Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Halil ÇİFTÇİ


Terör değil de nedir?

Halil Çiftçi; Batı dünyası bu terör saldırılarına karşı daha duyarlı olmalıdır..


 

Nereye gidiyor? Medeniyet diye adlandırılan ve her defasında demokrasinin ve insanlığın beşiği olarak lanse edilen batı? Her geçen gün katliamlarına bir katliam daha ekleyerek büyüyor. Büyüdükçe hantallaşıp hadsizleşiyor. Yakın zamanlarda bireysel olarak planlanıp toplu ölümlere sebebiyet veren saldırılar ve arkasından sanki hiçbir şey olmamış gibi tepkisizlik hadsizliğin zirvesi değil de nedir?

Norveç´te gençlik kampına yapılan saldırı, Amerika´nın Las Vegas eyaletinde festival alanına yapılan saldırı, şimdi de Yeni Zelanda´da bir camiye düzenlenen saldırı. Bu katliam girişimlerinin ortak yanı Hristiyan ve sağcı kişiler tarafından hayata geçirilmiş olması. Saldırılar dünya gündeminde belli bir süre yer alıp daha sonra sanki hiç yaşanmamış gibi birden gündemden düşmüştür?

Peki gündemden bu kadar kısa bir sürede düşen bu saldırılar nelerdi? Gelin biraz hafızamızı tazeleyelim?

2011 yılında Norveç´te Bir gençlik kampına ağır makinalı silahlar ile basan Anders Behring Breivik, 77 genci gözünü kırpmadan vahşice katletti. Manyak mı? Psikopat mı? Şövalye mi? Adına ne derseniz deyin o bir Müslüman değildi. Avrupa´nın ortasında vahşi bir katliamın baş aktörüydü. Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak Norveç´in Başkenti Oslo´da dünyaya geldi. Aşırı sağcı ve köktenci bir Hristiyan olarak hayatını sürdürdüğü biliniyor. Hristiyanlığı kutsal değerleri üzerine inşa ederek bir tür seçilmişlik ve elit bir zümreye sahip olduğu iddiasına sahipti. Breivik kendisini Norveç´in İslamlaşmasına karşı bir savaşçı olarak adlandırdı. Mahkeme akli dengesinin yerinde olduğuna hükmetse de birçok batı medyası durumun tam aksine akli dengesinin olmadığına dair manşetler ve haberler ile bu aşırı ırkçı Hristiyan´ı terörist olarak tanımlamaktan kaçındı. Breivik mahkemede yaptığı savunmada katliamı delilik olarak görmediğini ve sadece politik bir isyan olduğunu ifade etti.

Yine 2017 Yılında Amerika´nın Las Vegas eyaletinde bir müzik festivaline yapılan saldırıda 59 kişi hayatını kaybetti. Olay festival alanına yakın bir otelden yapılan uzun namlulu silahlar ile gerçekleştirildi. Saldırıyı Nevadalı 64 yaşındaki Stephen Craig Paddock´un gerçekleştirdi. O günlerde olay IŞİD ile ilişkilendirilmek istendi. Fakat FBI raporlarında yapılan saldırı bireysel bir girişim olarak kabul edildi. Saldırıyı gerçekleştiren Paddock´un alkol ve diğer bazı yasadışı maddeleri kullandığı ve olayı da bunun etkisi ile gerçekleştirdiği polis raporlarında ifade edilmektedir. Ayrıca katilin herhangi bir dini veya siyasi grupla ilişkisi olmadığı halde söz de İslamcı bir terör örgütü ile ilişkilendirilmek istendi. Hatta olayın ilk yaşandığı saatlerde olay İslami bir terör saldırısı olarak haber ajanslarında geçti. 

Bugünler de İslam dünyasının gündemine giren vahşi cami saldırısı. Yeni Zelanda´da Christchurch kentinde düzenlenen saldırı 22 yaşında aşırı sağcı Brenton Tarrant tarafından gerçekleştirildi. 50 Müslümanı cami içerisinde vahşice katleden bu cani, aynı zamanda katliamı canlı olarak yayınlamış, Müslümanlara gözdağı vermeye çalışmıştır. Katliamın ırkçı ve dinsel bir alt yapısı da mevcuttu. Öyle ki katliamı gerçekleştirdiği silahın üzerinde İslam dünyasına atfen birçok şifre bulunmaktadır. Silahın üzerine itina ile yazılmış olan yazılar batının yüzyıllardır içinde büyüttüğü kin ve nefretin yansıması olsa gerek. Bu yazılardan birkaç tanesine baktığımızda şunları göreceğiz;

?Topraklarınızda huzur içinde yaşayabilirsiniz, size zarar gelmeyecek. Boğaz´ın Doğu yakasında.?

?Ama Boğaz´ın Batı yakasında bir yerde yaşamayı denerseniz, Avrupa´ya gelirseniz sizi öldüreceğiz.?

?Konstantinopolis´e gelir, tüm cami ve minareleri yıkarız. Ayasofya minarelerden kurtulacak ve Konstantinapol hak edildiği gibi tekrar Hristiyan şehri olacak.?

Ve daha birçok tarihi olaya atıflar?

Sözlerin ve hareketlerin çok manidar mesajlar taşıdığı bu tür toplu cinayetlerin arka planın da ciddi bir alt yapı mevcut. Kimisi ideolojisini, kimisi inancını, kimisi de hayat tarzını öne sürerek birçok masum insanın ölmesine yol açtı. Her türlü cinayete sadece Charlie Hebdo saldırısında olduğu gibi Paris sokaklarında el ele kol kola yürümekle çözüm gelmiyor. Demokrasi ve insan hakları nutukları atan devletler hiçbir inanç, milliyet farkı gözetmeden her türlü vahşi saldırıya tepki vermeli. Öyle ki tepki gösterilmesi bir yana batı medyası tarafından terör eylemlerini gerçekleştiren kişi veya kişiler inancı ve dünya görüşü üzerinden hareket edilerek manşetler de yer buluyor. Bunun en güzel örneğini yukardaki üç saldırıda net bir şekilde görüyoruz. Zanlı Hristiyan olduğunda aşırı sağcı ve ruh hastası, Müslüman olunca terörist ilan ediliyor. Hatta bununla da yetinilmeyerek her daim İslamofobik görsel ve yazılı argümanlarla ırkçılık körüklenmeye çalışılıyor. İslamofobi yaygın bir şekilde gündemi işgal edince Müslümanlara yönelik saldırılar artıyor. Avrupa´nın göbeğinde camiler ve mescitler kundaklanıyor, cami minareleri ve ezanlar yasaklanıyor. Ve daha sayamadığımız birçok zulüm?

 Netice de kişi Müslüman olduğunda TERÖRİST, Hristiyan olduğunda DELİ olarak anlamlandırmak tam anlamıyla ikiyüzlülük ve büyük bir garabetin kanıtıdır. Yakın tarihte gerçekleşen bu üç büyük kitlesel saldırı Terör değil de nedir?

"Not; Batı Ülkelerinde yaşayan kardeşlerimizin o ülke halklarıyal ilişkilerini düşünerek bu tip saldırıları Hırıstiyanlığa ve o ülke hükümetlerince dolaylı da olsa destekleniyor görüşüne vurgu yapmak kimseye bir fayda sağlamayacaktır. O ülkelerde mülteci olan yabancıları daha da zor duruma sokacaktır. Bugün halkı Müslüman olan ülkelerdeki muhalif hareketlerin birçok insanları bu ülkelere sığınmak durumunda kalmıştır. Bu hepimizin malumu olan bir konudur. 

Bu cinayetleri işleyenler saldırgan bir ideolojiye sahip azınlık ırkıçı-faşist bir gurup bunu her zaman göz önüde bulundurarak değerlendirmelerimizi yapmamız lazım. Biz nasıl DEAŞ ve el-Kaide gibi yabancı istihbaratların oyuncağı araçsal örgütlerin eylemlerini lanetliyorsak ve sahiplenmiyorsak, bu faşist gurupların eylemlerini de Hiristiyanlara mal etmemeliyiz. Yoksa bu faşist terör eylemlerinin değirmenine su taşmış oluruz. Selam ve dua ile...

HaberDuruş"

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR