Sait Aloğlu Değerlendirdi…
Şair ve yazar Mürsel Sönmez’in genel yayın yönetmenliğinde yirmi küsur yıldır aylık periyotla yayınlanan İstanbul Birnokta Dergisi’nin 2023 Mart sayısını, bir dostum bana hediye etmişti. Bundan öncede, fırsat bulduğumda Birnokta dergisini takip etmeye çalışmıştım. Kendi sahasında nitelikli edebi çalışmalara imza atmış bulunan birçok şair ve yazarın ürünleri dergi sayfalarında kendine yer bulmuş…
Derginin bu sayısında, konu, ağırlıklı olarak 6 Şubat 2023 günü Kahramanmaraş merkezli yaşanan ve “asrın felaketi” olarak hafızalarda yer eden yıkıcı deprem ve onun etkileri olarak belirlenmiş…
Kapakta, yaşanan depreme gönderme olarak “Başımız Sağ olsun, Geçmiş olsun Türkiye” spot cümlesi, tutulan mateme uygunluk içerisinde siyah zemine alınmış… Bu sayıda, dergide, yaşanan depremin yanında, ne tevafuk ki, ömrünün epey zamanını bir nevi sürgünde, Alman ellerinde geçiren ve vatana dönüş için niyetlendiği bir dönemde vefat eden mütefekkir yazar Yaşar Kaplan, ölümü sonrasında dosya konusu olarak yer almış bulunmaktadır.
Mürsel Sönmez, derginin “sunuş” yazısında, yaşanan depremle ilgili düşüncelerini dile getirdikten sonra, sözü merhum Yaşar Kaplan’a getirerek, “Garip bir tesadüfle “Sıfırüç Depremleri” adlı eserin ve daha birçoğunun yazarı merhum Yaşar Kaplan için bir dosya hazırlığındaydık. Ve bu sayıya denk düştü. Tıkanan zihinleri açıcı bir yazar, bir kişilikti Yaşar Kaplan. Edebiyatımızın bu “özgün” yazarını ağır acılı günlerin hüzün havasında anmış oluyoruz” notunu düşerek, hem yaşanan depreme ve hem de Yaşar Kaplan’a dair duygu dolu düşüncelerini dile getiriyor.
Dergide, Yaşar Kaplan’ı anlatan yazıların bulunduğu dosya dışında, depremle ilgili yazılar ve şiirler yer almış; hunun dışında da şiirler ve öykülerde kendine yer bulabilmiş…
Süleyman Çelik’in “Aman” başlıklı şiirinde depreme vurgu yapılıyor, üç kıt’alık çalışmada deprem üzerinden acılar dile gelmiş olup şiirin üçüncü, yani son kıt’asının son mısra’ında şair şu ifadeye yer vermiş;
“Kader, Kısmet, tevekkül, ah şu nisyan olmasa…”
Adnan Berber’in, depremle ilgili olan “Sonsuzluktan Bir Önce” adlı şiirin son kıt’ası;
“Geçiyor günler sıralı sevdalarla dolu geceden / Hayat ölümün sağrısından göz kırpıyor yenden / Ve melekler kanatlarını gerdiler / Can verenden bebeğe can verdiler”
İfadesinin sonunda, bir dipnot olarak, şöyle bir ifade düşülmüş: “Deprem bölgesinde 6 Şubat’tan 16 Şubat’a kadar 4627 bebek dünyaya geldi(Gazeteler)”
Buradan anlıyoruz ki, şair ve şiir toplumsal hayattan ve var olan gerçeklikten kopmadıktan sonra anlam kazanırdı…
Yine “Bir Yüke Omuz Vermek” şiirinde Halil Kethüdaoğlu, şiirinin son kıt’asında;
“Acı yüklü kırık kelimeler / Zaman uzun hayat kısa/Maraş / Malatya / Urfa / Adana /Antep / Hatay / Adıyaman / Ne yaman kelime… diyerek, adeta, depremin vurduğu şehirlerin acılarını Adıyaman üzerinden okuyarak, bir açıdan olan, biteni “acıyman” nidasıyla dile getirmektedir.
“Kalender” adlı şiirinde şair Mehmet Kurtoğlu, kendini adeta kalenderî bir dervişle özdeş kılmakta ve meramını, bir dervişin dilinden anlatma yoluşu seçmektedir.
“Kalender” adlı şiirin son üç kıt’ası;
“Sanma para pula veririm kıymet / Kanaattan başka bir refahım yoktur!
Bakma bu girdiğim puthaneye / Allah’tan başka ilahım yoktur!
Esiri olmadım yalan dünyanın / Ölümden başka selahım yoktur!”
Dergide şiirler dışında öykülerde bir hayli yer tutmuş; Mustafa Uçurum’um “Küçük Öyküler”, Engin K. Demir’in “Yanarım, Yanrım da…”, Nermin Tenekeci’nin “Ah Kavaklar…, Elif Neslihan Güney’in “Bay Stein” ve Yasemin Kapusuz’un “ Neylersin” adlı çalışmaları da bir çırpıda sayılabilir.
***
…ve gelelim Yaşar Kaplan ile ilgili dosyanın içeriğine…
Dosyada konu ile ilgili ilk çalışma Süleyman Çevik imzasını taşınmaktadır¸”Yaşar Kaplan’a Rahmet Dilerken” Aynı zamanda şair kimliği bulunan Süleyman Çevik, Yaşar Kaplan’la 12 Eylül öncesinin kasvetli günlerinde Anadolu’da yaşayan ve yazı, çiziye meraklı bir genç olarak Yaşar Kaplan, onun edebi ve düşünsel çizgisi, dava adamlığı ve yine onun çıkarmış olup birçok insanın yetişmesine vesile olan Aylık Dergi’ye yönelik düşünceleri bağlamında Yaşar Kaplan’ın hayatına ışık tutmakta ve şahitliğini ifa etmektedir.
Diğer bir kalem olan İbrahim Özyiğit’nde “Dünyadan Bir Yaşar kaplan Geçti İçimizi Burkarak” başlıklı bir yazısı dosya içerisinde yer almaktadır.
Özyiğit’te Yaşar kaplan’ın üzerimde bulundurduğu özellikleri belirttikten sonra, onun hayatına ışık tutup şahitlik yapmakta ve vefat eden birisi ile maddi düzlemde artık bir arada olunamayacağına dair şu önemli tespitti öne çıkarmaktadır; “Ölümün yokluk olmadığını biliyoruz ama vefat eden biriyle artık dünya boyutunda bir daha görüşemeyeceğimiz gerçeği yüzümüze bir kırbaç gibi çarpıyor.”
Dosya içerisinde ayrıca Yaşar Kaplan’ın en yakından tanıdığı düşünülen, ona yönelik en önemli şahitliği yapabileceği ısrarla dile getirilen Arif Dülger’in kaleminden çıkmış “Edebiyat Âleminin Cesur Kalemi Yaşar Kaplanın Ardından… adlı yazsı, Recep Seyhan’ın “Dava Delisi Bir Adam: Yaşar Kaplan”; şair ve yazar Nurettin Durman’ın “Aylık Dergi”; Orhan Kuyu’nun, Kaplan tarafından kendinse atfen yazılmış bir mektubu konu alan “Yaşar Kaplan’dan Mektup(Not: Yazı, mektubun bir fotokopisinden müteşekkil); Cemal Kılınç’ın, onun “Canhıraş” adlı öykü kitabını konu alan “Uyandıran Ninniler” adlı eleştiri yazısı ile Metin Demirci’nin Yaşar Kaplan’ın seksen Dokuz’un son aylarında, hükümlü iken kaldığı Bursa Cezaevi ziyaretini tüm boyutlarıyla anlattığı “Bursa Cezaevi’nde Yaşar Kaplan’ı Ziyaretimiz” adlı yazısı bulunmaktadır.
Dergide son çalışma ise, Faik Türkyılmaz’ın kültür, sanat dünyasından derlediği programlarla ilgili” Kültüre Sanat’a Değiniler…” adlı taşımaktadır.
Derginin iç kapak kısımlarında, Birnokta Kitaplığı’nın(Yayınevi) yayınladığı “edebi” eserlerin reklam görselleri dergiye farklı bir renk, görsellik ve anlam katmış diyelim…