Bekir Berat Özipek, başkasının evine barkına çöken insanların ya da kibar ifadesiyle “yerleşimciler”in, temelinde çocuk cesetleri olan evlerde, bahçelerde oturmaktan utanıp sıkılmadığı, hatta bunu kendinde hak gördüğünü belirtiyor
Siyasette dilin ve şeklin değişmesi demek olan ufuk insan profili, büyük oranda İslam’dan ve onun toplum nezdinde bıraktığı kalıcı çizgiyi takip eden anaç insanların yapıp ettikleri ufuk insan profilini şekillendirmiştir.
Elif Şafak, Haluk Levent’i övdüğü yazıda “Hükümet yetersiz kaldı,AHBAP insanların hayatını kurtardı” sözleriyle hükümeti eleştirince Levent “ödülü reddettiğini” ve listedeki isimlerin davet edildiği galaya katılmayacağını açıkladı
Depremlerin ardından bazı bilim insanlarının, hayvanların depremin öncül sarsıntılarını saniyeler veya dakikalar önce hissedebileceği yönündeki açıklamaları kuş satışlarını patlattı.
Mustafa Çağrıcı, İslam tarihinin ik dönemlerinde Ebu Hanife ve Hasan Basri gibi değişmeden yenileşme taraftarı insanların çabalarının aksine, dinî dogmatizm ve kadercilik anlayışlarının revaç bulduğunu belirtiyor.
Ali Haydar Haksal, depremin bir ayet olduğunu; insanların onun önleyemeyeceğin, sadece tedbir alabileceklerini ve bu tür hadiseleri fırsat bilip hakk’a, hakikate karşı olanlarında ciddiye alınmamalarını salık veriyor.
Yusuf Ziya Cömert, büyük çoğunluğu dindar olan ve kentin varoşlarında yaşayan insanların kahir ekseriyetinin birçok konuda hassasiyetlerinin günümüzde pek kalmadığı üzerine bir değerlendirmede bulunuyor.
Mustafa Kutlu, kendi orta öğretim döneminde, küresel ısınmanın vb. hiç olmadığı/bilinmediği bir dönemde, insanların tabiat ile iç,içe güzel bir hayat yaşadığını, bunun bugünde mümkün olduğunu sitayişle dile getiriyor.
3 Aralık'ta 'vizyon belgesi' açıklayacak olan CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun yurt dışındaki bilim insanlarına ülkelerine dönmeleri ve 'teknolojik devrime destek vermeleri' çağrısı yapacağı belirtildi.
Süleyman Seyfi Öğün, başkaları için yaşamak demek olan diğergamlığın, insanların hakir ekseriyetinin ilgisi dışında bulunan bir erdem olduğunu, aksini ise klasik ve modern tarihe işaret ederek belirtmeye çalışıyor.
İktisatçı yazar Yaşar Süngü, para kazanma ve kazanılan servetin dağılımında adalet(servetin toplum içerisinde dolaşımı) ve iyilik(servetin üretiminde payı olan insanların ödüllendirilmesi)kavramının önemine işaret ediyor.
Operatör Doktor Sare Davutoğlu, Elif Çakır ve Yıldıray Oğur’un sunduğu Bi'Karar Ver programında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Mehmet Şeker,Yunus Emre’nin “gök ekin” dizesi ile Emile Zolanın “Germinal; Tohum” adlı romanına atfen, bu iki zatın, yerüstünde ve yer altında, bizlerin konforu için genç yaşta ölen insanların acısına dikkatimizi çekiyor.
Muhalefet ve basın meslek kuruluşlarının sert bir şekilde karşı çıktığı 'dezenformasyon yasası'na bir tepki de Prof. Dr. Naci Görür'den geldi.
Abdülaziz Tantik, modernliğin, çağdaşlıktan farklı olduğu için, kendisini buna nispet eden Müslümanın, hemen her şeye bu gözle bakacağını ve bununda ilgili insanların çabaları sonucu izale edilmesi gerektiğini belirtiyor.
Siyasetçi ve hukukçu yazar İsmail Müftüoğlu, her şeyden ziyade ahlakın anlamına, önemine ve özellikle de yönetici konumunda bulunan insanların ahlakla olan ilişkisine dikkat çekiyor.
Akif Beki, muhafazakar “siyasi” çevrelerin iştiyakla andıkları, ama bir türlü ne olduğu/olmadığı pek belli olmayan “Anadolu irfanı”na dair çeşitli ideolojik çevreye mensup düşünce insanlarının umutsuzluğu dile getiriyor.
İİktidsatçı yazar aşar Süngü, çeşitli sebeplerden dolayı giderek stratejik bir konuma ulaşan ve gelecekte de insanların ilgilendiği en önemli konulardan olacağı öngörülen gıda güvenliği mes’elesine dikkat çekiyor.
Ali Haydar Haksal, günümüzde insanların kitleler halinde ideale değil de çıkara yöneldiğini ve liberal anlayışın bu çerçevede kendine bir yer edindiğini ve Müslümanların bu işin dışında kalmaları gerektiğini belirtiyor.
Yusuf Ziya Cömert, karikatürist Hasan Aycın’ın tarihî önemi açısından Müslümanlar tarafından sahiplenilen önemli insanların hayatlarını konu alan destan çalışmalarına değiniyor.
Hakan Albayrak, mevcut hükümet ile birçok STK’ın Suriye’nin İdlib şehrinde, mağdur insanların barınmaları için yapılan konutların finansması konusunda var olan gerçeği çarpıtmaya çalıştığına işaret ediyor.
Dr. Abdülkadir Agop Dilaçar(Hagop Martayan) üzerinden; bu ülkede emperyalizm karşı insanların İngiliz dostu, bunun yanında yandaşı olanlarında vatansever vb. sıfatlarla anıldığın belirtiyor.
Ayşe Böhürler, yakında bulunan insanların şahitliğiyle, kendi nefsinde bilgi ve ahlakı mezcettiğini belirttiği Nurettin Topçu üzerinden konuya dair bir değerlendirmede bulunuyor.
Yusuf Ziya Cömert, İslam tebilğinin ilk dönemlerinde birçok sahabenin, önceden beri insanların yaptığı gibi, geçtikleri yerlerde kayalara kazıma yöntemiyle yazı yazdıklarını belirtiyor.
Yaşar Süngü, düşünülenin aksine, “ihtirasların sınırsız, kaynakların ise sınırlı” olduğunu savunan modern görüşün aksine, isteğin sınırlı olmasını ve kaynakların tasarruflu davranıldığında, insanların tümüne yeteceğini belirtiyor
İktisatçı yazar Yaşar Süngü, sözde emekçiler adına ihdas edilen 1 Mayıs’ın, sol cenah tarafından istismar edildiğini ve buna mukabil, muhafazakâr iş insanlarının da emeğe yönelik duyarsızlıklarına işaret ediyor.
Fatma Barbarosoğlu, belli bir yaştan sonra yalnız başına kalan ve yalnızlığı yaşayan insanların, bir ihtiyaç olan birileriyle konuşma konusunda farklı davranışlar ortaya koyabileceğini belirtiyor.
Mazlumder Kayseri Şubesi, yayınladığı basın açıklamasında, Türkiye’de yaşayan yabancı uyruklu insanların herhangi bir sebepten dolayı, hemen tutuklanma ve geri gönderme merkezinde gözetim altına almasına dikkat çekti.
Harun Aykaç, Sünnilik ve Şiilik üzerine, kendilerini o iki mezhebi forma dayandıran insanların davranışları üzerinden bir değerlendirmede bulunuyor.
Faruk Beşer, gelenekçi-modernist ayrımının doğru bir ayrım olmadığını; zamanın şartlarına göre hükmünde değişebileceğini, inanmada insanların özgür olduklarını ve sonucun ise. ahretle belli olacağına işaret ediyor.