Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Çığırtkanlar mı, Güven Veren Büyükler mi?

İlahiyatçı yazar Mehmet Göktaş yazdı;

Çığırtkanlar mı, Güven Veren Büyükler mi?

“Sen hiç merak etme, onların içinde filan ağabey var, kolay kolay yanlış yaptırmaz.”

Bu ve benzer ifadeleri bir takım kuruluşlar için, camialar için, partiler için söyleriz. Anlaşılacağı üzere filan diye kast ettiklerimiz de liderin haricinde başka birileridir.

Bir camia, bir şirket veya bir oluşumu değerlendirirken “Peki, başka kimler var orada?” diye sormadan edemeyiz. Tamam, lider belli, orta yerde görünüyor. Etrafında, yanında kimler var?

Özellikle aktif bir oluşum söz konusuysa belki hepimizin gözü liderin yanındakileri arar.

Meramımızı biraz daha somutlaştıralım, mesela siyasete getirelim, hatta sorumluluk makamında olduğu için bizzat iktidara getirelim.

Hem Ankara’da hem de doğrudan işin içinde olmadığımız için bir şeyler bildiğini tahmin ettiğim birilerini bulduğumda en çok sorduğum soru;

“Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın etrafında kimler var?”

“Ona bir şeyler söyleyecek birileri var mı?”

“En çok kimin sözünü dinler?”

Belki birileri bizim bu sorularımıza partisinin istişare ve genel kurullarını işaret edebilirler; ama bu bizi tatmin etmiyor. “Güven veren” kişilerin gittikçe azaldığını görüyoruz.

Özellikle iktidarı destekleyen medyada bu kıtlık çok daha fazla hissedilmektedir. Onların yerini bolca “Çığırtkanlar” doldurmakta.

Özellikle dışarıyla ilgili böylesine ciddi gelişmelerin yaşandığı bir günde meydanı sadece hamaset tellalı çığırtkanların kaplaması bu millet için hiç de hayırlı bir şey değildir.

Aslında dört gözle aranan “Güven Veren Kişiler” illa ki bir partinin, bir camianın içinde olmak durumunda değildir, genel olarak toplumun, ümmetin orta yerinde olması da yeterli hatta daha güzeldir.

Evet, “Güven Veren Büyükleri” sadece Cumhurbaşkanının etrafında değil ayrıca İslami basında da arıyoruz.

Şahsen ben her önemli gelişme sonrasında “Durun bakalım ne demiş bu konuda filan ağabeyimiz, filan büyüğümüz?” diye hasretle arıyorum.

Bir Mustafa Öztürk olayında meydanları “kafir, zındık, ajan, misyoner, asalım, keselim, atalım, emekli maaşını vermeyelim...” şamatasına boğanları doldurdu. Bizim gözümüz ise hep o “Güven Veren” kişileri aradı durdu.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER