Ali Bayramoğlu, Erdoğan’la ilgili olarak, batı basınında, onun otoriterliği ile modernleştirmeci politikaları üzerinden bir paradoks düşüncesinin hâkim olduğunu; onun bu iki zıt kutbu bir arada tutabilme becerisine dikkat çekiyor.
YusufZiya Cömert, Arap Baharı dolayısıyla baskıcı yönetimlerin yıkılacağı düşüncesinin, dışfaktörlerin es geçilmesi dolayı birçok çevrenin ve siyasilerin olayı yanlış okuduğunu ve bunun da birçok sıkıntıya yol açtığını belirtiyor.
İlhami Işık, şimdilik beklenmediği haldei HTŞ’nin Suriye’de şehirleri bir bir ele geçirmesi konusu ile Kürt sorununun içte çözüme kavuşturulma düşüncesinin olası Suriye yansıması üzerine bir değerlendirmede bulunuyor.
Vahap Coşkun, Öcalan’ın, Marx’ın yazmadığı kitabı kaleme alma düşüncesinin yersizliğine dikkat çekip; bir başkasının yarım bıraktığını tamamlamanın bugün itibarıyla bir işe yaramayacağının hatırlatılması gerektiğini belirtiyor.
12 Eylül ve tüm darbelere dair muhasebe yapmak ve halen var olan darbe düşüncesini ıskartaya çıkaracak yeni bir dil, yeni bir söylem, yeni bir anlayış ve kavrayış artık kendini apaçık bir şekilde hissettirmektedir.
Fehmi Koru, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, şimdiki sistemi oturtmaya çalışırken, devleti “anonim şirket” tarzında yönetilmesi düşüncesinin bugün apaçık görülen yanlış taraflarına dikkat çekiyor.
Abdülaziz Tantik, modern anlayışa sığınıp Müslüman kalma düşüncesinin muhafazakarlık, siyasetten arınmışlığın ise dindarlık olarak tanımlandığı bir vasatta İslamcılığın işinin zorluğuna dikkat çekiyor.
Fehmi Koru, iktidar bloğunun izlediği akılcı ve sonuç alıcı taktiklerinin yanında, CHP’de Kılıçdaroğlu kazanır düşüncesinin risklerine dikkat çekip,bir sürpriz yapmanın imkansız olmasa da, çok zor olduğunu belirtiyor.
Taha Akyol, Osmanlı son dönemi ile cumhuriyet’in ilk dönemi ve darbeler döneminde “herkesi ‘Türk olarak’ görme düşüncesinin yanlışlığına dikkat çekip üniter yapı içerisinde bir başka yolun bulunmasın doğru olduğunu belirtiyor.
Ahmet Taşgetiren, Cumhur İttifakı’nın, oylarını alma düşüncesinin yanında HDP’yi görmezden gelme siyasetinin, 6’lı Masa’ı oluşturan partilerin, özellikle de İYİ Parti’nin bu konudaki tavrına dikkat çekiyor.
Abdullah Muratoğlu, Rusya-Ukrayna savaşı’na atıf yaparak; sorunun müzakere ile sona ereceği düşüncesinin hilafına ABD’deki şahinlerle Putin ve çevresinin çözümü iptal ettirmeye yönelik durumlarına dikkat çekiyor.
Süleyman Seyfi Öğün, İran’da kitlelerin en başta ne istediklerine dâir belirliliğin ise mevcût olmadığını, ortada bir örgütsüzlüğün var olduğunu; rejiminde nasıl hareket edeceğine dair ciddi bir düşüncesinin olmadığını belirtiyor.
Yıldıray Oğur, toplumun çeşitli kesimlerine uygulanan yasakların HDP üzerinden muhalif Kürtlere de uyguladığını, buna rağmen, onları konser türü etkinliklerle kazanma düşüncesinin pek de faydalı olamayacağını belirtiyor.
Mehmet Göktaş, birinin sözde helalleşme düşüncesi, 6’lı masanın sağcılarının ketumluğu ve solun/Marksistlerin darbe vurma düşüncesinin pek de önemli olmadığını, bizi en çok “para da para” diyenlerin üzdüğünü belirtiyor.
MustafaKaraalioğlu, K. Kılçdaroğlu’nun, başörtüsü için anayasal güvence düşüncesinin, iktidar cenahının karşı çıkışı ile ötelenmemesi gerektiğini;bununda derinleşen başka problemlerin çözümü için bir model olabileceğini belirtiyo.
Fehmi Koru, ‘6’lı masada, bugüne kadar adayını “erkenden açıklanırsa yıpratılır” düşüncesinin hakim olduğunu ve buna benzer sebeplerden dolayı‘6’lı masa’nın işi hiç kolay olmadığını belirtiyor.
Abdullah Muratoğlu, Amerikan Meclisi’nin Demokrat Partili Başkanı Pelosi’nin, Çin’e karşı Tayvan’ın resmi olarak ziyaret etme düşüncesinin olası sonuçların Amerikan içi güçlerin yaklaşımlarına bakarak değerlendirmeye çalışıyor.
Sosyolog Fatma Barbarosoğlu, yeni dünyada eskisini aratmayacak “yeni meslekler” babında, bir kısa film üzerinden ahirete değil de, ölen kişinin yaşarken “iyi yaşadım” düşüncesini ima ettiği bir noktaya dikkat çekiyor.
Abdülaziz Tantik, modernleşme saikine bağlı olarak Müslümanlarında, “şunda, bunda hakkım/ız var” türden dünyevileşme düşüncesinin cehenneme açılan yola girilmemesi konusunda uyarıda bulunmaktadır.
Roni Margulies, Batı’da ortaya çıkan ve beyazların üstünlüğü düşüncesini savunan beyaz ırkçılar gibi,Türkiye’de de kendi “milliyetçi” partilerini yeterli derecede “Türkçü/ırkçı” gör€meyen taifenin tavrına dikkat çekiyor.
Fatma Barbaroğlu, ölen bir yakını üzerinden, ölüme yönelik; “ölen ölür, hayat devam eder” düşüncesinin bir acelecilik içerdiğini, bunun yanında onu hissetmek için hayatın az da ola yavaşlatılması gerektiğini vurguluyor.
Taha Kılınç, “pozitif ayrımcılık” düşüncesinin üzerinden “dünyayı kadınlar yönetsin” söyleminin aksine, Madeleine Jana Korbel Albright üzerinden, yönetim kademelerinde birçok kadının insanlığa çektirdiği acılara dikkat çekiyor.
Yasin Aktay, bu yazısında, ilahiyat fakülteleri ile ilgili medresenin ilahiyatların yerine geçirilme düşüncesinin ve imkansızlığı üzerine bir değerlendirmede bulunuyor.
Fehmi Koru, Erdoğan’ın bugüne dek üç dönem Cumhurbaşkanlığı yaptığını; buna rağmen bazı hukukçuların, onu tekrardan üçüncü kez aday gösterme düşüncesinin seçimi kaybetmesini tetikleyeceğini belirtiyor.
Ahmet Taşgetiren, HDP’nin kapatılma düşüncesinin yerine; silahın çözüm olmadığı gerçeğine aykırı hareket eden dağ’a bir şeyler söylemenin, kabul ettirmenin daha makul olduğunu belirtiyor.
Taha Kılınç, koalisyon ortağı olduğu İsrail hükümetinde bulunan “Birleşik Arap Listesi” lideri Mansûr Abbas’ın, Filistinlilerin, İsrail’den ayrılma düşüncesinin aksine Yahudi devleti söylemini sahiplenmesini eleştiriyor.
Vahap Coşkun, bundan önceki seçim dönelerinde “Erdoğan kazanır düşüncesinin, var olan havanın değişimine bağlı olarak olumsuzlandığını, yapılan anket çalışmaları sonucu ortaya koymaya çalışıyor.
Fehmi Koru, birçok devletin ve bazı güç odaklarının eski usûl gazeteciliği ötelediği için sosyal medyaya karşı kanun çıkarma düşüncesini, en son patlayan Pandora Belgeleri mes’elesi üzerinden örnek göstererek belirtmeye çalışıyor.
Yasin Aktay, M. Akşener’in, başbakanlıK düşüncesinin muhal olduğunu; parlamenter sisteme geçilse dahi, seçilen kişinin başkanlığın imkanlarından vazgeçemeyebileceğini ve Kürt sorununun giderek bir geçim sorunu olduğunu belirtiyor.
Fehmi Koru, epey zamandır tartışma konusu yapılamayan laiklik hususunda; anayasadan kaldırılsın ile ona daha çok görünürlük ve etkinlik alanı sağlansın “sığ” düşüncesini masaya yatırıyor.