Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Enes TARIM


Yeni Din Talepleri ve Seküler İslamcılık

İslam toplumları, artık tüm coğrafyalarda İslam adı altında ?milliyetçi-etnik-mezhebi ve dindışı? savaşlar veriyor.


?Pasif, edilgen, itaatkâr ve uslu birer İslamcı demokratız!?

Yeni Türkiye İslamcılığı, bazen demokrasi, bazen Kemalizm, kimi zamansa laiklik istemleri ile küresel güçlerle uyumlu alternatif bir seküler Proje.

Ve bu sunum, müreffeh bir yaşam, özgürlük ve insan haklarına saygı gibi referanslar taşısa da pratikte, batılı kültür ve değerlerin İslami öğretilerle harmanlanarak dayatılması şeklinde tezahür ediyor.

Biçilen bu rol model haricinde İslam´ın tüm diğer modellemelerindeki devlet olma talepleri bir tehdit olarak algılanıyor ve gerçekleşmemesi için müdahale ve baskılar meşru sayılıyor.

İslam´ı geçmişe ait kültür ve folklorik ibadet tanımlamalarıyla tasnif etme uğraşının geldiği son kavşak noktası bu olsa gerek.

Nihayet sekülerizm, İslamcılık-Devlet ikileminde İslam toplumları için bir anlam ifade edebildi ve dindarları uslandırıcı bir araç haline dönüştürülebildi.

Kimi zaman siyasi, politik ve askeri güç tahakkümü ile kimi zamansa gönüllü köleliklerle toplumlarımızı değiştirmek, dönüştürmek ve biçimlendirmek için dayatılmaktaydı uzun süredir bu yeni modern din.

Ve artık harici her düşünce ve teşebbüs, algı operasyonları ile gerici- radikal ilan edilip, zihinlerde rahatlıkla mutlaklaştırıla- biliyor...

***

Yaşadığımız yüzyılda bir kuşaklık yaşanmışlık kadar kısa bir dönem muhalif duruş sergileyen İslamcı topluluklar; dayatma ve baskılar karşısında artık mücadele edememekte, direnememekte ve kayıplar vererek geri çekilmekte.

Geldiğimiz süreçte Müslüman zihinler, İslam´ın hükmedici ve Allah tan başka ilah tanımayıcı argümanlarını, bu yeni dinin agresif/yok edici dalgaları karşısında, ricat seansları yaşayarak yitirdi.

İslam´ın iktidar talepleri, mecburi teslimiyetlerle halk dindarlığı ile ruhani/manevi boyutlara indirgendi.

Geçmişin mirasçıları olma isteği, mevzilerini terk edip ganimete koşarak dünyayı tercih eden okçuları ululamakla ve otoritenin/ gücün kanatlarında yaşamaya karar kılmakla bitirildi.

İslamcı davet ve mücadele hareketleri, süreç içerisinde seküler, milli ve demokrat kimliklere dönüştü.

Artık uygar ve modern bakış açılarımızla küresel güç odakları ile ilişki kurabiliyor, müttefik addedebiliyor, ortak düşmanlar belirleyebiliyor ve benzer düşünceler üretebiliyoruz.

İslami demokrasi ve Kemalist söylemlerle, Müslüman zihinleri bu yeni modern dine davet ediyor, laikliğe vurgu yapabiliyor ve durduğumuz noktayı vazgeçilmez addedebiliyoruz.

Müslüman halkları denetim altına almaya çalışan küresel sömürgeci güçlerin kültürel yıkıcı ve yok edici terörü karşısında yenildik ve kuşatılmışlıklar içerisinde toplumlarımızın toplu gruplar halinde irtidat ederek, bu yeni dine biatını hep birlikte izlemekteyiz.

Sömürgeci beyaz adamlar, silah zoru, işkence ve uygarlık/özgürlük söylemleri ile bizler için öngörülen yeni inanç manzumelerini bünyemize ihraç etmekte.

Ve bizler direnme bir tarafa gönüllü köleliklerle efendilerimize kalelerimizin kapılarını sonuna kadar açarak aziz İslam´ın yağma ve talanına istekli muhafazakârlıklar yapmaktayız.

***

Artık İslam dışı din ve ideolojiler başına İslam takısı konarak zihinlerimizde o kadar rahat meşrulaşabilmekte ki?

İslamcı aydınların demokrasi taleplerine baktığımızda, küresel güçlerin siyasetlerinde ne kadar başarılı olduklarını görmek mümkün.

İslam toplumları, artık tüm coğrafyalarda İslam adı altında ?milliyetçi-etnik-mezhebi ve dindışı? savaşlar veriyor.

Mezhepçi, laik ve ulusalcı kral orduları, tüm İslam coğrafyasında, Müslüman halkların özgürlük ve adalet taleplerini kanla bastıracak operasyonlar yaparken; Müslümanlar Sokak, cadde ve alanlarda, dillerde tekbir, ellerde etnik bayraklar, omuzlarda putlarla meşruiyet, hak ve adalet mücadelesi veriyor.

Küresel güçlerin dayattığı günümüzün modern putlarını, ne hazindir ki şimdilerde ?hoca efendi ve İslamcı aydınlar? dayatabilmekte ve itaatkâr davranmayanları İslam dışı ilan edebilme cüreti gösterebilmekte.

Bizlere ise geriye, itaat etmekten, Kemalist değerleri savunmaktan, İslami Demokrasiye dem vurmaktan ve yeni putperest kimliklerle yaşamaktan başka bir şey kalmıyor.

Pasif, edilgen, itaatkâr ve uslu birer İslamcı demokratız!

Etrafımızda İslam?ın bir çıkış yolu ve çare olduğunu dillendiren ve seslendiren maalesef kimse kalmadı.

Küresel güçlerin baskı, propaganda ve telkinleri, bizleri bırakınız İslam´ın devlet olma talebini dillendirmeyi; bunu düşünmeyi dahi bir şiddet eylemi olarak algılamaya sevk etti.

İslam´ın hükmetmesini istemek, aşırılığı, şiddeti ve küresel terörizmi çağrıştırır hale getirildi.

İslami değerler üzerindeki baskının bittiğini sananlar maalesef, kendi zihinlerindeki İslami mücadelenin bittiğini, İslam´ın siyasal yönüne dair hiçbir iddialarının kalmadığını, bitenin kendi ruhları olduğunu görememekte?

Selam ve dua ile?

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR