DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Ankara Polatlı İlçe Kongresinde konuştu. “Bireysel kredisini ödeyemeyenlerin sayısındaki artış tam 6 kat.” diyen Babacan, şunları söyledi:
“Haziran ayında tarım eylem planımızı açıkladık. Çiftçimizin yaşadığı güncel sorunlardan, tarımın yapısal sorunlarına kadar uzanan geniş bir yelpazede çözümlerimizi sunduk. Kuraklığın olumsuz etkilerine karşı tedbir almak bizim elimizde. Suyun en çok kullanıldığı sektör olan tarımda, esaslı yeniliklere gitmemiz şart.
Tarımda suyun etkin kullanımı için yeni teknolojileri destekleme sözünü bugünden veriyoruz. Biz toprağın da suyun da DEVAsı olacağız. DEVA Partisi’nin damlalarını Türkiye’nin verimli topraklarıyla mutlaka buluşturacağız. Çünkü biz yarınlarımıza kurak bir ülke bırakmamak için, bugünden çalışmamız gerektiğinin biliyoruz.
Türkiye’nin demokrasiye ve atılıma kavuşmasının önündeki en büyük engel, şu anda yönetildiği sistemdir. Taraflı partili Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’dir. Bu sistem üç yılda yoksulluk, işsizlik ve hayat pahalılığından başka hiçbir şey getirmedi.” Şu an geldiğimiz aşamada bütün ülke, kötü yönetimin yakıcı bedelini artık ödüyor.
Bütçeyi faiz ve rant transferine çevirdiler. Öyle bir noktaya getirdiler ki, artık borç, borçla da dönmüyor. Bireysel kredisini ödeyemeyenlerin sayısındaki artış tam 6 kat. İşte kredi pomplamasının yansıması bu. Ekonomideki çarpık zihniyetin eseri bu.
Sadece son üç ayda yeni takibe düşen kredilerin rakamı tam 2 milyar 246 milyona çıkmış durumda. Patlamayı görüyorsunuz. Takibe düşen bireysel krediler, bu yılın ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre kaç kat artmış? 122 milyondan çıkmış 2 milyar 246’ya. Yani geçen senenin nisan, mayıs, haziran ayı ile bu yılın nisan, mayıs haziran ayını karşılaştırdığımızda 18 kat artış var.
Demek ki artık kredilerde artık yolun sonuna geliniyor. Bireysel kredisini ödemeyen vatandaşlarımızın sayısındaki artış, tam altı kat. Kredi pompalamasının yansıması bu. Ekonomideki çarpık zihniyetin sonucu bu. Vatandaşlarımız geçinmek için borçlanıyor. Normalde ev alırsınız, araba alırsınız borçlanırsınız ama borcunuzun karşısında bir varlık olur. Ama sürekli tüketmek, harcamak için borçlanıyorsa bizim vatandaşımız, bu yolun sonu yok.
Vatandaşlarımız geçinmek için borçlanıyor. Bir varlığa sahip olursunuz onun karşısında borçlanırsınız. Yoksulluğun, işsizliğin ve enflasyonun üstesinden gelmek bizim boynumuzun borcudur. Türkiye’de aç ve açıkta kimseyi bırakmamak için gece gündüz çalışmak bizim boynumuzun borcudur. Tabii ki kamu kaynaklarını kendilerine bağlayan, on yerden, on beş yerden huzur hakkı alanlara kötü bir haberimiz olacak: Onların huzurunu kaçıracağız. Çünkü kaynaklarımızı 84 milyon için harcayacağız.
Bizim hedefimiz net. Yarınlara eşit, adil, zengin ve özgür bir ülke bırakmak için çalışacağız. Merkez Bankası‘nın rezervini eksi 52 milyara düşür, dövizin kontrolünü elinden kaçır. ‘Fiyatlarla mücadele edeceğiz’ diye esnafla vatandaşı karşı karşıya getir. Bu dürüst bir yaklaşım değil. Fahiş fiyatların sebebi; yüksek kurdur.
Sayın Erdoğan sonunda muradına erdi. Faizi yüzde 19’dan 18’e indirdi. (Hâlâ Avrupa’nın en yüksek faizi.) Fakat kur arttı. Millet daha da fakirleşti. Tekrar ediyorum: Erdoğan sebep; yüksek faiz, yüksek kur, yüksek enflasyon sonuç.
Artık yolun sonuna geldiler. Onlar da çok iyi biliyorlar, onun için panik yapıyorlar. Mevcut iktidar, panik halde hemen çekmeceleri karıştırıp, dosyalara bakıp ‘Zamanında biz iyi bir şeyler yaptık galiba, onlar neydi’ diye bulup çıkarıp, eski defterlerle, eski başarılarla övünüyorlar. Bizim başarılarımızla göz boyamaya çalışıyorlar.
Bir ülkenin cumhurbaşkanı, o ülkenin toplumundan, halkından, gençlerinden bu kadar kopabilir mi? Bu kadar koptuysa da artık görevinden ayrılma zamanı geldi demek. Artık yorgun bir iktidar var. Artık yorulmuş bir iktidar var.
Yanlış kararlar al; aklın, bilimin dışında işler yap; akraba bakanla beraber Merkez Bankası’nın 130 milyar dolarlık döviz rezervlerini cayır cayır sat; Merkez Bankası’nın rezervlerini eksi 52 milyar dolara düşür; dövizin kontrolünü elinden kaçır; ondan sonra ‘Fiyatlarla, etiketlerle mücadele edeceğiz’ de esnaf ile vatandaşı karşı karşıya getir. Bu dürüst bir yaklaşım değil. Aldatan olmayacaksın. Maliyet artışlarının da fahiş fiyatların da sebebi yüksek kurdur. Kurun kontrolünü elinden kaçıran hükûmettir, bu hükûmetin başındaki kişidir.”