Sonunda AK Parti, seçimde ve ardından oyların sayılması sırasında, ?organize bir usulsüzlük ve suistimal´ olduğu tespitini yaptı.
Organize usulsüzlük? Suistimal?
Nerede?
Oyların sayımında? Belki oy kullanılırken de?
İktidar partisinin genel başkan yardımcısı unvanı da bulunan sözcüsünden gelen bu tespiti hafife almamak gerekiyor.
Hafife almıyorum, ancak onu nasıl yorumlayacağımı da bilemiyorum.
Acaba bu açıklamayı yapmadan önce, genel başkan yardımcısı, partinin en az kendisi kadar önemli diğer isimlerinin de onayını almış mıdır? Almışsa, onlar da bu açıklamada seçim süreci ve sayımla ilgili bugüne kadar dile getirdikleri tezlerinin yerle bir edildiğinin farkında değiller midir?
İtham edilen YSK mıdır?
Terslik şurada: Seçim sandıkları ve oy sayımı ilçelerde ve illerde seçim kurullarının, sürecin bütünü ise Yüksek Seçim Kurulu´nun (YSK) sorumluluğundadır.
YSK her biri yüksek yargı kurumlarından titizlikle seçilmiş, mesleğinin zirvesinde olan hukukçulardan oluşuyor. İlçe ve illerdeki kurulların yöneticileri de hukukçu.
Hepsinin yargı mesleği mensupları olarak devlet görevlisi olduklarını dikkatlerinize sunmama gerek yoktur sanırım.
Sandıkların başında görevlendirilenler de değişik devlet kurumlarının mensuplarıdır, onlar da devletin memurlarıdır.
Müşahit olarak sandık mahallinde bulunan partili veya partisiz kişilerin orada aktif bir görevleri yoktur; onlar temsil ettikleri partiler veya sivil toplum kuruluşları adına oylama sırasında ve sonrasında sayımda yanlış yapılmadığını gözlemlemek için bulunurlar.
Bütün süreç baştan sonra devlet memurları tarafından yönetilir.
?Organize usulsüzlük ve suistimal´ olduğu iddiası doğru ise, bunu, kimler yapmış olabilir?
Cevabı sizlere bırakıyorum.
Görevlerini iktidarın söylemlerine ayak uydurmak olarak tanımlayan kalemler, AK Parti sözcülerinden birkaç adım ileriye giderek, seçim sonuçlarında ?yabancı parmağı´ görmekteler.
Oysa, AK Parti bazı büyük kentlerde seçimi kaybetti ama, ortağıyla birlikte oyu hala yüzde 50´nin üzerinde. ?O parmak´ biraz yanlış bir parmak?
Hata insanidir, ancak?
İnsanın içinde yer aldığı her süreçte hatalar ve ihmaller olabilir. Bir kişi de hata yapar, insanlardan oluşan heyetler de. Ne kadar dikkatli olursa olsunlar, sandık başlarında bulunan görevlilerinin sayım sırasında veya sonuçlarla ilgili bildirim belgeleri doldurulurken hata yapmış olabilecekleri kural olarak doğrudur.
Nitekim, her yeni sayımda bir miktar eksik veya fazla değerlendirme yapıldığı ortaya çıkıyor. Bir sandıkta üç-beş oy A partisine yanlışlıkla yazılmışsa bir başka sandıkta da yine bir o kadar oyun B partisi hesabına geçtiği görülebiliyor.
Toplamda hepi topu birkaç yüz, hadi cömert davranayım, birkaç bin oy?
Oysa Ankara ve İstanbul´da A partisi (CHP) ile B partisi (AK Parti) arasındaki oy farkı birkaç on bin mertebesinde. Yapılan beşeri hatalar düzeltildikten sonra bu kadar açık aranın kapatılacağını düşünmek abestir.
Nitekim kapatılamadığı da her geçen gün biraz daha ortaya çıkıyor.
?Bir daha sayılsın, hatalar biraz daha azalsın? denilmesini kusursuz bir sonuç alma hassasiyeti ile yorumlamaya kalksak bile, yok edilen hataların sonucu etkilemediğini de görmezden gelemeyiz.
Her yeni talep ve o talebin yerine getirilmesi YSK´nın herbiri kıdemli üyelerini zor durumda bırakıyor.
Oysa, YSK, oluşturulduğu ilk günden bugüne, değişik iktidarlar dönemlerinde, görevini bağımsız ve tarafsız biçimde icra etmiş saygın bir kurum. Ona yalnız bu seçimde değil bundan sonrakilerde de güven duyulması gerekiyor.
Güvenilirliği zedelenmemesi gereken kurumların en başlarında yer alıyor YSK?
Sürecin uzaması, partiler adına yapılan açıklamalar, her gün ekranlara yansıyan oyların çalınmaması için okulların önünde bekleşen insan görüntüleri en fazla YSK´ya dönük bakışları olumsuz etkilemeye başladı.
ABD´den verdiğim 2000 yılında Florida eyaletinde oyların birkaç kez yeniden sayılması örneğinde, sayımlar bitmez tükenmez bir hal aldığında, devreye eyalet yüksek mahkemesinin girmesi gerekmişti. Tek bir eyalette kuşkulu bir durum olmasının bile, vatandaşlarda, seçimlere ve seçimi yürüten kuruma karşı güvensizliğe yol açacağı gerekçesiyle?
Bizde YSK üzerinde yetkisi bulunan bir başka kurum veya mahkeme de yok. Kendi kurdelelerini kendilerinin kesmesi gerekiyor YSK üyelerinin; başlattıkları oyları yeniden sayma sürecini bir tek onlar durdurabilirler.
Durdurmalılar da.
Partilerin rakiplerini kötü göstermek amacıyla yaptıkları açıklamalar, son zamanlarda, doğrudan seçim sistemini ve oy sayım sürecini şaibe altında bırakmaya başladı.
Yani YSK´nın görev alanında olanları?
?Organize usulsüzlük ve suistimal´ partilere atfedilebilecek bir itham değil, olamaz.
Her yeni gün getirdiği söylentilerle işi biraz daha içinden çıkılmaz hale getiriyor.
Etrafta söylenenlere kulak verse AK Parti yönetimindekiler, işi tadında bırakmanın partilerinin ve kendilerini iyi günde olduğu gibi kötü günde de destekleyen kalemlerin de yararına olacağını göreceklerdir.
Görmedikleri çok belli.