Özkan´ın o yazısı;
Fethullah Gülen terör örgütünün PKK terör örgütüyle kurduğu ölümcül işbirliği en korkunç, en ahlaksız, en Allahsız yüzüyle dün Zaman gazetesinin ?mizah? eki Püff´de görünür oldu.
Bayrağa sarılı şehit tabutunu seçim sandığı olarak resmedip, konuşma balonunu ?erken seçim için sandık sipariş etmiştik, geldi mi? diye doldurunca, okurun şehit tabutuna gülerken Erdoğan düşmanı olacağını, Erdoğan düşmanı olurken de şehide güleceğini düşünmüş olmalılar -ki tutup bu rezaleti kapağa taşımışlar.
Hizmet´in mizahçıları karikatürü çizip eki bağlarken, Zaman´ın yazı işleri kadrosu, genel yayın yönetmeni toplantılarda eke onay verirken çok gülmüş eğlenmiş olmalı!
Karikatürün zekâdan ve ahlaktan yoksun olması bir yana, PKK terörünü meşrulaştırmak, terörle mücadele için meşru hakkını kullanan devleti-hükümeti suçlamak için seçtiği yöntem bir yana.
Ne zelil, ne alçakça!
?Cumhurbaşkanı ülkeyi erken seçime zorluyor, çözüm sürecini bunun için bitirdi, gözünü o kadar kararttı ki, barış için çalışan bir STK olan PKK´yı, uykuda polis şehit etmeye, 2 ton patlayıcıyla gencecik insanları parçalamaya, ambulans kaçırmaya, barajlara, trafolara, petrol boru hatlarına saldırmaya... mecbur bırakıyor? demek istiyorlar şehit cenazelerini mizah malzemesi yaparak!
Bu tezin sahibinin PKK olduğunu bile bile!
PKK´ya sahip çıkıp, PKK´yı aklayarak!
Parasını çocuğunu duasını (ç)aldıkları dindar insanlara karşı hem alçakça saldırıya geçerek, hem PKK-HDP ile açıktan iş tutup hem de bu aziz milletin şehit acısıyla dalga geçerek!
Yazıklar olsun bile denemeyecek bir seviye bu.
Kaybettiği canlara ağlayan toplumu terörize etmek için taammüden yapılmış ağır bir tahrik bu. Bir tür terör saldırısı.
Hukuki ve toplumsal düzlemde yapılacak olan mutlaka yapılmalı Zaman grubuna karşı.
Ama bu ağır tahrik karşısında inanan insanı mutmain edecek tek şey var.
İyi ki cehennem var!
Barış çağrıları
PKK silah bırakma sözü verdiği için çözüm sürecini destekleyen; anaların hiçbir zaman ağlamayacağı bir düzleme ulaşsın ülke diye çabalayan; PKK-HDP siyasi hattı bu hedeften uzaklaştıkça onları ısrarla eleştiren; hükümeti-devleti kamu güvenliği konusunda zaafa düşmemesi için uyaran insanlar, süreç boyunca farklı cephelerden farklı yaftalamalarla yıpratılmak istendi. Kimi barış karşıtı dedi, kimi PKK yandaşı. Kimi bölücü dedi, kimi devletçi, güvenlikçi.
Bunu diyenler çatışma başladıktan sonra da hızla en konforlu alanlara çekiliverdiler.
Kimi yasak savma mesabesindeki bir görev duygusuyla hiçbir anlam ifade etmeyen, kimse tarafından kaale alınmayan ezberlerle barış çağrısı yapmanın vicdan konforunu yaşıyor, kimi ?biz zaten söylemiştik, çözüm silahta, nerde bir PKK´lı gördün durma öldür? demenin hazzını.
?İki taraf da elini tetikten çeksin? çağrısı ise açıkça siyasi bir hesap, PKK´yı bu işten sıyırma amacı taşıyor.
Rahmetli Özal´ın 1993´teki girişimleriyle birlikte 22 yılı aşkın süredir süren, ?sorunu siyaset yoluyla çözme çabası? bir kez daha PKK´nın devrimci halk savaşına dönmesiyle berhava oldu.
Şunu görmek gerekir. Ne devlet ne toplum 90´larda olmadığına göre, PKK´nın yaptığı eskiye oranla çok daha fazla terördür. Şiddetin, terörün hiçbir zaman gerekçesi olamaz ama şu şartlarda hiç olamaz. Terör üreten hiçbir yapıya da müsamaha gösterilemez.
PKK söz verdiği gibi silah bırakana ya da sınır dışına çıkana kadar Türkiye, meşru hakkını kullanmakla, vatandaşının güvenliğini askeri-adli yollarla her şekilde korumak zorunda.
Zinhar hukuk dışına çıkmadan, PKK ile Kürt vatandaşlarını aynılaştırmadan.
Bu anlamda son zamanlarda yayınlanan iki çağrı anlamlı sadece. Biri Barış Akademisi´nin diğeri Barışa Bak Platformu´nun.
Benim de imzacısı olduğum her iki çağrı metni de, hem 93´ten beri devam eden çözüm süreçleri tecrübesini yok saymıyor, hem de PKK´nın 2013´ten bu yana büyük gayretle ayakta tutulan süreci küstahça bitirdiği gerçeğini.
Çatışmanın durması, ?barış?ın dilekten gerçeğe dönebilmesi için öncelikle buna talip olanların ?ideolojik ahmaklıktan?, ?ezber konforundan? kurtulması ve ?gerçekçi? olması gerekiyor.