Metin Karabaşoğlu, Said-i Nursi'nin, otuz üç yıllık istibdatın yıkılmasını sağlayan 2. Meşrutiyet'i coşkuyla karşılamasını aktararak, hürriyetin bu kez Suriye'de anlam kazandığını belirtiyor.
Yusuf Tosun, Beşir Ayvazoğlu’nun, meşrutiyet dönemi edebiyatçılarından ve aynı zamanda dönemin muhalif İslamcılarından olan “vatan şairi” Namık Kemal’e yönelik kitap çalışması üzerinden bir değerlendirmede bulunuyor.
Metin Karabaşoğlu, Osmanlı son dönemine damgasını vuran istibdada karşı, ilan edilen Meşrutiyet fikri kılıç ve güce dayanan bir yönetimin yerine, ilime ve fikre dayanan yönetimlerin olmasını gerektirdiğini belirtiyor.
31 Mart Vakası ya da Hadisesi, II. Meşrutiyet´in ilanından sonra İstanbul´da yönetime karşı yapılmış büyük bir ayaklanmadır
Ayşe Böhürler, akademisyen Zafer Toprak’ın “Türkiye’de Yeni Hayat - İnkılap ve Travma” adlı eserinden hareketle, Meşrutiyet’ten buyana Türkiye’nin “yeni insan” arayışının mahiyetine işaret ediyor.
Metin Karabaşoğlu "Bediuzzaman Said Nursî’nin Meşrutiyet günlerinde ortaya koyduğu tavır, benim nazarımda, âlimin alması gereken tutum ve durması gereken yere dair bir örneklik teşkil eder.
1908 yılında Meşrutiyetin ilanı ile birlikte Osmanlı Devleti´nde yeni bir siyasal yapılanma ve yeni bir zihniyet yapısının yanı sıra, bu yeni zihniyetten rahatsızlık duyan bir kesim ortaya çıkmıştı.
Sait ALİOĞLU ANALİZ ETTİ...
Osmanlı Devleti 23 Aralık 1876 tarihinde Meşrutiyetin ilanı ile parlementer sisteme geçmişti.
2. Meşrutiyet´in klasik paradigmalarından sayılan Osmanlıcılık, Batıcılık ve Türkçülüğe gösterilen müsamaha İslamcılığa gelince, ondan ´nedense´ esirgenmektedir...
M. Şükrü Hanioğlu - 05.11.2017