Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Dr. Ali YALÇIN


Tefekkürden İbadet Özgürlüğündeki Köleliğe Yolculuk

ir iktidar köle karakterli toplum üzerinden kısa sürede hedeflerine ulaşabilir ama donuk beyinlilerin iktidarları kalkındırdıkları görülmemiştir.


 İnsanoğlu fikrin özgürleştirici ortamlarında kişilik kazanır, birey olur ve toplumdaki yerini alır. Özgür iradeli fikir üretme /tefekkür temelli toplumlarda hem bireysel özgürlüklerin korunması daha kolaydır hem de ibadetler fikirsel bütünlükle uyumlu şekilde özgürleştiricidir. Yani her ibadet başlı başına bir özgürlüğü sembolize ederek toplumu ayakta tutan bir dinamik hükmündedir. 

 Bunun tersi durumda ise insanoğlu, fikir özgürlüğüne kavuşmasın diye, ibadet özgürlükleriyle sınırlandırılır, kontrol altına alınır. Netice itibariyle ibadetlere odaklı köleliği kutsayan, köle ruhlu yığınlardan kitleler ve kütleler oluşur.

 Konuyu daha da açmak icap ederse, insanın özgürleşme serüveninde en kritik belirleyiciler, kanaatimce, fikri ve ibadi özgürlük yaklaşımları olmuştur. Tarih boyunca insanoğlu bu iki özgürlük alanında kalmış ve hakeza bu iki özgürlük alanlarından özgürleşme devinimleri göstermiştir. Yeri gelmiş bir "ibadet özgürlüğü kazanımı " onu köleleştirmiş yeri gelmiş bir ibadet onu özgürleştirmiştir. Bu hal fikir özgürlüğü açısından da benzerdir: Özgürleştiren veya köleleştiren fikirler...

 Tarihte bu iki özgürlük tanımları için çok sayıda örneğe rastlamak mümkündür.

 Kanaatimizce, egemen güçler/ otoriteler insanların uyanmaması, huzurlu- tatlı- sakin uykularında kalakalsınlar diye en çok ibadet özgürlüğünün önünü açmaktalar ve dine ait kavramlar üzerinden sömürmeye devam etmektedirler. Özgür ruhlu toplumdan evirilerek ibadetlerce mest olup uyuşuk ve uyumlu yığınlar ortaya çıkmıştır.


" Allah adın zikredelim evvela " musiki nağmeleriyle kendinden olabildiğince geçmiş... 
   Garip bir hale gelmiş...

  Bu hal, Kur´an´da geçtiği şekliyle " Şeytan sizi Allah ile aldatmasın" uyarı ve vurgusu, Karl Marks´ın "dine ait olanın afyon etkisi oluşturması" ve İranlı Sosyolog Ali Şeraiti´nin "dine karşı dini mücadele? vurgusundan çok kopuk değildir. 

 

   Yığınlar dinin kavramları eşliğinde ibadet özgürlüğüne dalıvermiş..

 Bir toplumda fikir özgürlüğü, düşünme ve sorgulama özgürlüğü körelmeye başlamışsa bilinmelidir ki orada ibadet özgürlüğü popülerdir. Değişik bir ifadeyle ibadet yoğunluklu özgürlük alanları insanın düşüncesi / akletmesi dumura uğrasın diye devreye sokulmuştur.
   Kur´an´da, Hz İbrahim´in  mabetteki putları kırıp baltayı da büyük olanın boynuna asmasının akabinde, tanrılarının kırıldığını gören ve Hz. İbrahim´i suçlayanların konu edildiği sahnedeki diyaloglar hatırlanacak olursa, bu kırma işini büyük putun yapamayacağını söyleyen ibadet özgürlüğüne sahip  kalabalık, ilk kez düşünce özgürlüğünü kazanıp özgür insanlar  olmuşlardır. Birbirlerini suçlayarak bu saçma ibadet özgürlüğünden, insan olma yani akletme özgürlüğüne geçiş yaşamışlardır... 

 

  Sömürge ülkelerde de en çok dini ibadetler teşvik edilerek fikir hürriyeti alanları karanlıklara itilmiştir. İngiliz yöneticilerin meşhur Altın Tapınak´ a hürmet seremonilerinin Hindistan´nın özgürleşmesini belki yüz yıl sekteye uğrattığını ifade eden görüş ciddi haklılık payına sahiptir...

    Halkın uyanmasını geciktiren en güçlü argümanların başında iktidarların kullandığı dini argümanlar olması tarihi önemi olan büyük bir birikimdir. Sorgulayan, itiraz eden kitle oluşmasın, düşünsel donukluk devam etsin, körü körüne bağlılık devam etsin, diye iktidarlar bol bol ibadet özgürlükleri lütfederek / vaat ederek   onları bağımlı ve uyuşuk tutmaya özen gösterirler...


  Bolca / rahatça ibadet eden ama beyinleri donuk kitleler oluştukça da bu durum iktidarların hırs ve iştahını kabartmaya devam edecek, onları, yeni yeni güçlenme fırsatları kollamaya itecektir. 
   Oysa Kur´an´da en önemli amellerin başında fikir üretme, akıllı olma çabası gelmektedir. İnsan aklettiği oranda fikir üretir (tefekkür), fikir üretebildiği kadar özgürleşir ve özgürlüğünü de en çok özgür tavırlar eşliğinde koruyabilir...

   Netice olarak diyebiliriz ki insan aklıyla özgürleşir ve akıllı kalarak ibadetlerini emperyalistlerin tuzak dolu tarlalarındaki dikenlerden güvenceye alabilir... Aksi taktirdeyse bol bol ibadet eden bir kitleye veya kütleye dönüşerek köleliğini tescil etmeye devam eder...


   Bir iktidar köle karakterli toplum üzerinden kısa sürede hedeflerine ulaşabilir ama  donuk beyinlilerin iktidarları kalkındırdıkları görülmemiştir. Kaos rüzgarları fırtına doğurduğunda, ibadetleri, kendilerine fayda vermeyen bir ticarete dönüşecek, ticari zihniyet ruhlu ibadetlerine en yüksek maddi pahayı biçenlere sürü bir kitle olarak kalmaya devam edeceklerdir. 

  Ta ki bir özgürleştirici fikir veya fikir ekibi gelinceye kadar...

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR