Twitter´da 1 Ekim 2018 tarihinde İstanbul Sosyoloji (@iuefsosyoloji) isimli hesap, 25 Eylül 2003´te dünyaya veda eden Edward Said´in hayatı, eserleri ve fikirleri hakkında önemli paylaşımlar yaptı. Bu paylaşımlar bir nevi Edward Said´in Yersiz Yurtsuz kitabının özeti gibiydi. Ayrıca oryantalizm ve Said hakkında önemli bir belgesel de tavsiye edildi. Dr. Mehmet Emin Balcı tarafından derlenen bilgileri sizlerle paylaşıyoruz.
***
Gençliğinde bir şekilde Amerika´ya gitmiş, tüccar bir babanın ve Arapçası şefkatli ama İngilizcesi resmi bir annenin oğlu olarak Kudüs´te dünyaya gelir. Galler Prensi Edward´dan aldığı ismi dillerin ve dünyaların eşiğinde dolaşacak bir yaşamın ilk göstergesidir.
Çocukluğu Kudüs yakınlarına yaptıkları bir kaç kısa ziyaret sayılmazsa büyük ölçüde Kahire´de geçer. Filistin-İsrail geriliminin patlaması ve İsrail devletinin kuruluşunda önce Kudüs´ten ayrılan Said doğduğu eve ancak 45 yıl sonra, 1992´de dönecektir.
İlköğrenimini "öğretmenlerin mutlaka, öğrencilerin ise şanslıysalar İngiliz oldukları" St. George´s School´da tamamlar. Kudüs doğumlu, İngiliz isimli, Amerikan pasaportlu bu tuhaf çocuk okul yıllarında anlattığı hikâyelerle dikkat çeker.
Lise hayatının bir kısmı oyuncu Ömer Şerif ve Ürdün´ün müstakbel kralı Hüseyin´in sınıf arkadaşı olduğu Victoria College´da geçer. 1950´de yalnızca seçkin öğrencilere tanınan bir hakla liseyi Amerika´daki Northfield Mount Hermon School´da tamamlar.
Özel dikim takım elbiseleri ile kendini akademiye kabul ettirmekte pek zorlanmaz. Princeton Üniversitesi´nde lisans, Harvard Üniversitesi´nde yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamlar. 1963´de ömrünün 40 yılını geçireceği Columbia Üniversitesi´ndeki görevine başlar.
1966´da ilk kitabı ve aynı zamanda doktora tezi olan Joseph Conrad ve Otobiyografide Kurmaca´yı yayınlar. Polonya göçmeni İngiliz Yazarın kısa hikâyeleri ve notları üzerine yoğunlaşan bu çalışma, varlığın meskeni olmayan bir edebi dilin varoluşsal imkânlarına odaklanır.
1975´de karşılaştırmalı edebiyatın en yetkin örneklerinden biri olan Başlangıçlar´ı kaleme alır. Metinlere yüklenen mitsel, otoriter veya radikal kimlikleri etkileşimsel bir yorum pratiği ile aşmaya çalışan kitap, edebi eleştiriye taze bir başlangıç olarak kabul edilir.
Kesintisiz bir akademik yükselişteyken İsrail´in Filistin üzerindeki tahakkümüne karşı tavrı kariyerinde bir dönüm noktası olur. Apolitik göçmen Arap orta sınıfın aksine Filistin davasına karşı angaje olmayan bir siyasal tavır koyar. 1977´de Filistin Ulusal Konseyine seçilir.
Güncel siyasette üstlendiği aktif rolü büyük fırtınalar koparacak Şarkiyatçılık (1978) ile entelektüel ortama taşır. Doğunun tarihsel bir öz değil Batılı kültürel bilinç-dışının bastırdığı şiddet, irrasyonalite, dejenerasyonu yansıtan söylemsel bir inşa olduğunu ileri sürer.
Orta doğu üzerine kaleme aldığı ilk kitabı Filistin Sorunu´nda İsrail´in sert genişleme politikalarını kamuoyuna duyururken Medya ve İslam´da (1981) İran devrimi örneğinde medyanın gerçeklerden ziyade paranoya ve fantezileri besleyen bir söylem oluşturduğunu belirtir.
World, the Text, and the Critic´de (1983) müzikal doğaçlama ile yorum pratikleri arasında özgün yakınlıklar keşfederken, Milliyetçilik, Sömürgecilik ve Edebiyat (1988) Yeats şiirlerindeki bazı temaların post-kolonyal süreçlerdeki güncel karşılıklarını değerlendirir.
Siyaset, edebiyat ve müzikle iç içe geçmiş 90´lar Said´in en çok tanınan kamusal entelektüellerden biri oluşuna ev sahipliği yapar. Oslo görüşmelerine karşı muhalefeti Filistin´de kitaplarının yasaklanmasına neden olur; Arafat ile arası ciddi şekilde açılır.
Üst düzey bir piyanist olan Said, Müzikal Nakışlar´da müzikal kültürdeki değişimleri toplumsal bir paradigma değişimi olarak okurken Entelektüel´de iktidarın dışında veya ona angaje olma arasında sıkışan entelektüel kavramına bir açılım kazandırır.
70´lerden itibaren olağan bir şüpheli olarak FBI´ın yakın takibindeki Said, Amerika´nın Kosova, Irak, Afganistan´daki politikalarını sert şekilde eleştirir. İsrailli genç müzisyenlerle kurduğu Doğu Batı Divanı Orkestrası ile dünyanın farklı bölgelerinde konserler verir.
Düşünceyi politik bir sorumlulukla birleştiren çalışma tarzı ve doğallaşmış kültürel kalıpların altındaki iktidar çekişmelerini gösteren eserleri ile modern çağın son kamusal entelektüeli olan Edward Said´i saygıyla anıyoruz.
Kaynak dunyabizim.com