Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


F. Yılmaz ALTUNÖZ


Sapkınlık Aracı Olarak Mal

Varoluş itibariyle mal insan için yaratılmış ve insanın hizmetine verilmiştir. Yalnızca mal değil evren içindekileri ile birlikte insana musahhar kılınmış/boyun eğdirilmiştir:


Mal terimi Arapça´da önceleri altın ve gümüş için kullanılırken, kapsamı genişlemiş, nakit para, menkul ve gayrimenkul mallardan maddî değeri olan her şeyi içine almıştır. Çoğu "emvâl"dir. Aynı kökten mal verme anlamında "temvîl", mal sahibi olma anlamında "temevvül" terimleri kullanılmıştır. Bu kelimenin, donuk bir kelime olmayıp, ismi mevsul "mâ"sı ile, mülkiyet ifade eden "li" harfi cerri ve birinci tekil şahsa ait "y" zamirinden olmuş "mâlî" yani "bana ait olan şeyler" anlamında bir terim olduğu, kısaltma sonucunda "mal" şeklini aldığı belirtilmiştir.

Daha çok tarım ve sanayi toplumunda ?nakit para, menkul ve gayrimenkul mallardan? ve ?kişiye ait olan şeyleri? anlatan bir tanımlama vardır. ?Hanefîlere göre mal; elde edilip ihtiyaç için biriktirilmesi ve normal olarak yararlanılması mümkün olan her şey demektir.? Bu tanımlamaların bilgi toplumunda ki kapsamı daha geniş olmalıdır. Örnek olarak klasik hukukta ?Bilgi, Patent Hakkı/Marka? mal olarak yer almaz çünkü ?menkul/gayrimenkul ve biriktirilmesi mümkün değilken? bilgi çağında mal olarak değerlendirilmek zorundadır.   

Toplumsal ilişki ve gerçekler göz önüne alındığında malın tanımı şöyle yapılabilir ?herhangi bir ilişkinin sonucu itibariyle maddi bir değere dönüşen her şey farklı kategorilerde olsa da; maldır.

Hizmetçi olarak mal

Varoluş itibariyle mal insan için yaratılmış ve insanın hizmetine verilmiştir. Yalnızca mal değil evren içindekileri ile birlikte insana musahhar kılınmış/boyun eğdirilmiştir: ?O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, kendi katından (bir lütfu olmak üzere) size boyun eğdirmiştir. Elbette bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır.?(Casiye/13)

Ancak çok ilginçtir suhriyye/hizmetci olarak yaratılan (mağlup olup kendi iradesiyle boyun eğen) mal/eşya/çevre tapınılan bir değere dönüşmüştür. Yıldızlar, güneş, ay ve ateş hatta öyle ki Hint kıtasında tapınma aracına dönüştürülen inekler en çarpıcı örnek olarak karşımıza çıkmaktadır. ?Biz, büyük baş hayvanları da sizin için Allah´ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu halde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah´ın ismini anınız (ve kurban ediniz). Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yeyin, hem de ihtiyacını gizleyen-gizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik.? (Hacc/36) Bu anlamda mal iyi bir hizmetçi olarak yaratılmış ancak daha sonra kötü bir efendiye dönüştürülmüştür.

Sosyo-Psikolojik Tahlil

?İnsanlara kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, salma atlar, davarlar, ekinler kabilinden aşırı sevgiyle bağlanılan şeyler çok süslü gösterilmiştir. Hâlbuki bunlar dünya hayatının geçici faydalarını sağlayan şeylerdir. Oysa varılacak yerin (ebedî hayatın) bütün güzellikleri Allah katındadır.? (Ali İmran/15)

Eşyanın güç bağlamında mabud/tapınılan ve zulüm çeşidi olarak sapkınlık aracına dönüştürülmesini anlamak için psikolojik ve sosyo-psikolojik bir tahlile ihtiyaç vardır. Ancak şimdilerde olduğu gibi eşya; bireysel ve toplumsal olarak zaman zaman gerçek anlamda tartışma götürmez bir şekilde tanrı rolünü üstlenmiş ve aynı zamanda zulüm aracı olarak işlevini sürdürmüştür. Beslenmek için temel bir ihtiyaç olan hamur ve helvadan put edinmek ve acıkınca onları yemek; yaktığı, ısındığı ve söndürdüğü ateşe tanrısal güç atfetmek nasıl bir psikolojidir anlamak güç olduğu gibi; tarihte tarım toplumunun göstergesi olan; oğullar, tarım ürünleri ve hayvanların haddi aşma materyaline dönüşmesi; modern zamanlarda ise onların yerini sanayi ve bilgi toplumu ürünlerinin aldığını görmekte o kadar şaşırtıcıdır. Ki insan kendisinin ürettiği ve sevk ve idare ettiği şeylere abid/ibadet eder olmaktadır. Bu çerçevede kariyer, hız, haz, servet, şöhret ve şehvet; modern zamanların sapkınlığa dönüştürülen araçları olarak öne çıkmaktadır. Peki neden?

Sorunun kaynağına inmek ve çözüm anahtarı olarak ilahi beyanı bulmak mümkün ?Gerçek şu ki, insan azar. Kendini kendine yeterli gördüğü için.?(Alak 6-7)

Eşya ve Hidayet

Eşyanın kendisinin ve varoluş gayesinin saptırıcı ve yoldan çıkarıcı olduğunu söylemek mümkün değildir. ?Husun ve Kubuh? güzel ve çirkin tartışmaları kelamcılar tarafından çokça yapılmıştır. Eşya yaratılış itibariyle güzeldir ancak daha sonra kullanıcılar elinde kötülük vesilesi olmuştur. Öyleyse eşya/mal yani ?şey? hidayete vesile ve musahhar/ihtiyaç karşılayıcı olmak üzere yaratılmıştır.

Kur´an-ı Kerîm birçok ayetinde, eşyanın hidayet içerikli kullanımı için "Allah yolunda infak" emir ve tavsiyesinde bulunmuş ve Allah yolunda harcayanlar övülmüştür. "Ey iman edenler, kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkardığımız ürünlerin en helâl ve iyisinden Allah yolunda harcayın (zekât ve sadaka verin)" (Bakara/267);

"Mallarını gizli ve açık olarak gece ve gündüz harcayan kimseler var ya, iste onların, Rableri katında ecirleri vardır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır" (Bakara/274);

"Mallarını Allah yolunda harcayanların hâli, her başağı yüz taneli yedi başak bitiren bir tohumun hâli gibidir. Allah dilediği kimseye daha kat kat verir, Allah´ın ihsanı çok geniştir. Her şeyi hakkıyla bilendir" (Bakara/261)

Söz konusu ayetler eşyanın varoluş gayesini anlatmaktadır. Varlık sahnesinde görünen tüm değerlerin insana hizmet için yaratıldığını ve kulluğa vesile olması gerektiğini ifade etmektedir.

Sapkınlık Aracı Olarak Mal

Tüketilen yani muhtaçlarla paylaşılan mal değersiz kılınmakta ve sapkınlık aracı olmaktan çıkarılmaktadır. Biriktirilen ve el sürülmeyen dokunulmayan mal ise tabiatı gereği tapınma ve zulüm aracına dönüşmektedir. ?Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline! O ki, toplamış ve onu (malı) sayıp durmuştur. (O), malının kendisini ebedî kılacağını zanneder.?(Hümeze/1-3)

Eşya ?şey? insan için yaratılmıştır. İlginçtir ki insan yaşamının devamı için ona ihtiyaç duyar. Ama eşya/mal hiçbir şekilde insana ihtiyaç duymaz. İnsan eşya ilişkisi zorunludur ama eşya insan ilişkisi zorunlu değildir.  Bu anlamda mala ihtiyaç duyan insan ona bir güç atfeder. Güç paylaşılırsa denge ortaya çıkar. Gücü elinde toplayan ve onu diğer insanlarla paylaşmayan kimse bir müddet sonra onu tabiatı gereği sapkınlığa vesile kılar. ?Mal ve oğullar sahibi olmuş diye (böyle yolunu şaşırmış)? (Kalem/14)

Zalim ve sapkın insanların hiç birisi zayıf ve yoksul insanlar değildir. Hepsi görünen ve görünmeyen yerlerden güç vehim ederler. Nemrut ve Firavun güneş ve yıldızlardan görünmeyen güç devşirirken, Harran ve Mısır ülkesi üzerinde de mülkiyet iddiası ile sapkınlıklarına temel oluşturmuşlardır. Malın sapkınlık aracı oluşuna tam olarak Karun örnek olarak gösterilebilir. İşte mal (bilgi, diploma, kariyer, servet, sermaye, iktidar vd.); ?O çokluk kuruntusu sizleri oyaladı?(Tekasur/1-2)

Hülasa

Eşyayı tanımak ve tanımlamak önemlidir. Tabiat ezeli ve ebedi değildir. Yaratılmıştır. Ve onun sahibi -lehül mülk- Allah´dır (cc). Mal kendiliğinden gücün kaynağı değildir. Bu anlamda ?şeyin? farkında olanlar için onun saptırıcılığı söz konusu olamaz.

Ancak malın ebedi kalıcılığını/kılıcılığına inanmak, mala mutlak sahiplik iddiası, malın üstünlük aracı olarak görülmesi, her kapıyı açar düşüncesi, yeterlilik inancı, tahakküme vesile edilmesi, zekât ve infakının verilmemesi: ?Derken yürüyorlardı; fısıldaşıyorlardı. Sakın bugün hiçbir yoksul bahçeye girip yanınıza sokulmasın? diye. (Evet, yoksullara yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler. (Kalem/23-25) hak sahibi olanların haklarının teslim edilmemesi; öz bir ifadeyle insanı Allah´a kulluktan ayırması ve İslami mücadeleden uzaklaştırması; malı sapkınlık aracı kılmaktadır.  

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR