Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Halil ÇİFTÇİ


Sudan, Erdoğan ve Batı

Sudan Devletinin iç ve dış politik manevraları ile bağlantılı olduğu kesin. Peki bu politik hamleler neler? Sudan devletini batı nezlinde üzerinin çizilmesine sebep olan hamleler neler?


Gün geçmiyor ki Ortadoğu ve Afrika´da bir darbe girişimi olmasın. İçinde bulunduğumuz günlerde bir Afrika ülkesi olan Sudan´da devlet başkanı görevden el çektirilerek ülke askeri bir komiteye teslim edildi. Yaklaşık üç aydır devam eden protestolarda temel hedef tahtasına oturtulan kişi 30 yıldır iktidarda bulanan Sudan devlet başkanı Ömer El Beşir oldu.  Gösteriler toplumsal tabakanın farklı kesimlerini bir araya getirirken. Bunlar içinde Kadınlar, akademisyenler, serbest meslek grupları, sanatçılar, gençler ve yoksul halk tabakasını oluşturan geniş bir katılım olduğu gözlemlendi.

Sudan´da yakın zamanda hafızalarda yer edinmiş olan Arap baharına benzer bir toplumsal ayaklanma girişimi söz konusu. Göstericiler bilindik kavramlarla iktidarda bulunan Ömer El Beşir´in görevi bırakmasını talep ediyor. Arap Baharında sıkça duyduğumuz sihirli bir kelime olan DEVRİM sözcüğünü Hartum sokaklarında yankılanıyor. Ne Hikmetse bu sözcüğün Müslüman coğrafyalarda hiçbir zaman hayata geçirilememiş bir olgu olması da bir o kadar garip durum. Öyle ki bugün darbe ve halk ayaklanması ile halkın katıldığı eylemlerin sonucunda hiçbir Müslüman ülkesi felaha ulaşamamış. Oyun kurucular vakti zamanı geldiğinde bir yol ile halkı ayaklandırıp sinsi planlarını devreye sokmuş.

Bu sinsi planların hayata geçirildiği en son Müslüman ülkesi  galiba Sudan. Halk mevcut devlet başkanı gitsin de ne olursa olsun refleksi ile hareket ediyor. Bu refleks ilerleyen dönemlerde halkta ciddi bir pişmanlığa yol açacak ama beyhude, Öyle ki tarih kendi hafızasında en kötü yönetimin bile yönetimsizlikten iyi olduğunu bizlere gösteriyor.

Gösterileri tetikleyen tek unsur yönetime karşı tepki olarak anlamlandırmak yetersiz olacaktır. Aralık 2018´de Mavi Nil Eyaleti´nin Damazin şehrinde, tüketim mallarına (Ekmek ve temel gıda maddeleri?) yönelik fiyat artışı sokak hareketlerini tetiklemiş. Bu gösteriler zamanla diğer kentlere sıçramış sırasıyla Karima, Berber, Damar ve en son olarak ta Hartum´da devasa sokak eylemlerine dönüşmüş. Gösteriler sırasında halkın arasında yabancı istihbarat ajanları özgürlük, adalet, barış, rejim değişikliği adı altında propaganda yaptığı biliniyor. Gösterilerin başladığı günden bu yana sıkıyönetim altında bulunan Sudan halkı gösteriler sırasında hayatını kaybediyor ya da tutuklanıyor. Devlet yöneticileri toplumsal mutabakatı sağlayabilmek için özgürlük ve değişim adı altında bir manifesto yayınlıyor. Âmâ halk bu çabayı beyhude bir girişim olarak görüyor.

Halk ve muhalefet temsilcileri tarafından yazıya geçirilen mutabakat metninde toplumsal ve ekonomik çöküşü önlemeye dair bir dizi programın yürütülmesi ve ayrıca adil bir seçim ortamının sağlanarak rejimin değişmesi gerektiği ifade ediliyor.

Gösterileri tetikleyen ekonomik sebeplerin yanı sıra bir diğer neden de Ömer El Beşir´in iktidara gelmesi ile beraber Sudan´ı bölgesel güç yapma isteğidir. Bu gaye ile Siyasal İslam adı altında Sudan da dini ve etnik farklılıkları bir tarafa bırakarak şeriat kanunları ile yönetilen bir devlet modeli öngörmesi batı tarafından tenkit edilmiş. Böyle bir durum Ortadoğu ve Afrika da yürütülecek sinsi planlar için batılı devletler ayağına pranga olacağı düşüncesi de protestoların genişlemesine sebep olduğu aşikar.

Belki de Sudan´ın ikiye bölünmesi ile petrol gelirlerinin Güney Sudan´da kalması ekonomik çöküntüyü direkt olmasa da dolaylı yoldan etkilemiş olabilir. Bir diğer ilginç durumda Göstericiler arasında kadın eylemci oranının fazla olması. Bunun temel sebebi olarak ta Ömer El Beşir´in iktidarı boyunca Şeriat kanunlarının yürürlüğü girmesi ve dolayısıyla kadınların sosyal hayatta bazı alanlarda özgürlüklerin kısıtlanmasının sebep olduğu söyleniyor.

Üç aydır devam eden eylemler sonucu Sudan devlet başkanı Ömer El Beşir görevi bırakmasına rağmen Ülkede bir türlü sular durulmuyor. Protestocular başkent Hartum´da genelkurmay başkanlığı önündeki oturma eylemlerine halen devam ediyor. Halk kendi iradesinin üstünde devlet yöneticilerinin keyfi kararlar almaması ve Ömer El Beşir dönemine ait her türlü sembolün ortadan kaldırılmasını istiyor.

Bu kadar uzun süredir devam eden bir eylem dönemi içerisinde sadece halkın talepleri mi merkeze alınıyor. Yoksa bu denklemler içerisinde oyun kurucular kendi çıkarlarını merkeze alarak belli başlı taleplerde mi bulunuyor. Bu soruların cevabı Sudan Devletinin iç ve dış politik manevraları ile bağlantılı olduğu kesin. Peki bu politik hamleler neler? Sudan devletini batı nezlinde üzerinin çizilmesine sebep olan hamleler neler?

1. Ömer El Beşir´in Müslüman kardeşler çizgisinden gelen bir siyasi aktör olması,1989´da iktidara geldiğinde Siyasal İslami modeli Sudan´a entegre etme çabası ve bu kapsamda yürürlüğü koyduğu Şeriat kanunları.

2. Sudan özellikle güneyinde yer alan zengin petrol kaynaklarını Çin devleti ile yapılan ortak antlaşmalar kapsamında kullanıp işletilmesi gibi faktörler Batılı devletlerin gözünden hiçbir zaman kaçmamış. Özellikle Çin´in ilerleyen yıllarda Dünya ekonomisinde söz sahibi olacağı öngörüsü sebebiyle kabul edilemez bulundu. Çin Sudan Petrollerini işlemek ve tüketmenin yanı sıra Afrika´da varlık göstermesi batılı devletler tarafından kabul edilemez bir durum olmuş. Bu sebeple Çin´in en büyük rakibi olan ABD tarafından Sudan-Çin yakınlaşması memnuniyetle karşılanmadı.

3. Sudan´ın Nil üzerinde tahakküm kuracağı söylentisi ve bu söylentiyi alevlendiren WİKİLEAKS belgeleri sonucu Mısır devleti ile aralarının bozulması ve ayrıca Çad´ın Sudan tarafından terör örgütlerini desteklediği iddiaları Sudan devletinin güçsüz bir hale getirilmesi temel etkenlerden sadece birkaçı. Tabi Batılı devletlerin ciddi desteğini alan Mısır ve Çad´ın talepleri söz konusu olunca başta Amerika olmak üzere birçok devlet Afrika´daki kukla hükümetlerin desteklemiş.

4. Sudan Devletinin bazı terör örgütlerine ev sahipliği yaptığı ve desteklediği iddiası sonucu ülke Amerika tarafından ambargo ile yüz yüze gelmiş. Sudan devletinin birçok diplomatı uluslararası ziyaretlerde tutuklanma endişesi sebebiyle katılım sağlayamamış.

5. Özellikle Recep Tayyip Erdoğan ile ivme kazanan Afrika´ya açılma politikası ilk olarak Sudan ile gerçekleştirilmiş. Sudan halkı tarafından memnuniyetle karşılanan ikili münasebetler Batılı devletler tarafından hoş karşılanmamış. Türkiye´nin 50 yıllığına Sudan´dan arazi kiralaması ve Sevakin adasının yeniden ihya edilmesi süreci ile beraber Batılı emperyalist devletlerin gözünde bardağı taşıran son damla olmuş.

6.  Erdoğan Türkiye´sinin Sudan´da askeri bir üs kurma girişimi özellikle Amerika´nın Ortadoğu´da maşası olan kukla devletler olan; Birleşik Arap emirlikleri, İsrail, Mısır gibi ülkeleri rahatsız etmiş. Kızıldeniz´de Türkiye´nin varlığı Batılı devletlerin ticari münasebetlerinde bir güvenlik endişesi doğuracağı öne sürülmüş. Bu süreci baltalayabilmek için halk ayaklanması ile hükümeti düşürme planı devreye sokulmuş.

Her ne sebeple olursa olsun darbeler ve ayaklanmaların Müslüman coğrafyalarda barışı ve huzuru getirmediği ortada. Libya´da, Mısır´da, Suriye´de olanlar yanı başımızda dururken Halkının büyük bir bölümünün Müslüman olduğu ülkelerde tekrardan benzer durumları müşahede etmek ne acı verici bir tablo. Hala tarihten ders çıkarmama veya çıkaramama dirayetsizliğini göstermede ısrar ediyoruz. Önce ötekileştiriliyor sonra parçalanıp  kocaman bir enkaz ile baş başa bırakılıyoruz. Ey Ümmeti Muhammed yeter artık oyuna gelme?

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR