Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Seyit Ahmet UZUN


Ütopyamda Seçim Sonuçları

Menfaat, çıkar, sömürü, imtiyaz, zulüm, kibir, asabiyet, faşizm, kin, nefret, bencillik, adalet rüzgarlarıyla şehrin bütün damarlarından sürgün edilmiş ve şehir adaletli, liyakat sahibi, sevgiyi yaşatan güçlü liderler tarafından yönetilmeye başlamıştı.


Seçimler sona ermiş. Tüm partiler toplanmış. Bütün adaylarını geri çekmiş. Ortak bir bildiri yayınlayarak yöneticilerin özelliklerini sıralamışlar. Bu şartlara uyanları görüş ayrılığı gözetmeden yönetici olarak seçmişler.
 
Bir,  adalet en temel ilke ve şehri yönetecek kişinin vazgeçilmez özelliği olması gerekir. Sevdiği, sevmediği, aynı görüşe sahip olup, olmadığına bakmaksızın HAK eksenli bir anlayışı sergileyeceğine onuru adına söz verecektir. 
Çünkü onurunu kaybeden insan sadece et kemik yığınından ibarettir ve insan olma ehliyetini kaybetmiştir.
 
Ve insan olma ehliyetini kaybedenin insanları yönetme hakkı olmayacaktır. 
 
Evet adalet ilkesine sahip İNSAN asla yöneteceği şehrin insanlarına karşı haksızlık olacak eylemlere yönelmeyeceği gibi yönelenlere de müsamaha göstermeyecektir. Bu en yakını bile olsa.
 
İki, liyakat yöneticinin vazgeçilmez özelliği olmalıdır. Yani ideolojik her türlü kayırmalardan, torpillerden, iltimastan uzak o işi yapacak yetkinlikte olmalıdır. 
Liyakat sahibinin en önemli özelliği ise birinci maddedeki adalet ilkesi olmalıdır. 
 
Yanlış kimden gelirse gelsin gereken karşılığı vermelidir. 
 
Liyakat, kişinin yüklendiği işi yapabilecek yetkinlikte olma kabiliyetidir. Liyakat sahibi belediye başkanı ise ilk işi şehre bir ruh kazandırmak olmalıdır. Insan yaşadığı yere ruh verebilendir. Şehrin insanın sorunlarını yerinde tespit edip çözümler geliştirmelidir. 
 
Üç, akraba, hısım, eş, dost, yoldaş ve yandaşı yönetim erkinden olabildiğince uzak tutmalıdır. Çünkü bu yaklaşım adalet ilkesine zarar verecek en güçlü bir virüstür. 
 
Sahip olduğu imkânı yakınlarını bir yerlere getirmede kullananlar adaleti ayaklar altına almış demektir. Bu düşüncede olanın ise şehrin derdiyle ilgisi olduğu söylenemez. 
 
Evet bir de liyakatle geldiği için asla birilerine ödemesi GEREKEN bir BEDEL olmayacağı için tercihlerinde özgür olacaktır. 
 
Özgürlüğü olmayanın yönetme gücü, imkanı ve fırsatı olmayacaktır. Çünkü efendisinin kılıcı her an ensesinde olacaktır. 
 
Dört, sevmesini bilmelidir. Yani patolojik bir ruh halinden arınmış, insanı İNSAN olduğu ve insanca yaşaması için sevebilmelidir. Tebasını benden, ondan, şundan diye ayırt etmeden sadece İNSAN olduğu için sevebilmelidir. Nefret dilinden uzaklaşıp huzur iklimini oluşturacak bir dil coğrafyası geliştirmelidir. 
 
Nefretin ayrıştırıcı, kışkırtıcı, ötekileştirici bir özelliğinden dolayı toplumda sadece düşmanlık tohumları ekeceğinin farkında olmalıdır. 
 
Beş, güçlü olmalıdır. Sevgi önemli olmakla birlikte haksızlıklara karşı uyanık bir bilinç, güçlü bir irade gerekmektedir. Haksızlıklara karşı gösterilecek sevgi adalete büyük bir ihanettir. Zalime gösterilecek küçük bir iltimas mazluma yapılan büyük bir zulümdür. 
Dolayısıyla hakkı alınmamış bir mazlumun bedduası şehrin üzerinde esen lanet bulutlarına dönecektir. 
 
Ve zalim kim olursa olsun GEREKEN ceza verilmelidir ki şehrin vicdanı huzura ersin.
 
Ve güneş doğmuş her tarafta kuş sesleri, çocuk neşesi ve mutluluk rüzgarları esiyordu. Ben kalemimi bıraktım. İnsanlığın zirvesinden şehri seyrediyorum. 
 
Menfaat, çıkar, sömürü, imtiyaz, zulüm, kibir, asabiyet, faşizm, kin, nefret, bencillik, adalet rüzgarlarıyla şehrin bütün damarlarından sürgün edilmiş ve şehir adaletli, liyakat sahibi, sevgiyi yaşatan güçlü liderler tarafından yönetilmeye başlamıştı. 
 
Ve şehir özlediği aydınlığa kavuşmanın mutluluğuyla hayata merhaba demişti. 
 
 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


MAHLİ BOYAC
1.04.2019 13:39:30
ÇOK İSABETLİ TESBİTLERu

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR