Yıldıray Oğur, karar.com’da “Peki onlara haklar helal mi?” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazıyı aşağıya alıntılıyoruz.
Yıldıray Oğur'ın Karar Gazetesinden çıkan yeni yazısı...
Mehmet Göktaş, toplumda çok kullanılan “babasının kemiklerini sızlattı” sözünün, yanlışı ve doğrusuyla hiçbir parti ve lider farkı gözetmeksizin, onlara yönelik kullanılmasının anlamsızlığına dikkat çekiyor.
Prof. Dr. Naci Görür, korku içinde ve evlerine girmek istemeyen Adana halkını uyardı. Görür, "AFAD ve Belediye yetkilileri bir sorun görmüyorsa lütfen onlara uyun ve evlerinize dönün." dedi.
Fehmi Koru, II.Abdülhamid’in, kendi muhaliflerini cezalandırırken, onlara parasal yardımda da bulunduğunu, ama şimdiki yönetimde cezalandırma yönteminin cezaevinde uzun yıllar yatırma şeklinde olduğunu belirtiyor.
Yasin Aktay, Arap baharı dolayısıyla oluşan başarısızlığın, öyle olmadığı halde İslamcılara mal edilmesinin temelinde onlara karşı olanların her tür başarısızlığı İslamcılara yıkma kolaycılığına işaret ediyor.
Muhammed Esiroğlu, kötü baba ve ondan etkilenen çocuğu figürü üzerinden, siyasette ortaya konan yanlışların, yine yanlış bir şekilde rakipleri tarafından onlara karşılık olarak kullanılabileceğini belirtiyor.
Mehmet Göktaş, Afganların, emperyalist güçlere karşı kazandığı zaferlerin Müslümanlara da fayda sağladığını, bundan dolayı da ümmetin ve hatta tüm insanlığın onlara ödenmesi gereken borçlarının olduğunu belirtiyor..
Mehmet Göktaş, “Gençliğimiz geleceğimizdir.” Sözünün pek de gerçeği yansıtmadığını; onlara emanet ve ehliyet açısından yer verilmesi gerektiğini ve onların her şeyden önce “bugünümüz” olması gerektiğini belirtiyor.
"Fetullah Gülen ve Işık Tarikatı" raporunu hazırlayan ekibin başında yer alan eski Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral ile Hablemitoğlu suikastını ve FETÖ'cü - ulusalcı işbirliği iddialarını konuştuk
Mehmet Göktaş, ölülerin konuşamayacağını, konuşacak olur iseler, dünyadakilere öte alemle ilgili neler söyleyebileceklerini, dirilerinde onlara dünya ile ilgili neler söyleyebilecekleri üzerine bir değerlendirmede bulunuyor.
Yazar Metin Karabaşoğlu, bu ülkede hemen her kesimde görülen otoriter-otokrat anlayış sahibi birçok insanın, dindar ya da seküler olsunlar, kendi kesimine dahi müdahaleci olabildiğini ve onlara çok şeyi dayattığını belirtiyor.
FehmiKoru, CHP medyasının,İmamoğlu’nun yurt gezisinde bulunan gazetecilere yönelik eleştirisi ile Kılçdaroğlu’nun helalleşme konusuna bakış açısına karşı sergilediği intikamcı rolünün, onlara seçim kaybettirebileceğini belirtiyor.
M. Mücahid Sağman, perspektif.online’da “Beni Vur, Beni Onlara Verme” başlıklı bir yazı kaleme aldı
İsveç’te Kur’an-ı Kerim’i yakan ve yeniden yakmayı planlayan aşırı sağcı bir grubun mitingleri ve onlara yönelik protestolar nedeniyle üç gecedir gerginlik yaşıyor.
İktisatçı yazar Yaşar Süngü, dijital oyun sektöründe Türk gençlerinin Dünya’da ve Türkiye’de bir hayli başarı sağladıkları ve bu konuda onlara İTO’nun “Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi” vasıtasıyla katkı sunduğunu belirtiyor.
Kürtler çözüm sürecinde kısa bir süreliğine normal bir hava soludular ama muhalefet bunu bile onlara çok görüyor. Ve dahası muhalefet kendi iktidarında, bugünkünden daha beter bir vaziyetin onları beklediğini Kürtlere müjdeliyor.
Adnan Menderes'in idam edilmeden önce bir subaydan aldığı pelur kağıda yazdığı mektupta, 'Size dargın değilim. Sizin ve diğer zavallıların iplerinin hangi efendiler tarafından idare edildiğini biliyorum. Onlara da dargın değilim.'
Her suçtan veya onlara yönelik her ithamdan sonra sığınmacıların sınır dışı edileceği söylenirse, bu uyum sürecine ciddi bir zarar verir. Sadece böyle bir açıklamanın kendisi bile çok zarar verir.
CB Erdoğan,"Türkiye gibi böyle kadim bir tarihe sahip olan bu ülkede görev yapan büyükelçi neyin nereye varacağını çok iyi bilmesi lazım. Eğer bunu bilmiyorsa Viyana Sözleşmesi'nin 41’inci maddesini onlara hatırlatmış olduk." dedi
Ayşe Böhürler, din’in salt bir ideoloji mi, yoksa iman mı olduğu konusunda kendi kuşağının durumu ile şimdiki kuşağın onlara yüklemeye çalıştığı anlam üzerinden bir değerlendirmede bulunuyor.
Taha Abdurrahman’ın Bilgi Ahlaktan Ayrıldığında isimli eseri varolan problemleri merkeze alır ve kendisinin onlara yönelik tasavvur ve çözüm önerilerini içerir.
Kişileri veya toplulukları, işlemedikleri suçlar üzerinden mahkûm etmek yahut benzerlerinin işlediği cürümden dolayı onlara da ‘potansiyel mücrim’ gözüyle bakmak, mü’mine haramdır.”
Ali Haydar Haksal, gelen göçmenler Türk olmayınca, onlara karşı olan çıkışların jakoben karakterli ırkçılık ve emperyalizmin tuzağı olduğunun altını çiziyor.
Muhalefet, sığınmacılar ve mültecileri her türlü kötülüğün kaynağı olarak gösteriyor. Memleketin onlarca yıl çözülmemiş problemlerini onlara bağlıyor. Onları, güvenliğe yönelik bir tehdit olarak damgalıyor.
Kurslar ve İmam Hatip Okulları eğitim değil öğretim kurumlarıdır. Çocuklarımızı biz eğitmezsek kendimize de onlara da yazık ederiz.
Fehmi Koru yazdı;
Yargıtay Ceza Genel Kurul Üyesi Fatih Akdoğan: Ailem bazen ‘Mahkeme böyle bir karar vermiş, nasıl bir karar bu?’ diyor. Verilen hükmü onlara dahi izah edemiyorum.
Mustafa Kutlu, karda, tipide dışarıda, yolda kalmış; bir anne, baba ve çocukları ile onlara dâhil olan birçok sığınmacının, halini, ahvalini hikâye dili ile “bizlere” anlatmaya çalışıyor.
Türkiye, AB’yi vaki taşkınlığı nedeniyle uyarmakla kalmayıp, olası bir olumsuzluğu eğer kelimesi üzerinden onlara döndürmüştür.