Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Aziz DARICI


Terörün İç Yüzü Ve Bize Düşen Görevler

Bu ülke insanı çeşitli sebeplerle devletin bir çok soğuk yüzünü hatta zulüm kokan uygulamalarına birçok defa tanık oldu. Devletin açtığı bazı yaralar maalesef klasik devlet aklı nedeniyle kapanmış değil.


İnsan niçin kendi türünden birisine zarar vermek ister sorusu, Habil ve Kabil kardeşlerin hayat hikâyesinde gizlidir. İlk ölümün değil ama ilk cinayetin Kabil´in öz kardeşini öldürmekle  başladığı biliniyor. İlkler önemlidir çünkü iyi veya kötü örneklik teşkil eder. İnsanın fıtri olarak kendisini koruması doğaldır. O yüzden savunma refleksi, karşı koyma refleksi insanda mevcuttur. Fıtratı bozan ise kendi zaaflarını kemale erdirmeyen insanın şeytanın dürtülerine yenilerek kendini ve dünyayı ifsat edecek adımlar atmasıdır. Dahası insanın özellikle korunmak için bir araya gelerek oluşturduğu devletler, belli kurallar çerçevesinde yaşama alanı oluşturur. Diğer taraftan bu devletlerin üzerine bela olarak salınan terör örgütleri belli projeleri icra için oluşturulmakta.  Oluşturulan bu grupların özgürlük ve bağımsızlık sloganları, adalet çığırtkanlıklarına şaşırmamak lazım. Çünkü her batıl yolun atası şeytan bile her iyi yolun öncüsü peygamberleri (Hz.Adem) Cennet´ten nasıl ettiğini biliyoruz.

 Son günlerde terör yine kendini gösterdi. Aslında yıllardır gündemimizde. Ancak bazen kuru gürültüden, bazen yeni gündemimiz olan ekonomik krizden, bazen altın-döviz telaşından ya da artık her ölümün artık sıradanlaştığı zamanda başka rüyalara daldığımız için unuttuk. Terörde modern çağda kendini hatırlatmanın argümanını Batman´da sekiz askerimizi şehit ederek gösterdi. Şehitlerimize Allah´tan rahmet, ailelerine sabırlar diliyoruz. Her insanın (gencin)  ölümü âlemin ölümü gibidir. Hele daha hayatın en güzel yıllarında, en güzel hayallerin kurulduğu dönemde, hayata dair umutların tazelendiği çağda hayata gözleri yummak bütün anne-babalar için zordur. Gencecik fidanlar bir bir toprağa düştü. Karanlık eller sözüm ona kendilerini dinlemeyen devletlere terör kozunu kullanarak ayar vermeye çalışıyor. Sözüm ona büyük devletler yaramaz gördüğü küçük devletleri terör örgütleri ile dizayn ediyor. Finansmanını sağladığı bu örgütler ile topluma korku salarak iktidardaki hükümeti zor durumda bırakmak, bunun sonucunda istikrarsız bir devlete dönüştürmek istiyor. Buna verilecek en büyük cevap birbirimize daha da kenetlenerek oynanan oyunları bozmak, yapılan planları boşa çıkarmaktır.

 Özellikle İslam coğrafyasında zuhur eden bu terör örgütlerin doğal olarak çıktığını söylemek, Batılı devletleri tanımayan veya tanımak istemeyen insanların hezeyanlarıdır. Her ideolojik kayma yabancı istihbaratların  ana gündem maddesine alınarak nasıl yönlendirilebileceği konuşulur. Nasıl kullanılacağı kararlaştırıldıktan sonra plan uygulamaya sokulur. Her terör planlanmasının suni olmasına gerek yok. Bir yerde bir acının olması, bir problemin olması bu terör gruplarının ilgi alanına girer. Çünkü bir yerde gözyaşı varsa orada suistimale açık bir alan var demektir. Acılı günlerinizde, zor zamanlarınızda, ihtiyaç hissettiğiniz anda yanı başınızda kim varsa o sizler için önemli olabiliyor. Hele ki dost  görünümlü ya da sizin coğrafyanın çocuğu sandığınız ama yerli olmasına rağmen ruhunu satmış biri olduğunun farkında değilseniz, yalanlarına kanabilirsiniz. Kanmak için bir çok psikolojik travmalar atlatan bir toplumda yaşadığımızı unutmamak gerek. Bu ülke insanı çeşitli sebeplerle devletin bir çok soğuk yüzünü hatta zulüm kokan uygulamalarına birçok defa tanık oldu. Devletin açtığı bazı yaralar maalesef klasik devlet aklı nedeniyle kapanmış değil. Oysa devlet acılı günde, zor zamanda vatandaşın yanı başında ona uzanan el olmalıdır. Terör örgütlerin elleri vatandaşına uzanmadan devletin merhamet ve şefkat kokan elleri ile karşılaşmalıdır. Vatandaş; adalet kokan, vatandaşın gönlünü okşayan uygulamalar ile karşılaştığında devlete olan güvenini tazeler, terör örgütlerine gereken cevabı en anlamlı şekilde cevabını devletine sahip çıkmakla zaten verecektir.

 Türkiye´nin terör ile son zamanlarda etkin mücadelesi genellikle  güvenlik merkezli yürütülmekte. Terörü asıl bitirecek hamle iç barış ve içi huzurun sağlanması, adaletli bir sitemin içinde anayasal güvence altına alınacak olan haklar ile toplumsal mutabakat çerçevesinde yeni bir sıçramaya gerektirecek bir hamleye ihtiyaç duyuyor. Zaten bu kadim coğrafya birlik ve beraberlik fotoğrafını verecek potansiyele sahip. Son hain darbe girişiminde 15 Temmuz Destanını yazan bu millet, büyük oyunu bozan bu halk, ülkesi üzerinde planlanan küçük-büyük projeleri boşa çıkartacak güce de sahip olduğunu gösterdi. Yöneticilere düşen görev birlik ve beraberliğimizi pekiştirecek açılımlar yapması, hak-hukuk-adalet ekseninde halkın güvenini sarsan uygulamalardan vazgeçilmesi, gençleri eğitim sahasında iyi eğitim vererek bilinçli bir vatandaşlık kimliğine büründürmesi, hak ve hukukunu ararken başkasına zulmetmeyen bir anlayışa sahip bireyler yetiştirmek için çalışmalı.

 Bunun için toplumunda söz sahibi kim varsa, çalışma alanında kimler aktif ise hepsi ile istişare edilerek topluma güven ve huzur mesajları verilmesi, toplumun kendine gelmesi ve moral açısından önemlidir.  

Büyüklük sayılarda değil birbirinize olan inancınızda gizlidir. Gelişmişlik teknolojik aygıtlarda değil insanınıza verdiğiniz değerle ölçülür. İnsanların yüreğine dokunmadan ve fikirlerine önem vermeden terör yuvaları kurutulamaz. Terör bataklığını kurutmak için birbirimize selamı eksik etmeyelim. Göreceksiniz daha önce düşman olanlar birbirlerine dost oluvermişler. Selam ve duada kalın?

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR