Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Dr. Ali YALÇIN


Türkiye´de Cemaat Fikri İkilemde Mi?

Bir yandan cemaat yapılanmaları varlığını korumada ısrarlıyken diğer yandan cemaatlerin demokratik, sivil, özgür düşünebilme önünde, engelleyici potansiyeller oldukları sessiz sedasız tartışmaları yapıldı.


Ak Parti iktidarı ile birlikte, ülkemizde, yönetişim kavramları kendiliğinden  ikilem ve sorgulama sürecine girdi.Demokrasinin kök aldığı fikirler ile cemaatlerin kök aldığı temel fikirler arasındaki çatışma,sorgulamayı/sorgulamamayı derinleştirmektedir. Cemaatlerin gettoları demokrasinin kavramları karşısında mevzilenerek, gelecek saldırılara hazırlık babından, sadece hendek kazmakla tedbirlerini arttırmaktadırlar. Gettolarından hendekler  aracılığıyla iletişim de sorgulamayı güçleştirmektedir? Güçleşen sorgu da çatışma ile eş anlamlıdır?

Kısacası cemaatler açısından yeni sayfalar açılmış bulunmaktadır.

?Paralel Devlet Yapılanması? ile mücadele  devlet içinde bir şekilde varlığını sürdüren tüm organizasyonlar için yeni sayfalar açmış oldu.

Cemaat yapılanmaları bir bütün halinde yorumlandı.

Bir yandan cemaat yapılanmaları varlığını korumada ısrarlıyken diğer yandan cemaatlerin demokratik, sivil, özgür düşünebilme önünde, engelleyici potansiyeller oldukları sessiz sedasız tartışmaları yapıldı.

Cemaatte ısrarlı olanların birinci sınavı daha büyük bir STK ve cemaat olan iktidar ile oldu.

Özgür düşünce adına, demokratik açılımlar yapmak isteyenler ise kenara çekilip sadece gözlemlemektedirler. Düşünce merkezli yeni ekol veya okullar, açmazdan kurtuluşa çare üretebilir mi diye?Devlet ile aralarına mesafe koyarak insana ait, kutsal ve değerler nasıl korunabilir diye?

Onlar da iktidara takılı kalarak şimdilik askıdadırlar?

Ak Parti bir yandan iktidar olup muktedir olma sürecini yaşıyorken diğer yandan da büyük bir STK veya  cemaat görünümünde olduğunu her zaman hissettirmektedir. Zira güçlü/karizmatik bir liderlik etrafında şekillenme, yandaşlarına milli-manevi bir kimlik kazandırma ve bu kimliği canlı tutarak ilişkiler ağı kurma, sahada iktidar dışı primitif cemaatlerle karşı karşıya gelmeyi kaçınılmaz kılmaktadır. Değişik bir ifadeyle, otoriter ve güçlüliderlikpratiği, kendiliğinden, ?alan çatışması? doğurmaktadır. Bu alan çatışmasında ülkeyi güçlü kılma refleksi adına yeri geldiğinde kendi ana çizgisi dışındaki kimi seküler düşünce, fikir ve yapılarla -MHP ile ittifak örneği- aynı safta yer almaktan da çekinmedi.

Kısacası Ak Parti iktidarı, her manada yeni bir yönetişim konsepti geliştirmektedir. Bu konsept henüz test aşamasından çıkamadığı için de zaman zaman değişimler yaşamaktadır. Kendi mecrasını buluncaya kadar bu durum devam edecek görünmektedir.

Tecrübe isimli gerçek,  artık canlı bir somuttur.

İktidar ve cemaatler için bedelleri olan somut bir gerçek.

Cemaatlerin cephesinden bakacak olursak; kendileri  için yürürlükte olan yönetim, sevk ve idare mantığı, sosyal hayatın hemen her alanında daha güçlü versiyonuyla karşılaşmaktadır. ?Sorunların Çözümü? odaklı primitif cemaat aklı,  iktidarın bizzat kendisinin sorun çözen güçlü "sosyal devlet? pratiği  karşısında önce kısa süreli bir tereddüt yaşadı daha sonra da kendini sorgulamaktan alıkoyamayarak, kendi varlık tezleri temelli  zemin kaymalarına şahitlik eder oldu. Varlık gerekçesi tüm zeminler iktidar tarafından  etki altına alındıkça, en ılımlı görüş, ?iktidarın kendileri için alanlar oluşturduğu? görüşü olsa da iktidar, daha önceden yaşadığı ?paralel devlet yapılanması? tecrübesiyle  hep temkinli durdu ve hiçbir alanın cemaatlere bırakılmayacağına dair kendi kanaatlerini daima canlı bir hafıza olarak göz önünde tutmaktadır. İktidar açısından, cemaatlerin iktidarın işine karışmaması gerektiği, kendi işlerini yapmaları gerektiği  yönündeki, şimdilik ılıman olan söylemin yarın nasıl bir üsluba evrileceği kestirilebilmiş değildir.

Gelelim özgür düşünce, sivil toplum, güçlü demokrasi gibi söylem ve kavramlara.. Çok açık hissedilmese de bu kavramlar cemaat yapılanmaları için sakıncalı kavramlardır. Zira bu kavramlar nispeten muhalif/bağımsız temalar içerdiği için iktidarca sakıncalı bile bulunabilmektedir.  

İktidara yakın yapıların ayakta kalma ihtimali üzerinde bilinçaltı uygunlukları oluşturuluyorken, diğer yandan da iktidara yakın yapılar üzerinden ?diğer cemaat  yapılanmalarının? artık  ?ülke bedeninden tamamen temizlenmesi? için plan ve programların yürütülmesi gerektiğine dair yaygın bir propaganda dili oluşturulduğunun iz ve işaretleri beliriyor.

Tasfiye süreçlerinden yakasını kurtaramayacak olan cemaatlerin ?kolektif aksiyon? adına sergileyecekleri her tutum,  öfke doğurucu riskler de içerdiğinden,  onlar açısından kafa karıklığını beslemekten öte bir anlamı yok gibi?

Bir yandan ?toplum için  iyi projeleri bulunduğuna dair? düşünceler geliştiriyorken, diğer yandan bu düşüncelerin neler olabileceği üzerinde entelektüel düşünmeyi kısıtlayan hallerinin devam ediyor olması kısır döngülü basit bir çemberde zaman geçirmelerine yol açmaktadır. Belli ki bir ağrı var, ağrı kesicilerle bir süre baskılanabilecek olan bu ağrı daha büyük ağrılara da gebe?Ağrıyı iktidar ile ilişkilerinde tavizler vererek de azaltabilir ama taviz isimli şey çoğu kere güçlüye verilen bir tükeniş reçetesidir ve  iktidarın morfini hemen her zaman ?tüketici? bir tedavidir? Şu durumda ağrı ve taviz ikilemleri  kulağa çok hoş gelmeyerek ağrıya tahammülün ehveni şer olduğu ortaya çıkarmaktadır?

Ağrı ve Ağrı´ya bağlı şok yaşayan bir cemaatin demokratik açılım yapması bir çözüm olabilir mi?

İstisnasız lider merkezli yapılar olan cemaatlerin demokratik dille açılım yapmaya çalışması yeni bir baş ağrısı krizinden öteye geçmeyecek gibi? Zira cemaatlerin varlık sebebi içe kapanık olmaları ve lideri kutsamalarıdır. Şu durumda demokrasi ve hiyerarşik otorite çatışması daha şimdiden bir baş ağrısı semptomudur? Buradan çıkış bulmak zordur. İhanetle itham edilmek riski de varken!

Ara bir cümle olarak söylemek gerekirse büyük bir cemaat ve STK olan Ak Parti için de aynı riskler söz konusudur.  Tartışmasız itaat, uyumlu olma, mutlak bağlılık bu cemaat için de en geçerli akçedir ve aksi tavır alanlar bu cemaat tarafından da her an hain ilan edilebileceğini bilmektedirler.

Sonuç olarak; Ak Parti Cemaati ve STK´sı da dahil olmak üzere Türkiye´deki tüm cemaat ve STK´lar için fikri ikilemler tüm derinliğiyle devam etmektedir. Bu derinliğe cemaatlerin kendi aralarındaki iletişim kazaları da eklendiğinde durum tüm açıklığıyla orta yerde turmaktadır.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR