.
İki ülkenin marşları çalındı. Yirmi bir pare top atışı yapıldı. On altı Türk devletini temsilen bayraklar asıldı.
Protokol yolu, süvari birliğinin eşlik ettiği konuk devlet başkanı onuruna Ankara, İsrail bayraklarıyla donatıldı.
Uluslararası ilişkilere göre olması gereken de bu.
Ama…
Görkemli karşılamayı izlerken ben, aşağıdaki sözleri hatırladım.
16 Temmuz 2014
‘‘Hınçlarını bir yardım kuruluşundan çıkarmak istiyorlar, hale bak. Kimdir bu insanı yardım kuruluşu? Mavi Marmara ile Gazzeli bebeklere ilaç götüren, mama götüren, gıda götüren ve bunun için de ölümü göze alan bir yardım örgütü.’’
17 Temmuz 2014
İsrail’in Mavi Marmara’dan dolayı bu yardım teşkilatın kini var. Pensilvanya’nın da bu sebepten dolayı kini var. Ne diyordu, ‘Otoriteden izin almalılardı.’ Otorite kim? Güneydeki sevdikleri mi yoksa biz mi? Eğer otorite Türkiye’de biz isek, biz zaten izni verdik. Ama bunlara göre İsrail.’’
29 Haziran 2016
‘‘Siz kalkıp da Türkiye’den böyle bir insani yardımı götürmek için günün başbakanına mı sordunuz?’’
29 Eylül 2019
‘‘Bugün adaletsizliğin en çok yaşandığı yerlerden biri, İsrail işgali altındaki Filistin topraklarıdır. Ben merak ediyorum bu İsrail neresidir? Türkiye, mazlum Filistin halkının yanında yer almaya devam edecektir.’’
8 Mayıs 2021
“İsrail’in gücü masum sabilere, biçare kadınlara, mazlumlara yeten terör devleti İsrail’in zalimlikleri karşısında üzüntülü ve öfkeliyiz. Türkiye’nin bu konuda tavrı ilkeseldir. Üç dinin kutsallarını barındıran Kudüs’ü vicdansız, ahlaksız, hukuksuz, saygısız saldırılarıyla kirleten zalimlere karşı çıkmak ‘insanım’ diyen her bireyin vazifesidir.”
21Mayıs 2021
‘‘Terör devleti İsrail’in ne olduğunu tüm dünyanın bilmesi lazım. Özellikle gençlerimize sesleniyorum. Gençler, bu terör devleti İsrail’i çok iyi tanımanız, çok iyi anlamanız lazım. Bizi yeniden kısır çekişmelerin, dar kalıpların, sahte gündemlerin, karanlık senaryoların kıskacına hapsetmek isteyenlere eyvallah etmedik. Bundan sonra da etmeyeceğiz. Şunu bilin, tüm dünya mazlumları güçlü bir Türkiye’nin ayağa kalktığı, kalkacağı günü bekliyor.’’
Simon Peres’e çekilen ‘One minute’ten bir dakika sonra ‘tepkim moderatöreydi’ diyecekti.
Kendi kendime konuşmaya başlıyorum şimdi…
-Yukardaki sözleri muhalefet parti liderlerinden biri mi söyledi?
– Hayır, iktidarın lideri söyledi.
– İsrail’i en üst düzey karşılamayı muhalefet parti liderlerinden biri mi yaptı?
– Hayır, iktidar karşıladı.
– Büyükelçilerimiz iki defa İsrail’den çeken kim?
– İktidar.
-Hâlâ İsrail’e büyükelçi göndermeyen kim?
– İktidar.
-İstanbul’da İsrailli bir çiftin Erdoğan’ın evinin görüntüleri çektikleri ve casusluk yaptıkları gerekçesiyle gözaltına alan da iktidar.
-Bu ‘casus’ İsrailli çifti, serbest bırakan ve özel uçakla İsrail’e gönderen de iktidar.
‘‘Mısır’daki darbenin arkasında İsrail var.’’ diyen de iktidar.
Hatta,
‘‘15 Temmuz’u Birleşik Arap Emirlikleri parayı verdi, İsrail organize etti’’ diyen de yine iktidar…
Yetmedi, ‘‘Şerefsiz’’ diyen de ‘‘Şerefsiz’’ dedikleri Birleşik Arap Emirlikleri güle oynaya barışan da yine iktidar.
Merak ediyorum, ‘‘Şerefsiz’’ ile nasıl ve neden barışılır?
‘‘Şerefsiz’’ şerefsizlikten mi vazgeçti yoksa başka hesaplar mı var?
Sanki tüm hakaretleri akıldan noksan ve ergenliğe yeni adım atmış komşunun çocuğu demiş gibi…
Dış politika ve uluslararası ilişkiler tutarlılık ister, çocuk oyuncağı değil ki bu…
Sorgulamaya, kendi kendime konuşmaya devam edelim…
-İsrail Filistin ile barıştı mı?
-Hayır!
-İsrail Kudüs’ü başkent ilan etmekten vazgeçti mi?
-Hayır!
-İsrail Mescidi Aksa önünde Filistinlilere müdahale etmekten vazgeçti mi?
-Hayır!
-İsrail, KKTC’nin tartışmalı bölgelerden mi çekildi?
-Hayır!
-İsrail’in işgal ettiği diğer topraklardan geri döndü mü?
-Hayır!
-İsrail Yunanistan ile yaptığı anlaşmalardan feragat mı etti?
-Hayır!
Peki, bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü?
Bir açıklaması var mıdır, üst düzey karşılama neden ve niçin?
Kendi kendime konuşurken cevabını aradığım asıl soru şu;
İsrail değişmediğine göre kim değişti, dönüştü?
Ve geldiğimiz nokta; TİKA ve Türk Kızılay’ının Filistinlilere insani yardım yapabilmesinin önünü açmalarını ricada bulunuyoruz. Yani, otoriteden izin alıyoruz.
O zaman bu görüşmenin ve karşılamanın tek bir sebebi ‘duygusallık’ değilse İsrail ile neye karşılık barıştık?
