Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Seyit Ahmet UZUN


Şamar Oğlanı; Öğretmen!

Söz söyleme hakkı elinden alınmış, söz sanatkarı öğretmen maalesef pısırık, çekingen ve kim ne diyecek korkusuyla baş başa bırakılmış bir zavallıya dönüştürülmüştür.


?Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.? Hz Ali

Yüce bir sanatı toplum nezdinde değerli kılan veciz ifadelerin en meşhurudur. Her gün harften çok daha fazlasını, alfabeyi, hayatı, geleceği öğreten ve çocukluğun, gençliğin geçiş dönemi stresleriyle, bunalımlarıyla, kaprisleriyle, psikolojisiyle karşı karşıya kalan öğretmen ne yazık ki günümüzde köle olunan değil, köle olan bir yapıya indirgenmiştir.

Söz söyleme hakkı elinden alınmış, söz sanatkarı öğretmen maalesef pısırık, çekingen ve kim ne diyecek korkusuyla baş başa bırakılmış bir zavallıya dönüştürülmüştür.

Öğretmen korkulacak birisi olmasın ama korkak birisine dönüştürülmesin ki, özgün kişiliğiyle yeni nesli geleceğe umutla yetiştirsin.

Umudu söndürülmüş bir sanatkarın umut vadetmesi mümkün mü?

Bakanından, vekiline, velisinden, öğrencisine, esnafından memuruna herkesin söz söylediği bir toplum sanatkarı öğretmen, toplumda nasıl bir değer olarak görülebilir ki?

?Yazın üç ay, ara tatilde on beş gün tatilleri var. Yatarak para kazanıyorlar. Kahvede okey oynamaktan başka yaptıkları bir iş yok´ gibi sözlerle öğretmenleri toplum nazarında mahkum ederken ?Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum? sözü hangi ateşin buharında yok oluyordu acaba?

Haset mi? Nefret mi? Kendilerinin baş edemedikleri çocuklarının kapris ateşinde mi acaba?

Bir bakan ulusal basının karşısında bir okul müdürüne öğrencileri gösterip; ?Hoca bak sen bu çocukların saçına sakalına karışırsan ben de senin saçını keserim? dediğinde belki öğrencilerin sevgili bakanı, tonton amcası oluyordu ama müdür ve öğretmenler, öğrencilerin gözünde birer oyuncağa dönüyordu.

Belki okullardaki kuralların esnetilmesiyle ilgili çalışma yapılmalı ve öğrencilerin kılık kıyafet yönetmeliği tekrar gözden geçirilmelidir. Ancak bir öğretmen veya idareciyi toplum önünde rencide edecek bir yaklaşım, öğretmeni şamar oğlanına çevirmekten başka bir işe yaramamaktadır.

?Seni bakan amcama söylerim!?

Son yaşanan skandal olay öğretmenlerin, öğrenciler tarafından nasıl çileden çıkarıldığını ve sınıfta ne gibi tavırlara maruz bırakıldığını gözler önüne sermesi açısından dikkate değerdir.

Öğrencisinin kulağını çeken bir öğretmen tüm kamu önünde mahkum edilirken, öğrencilerin oyuncağına dönüştürülen bir öğretmen haber değeri bile taşımıyor.

Daha ötesi öğretmen idari soruşturmayla karşı karşıya kalıyor.

Kimsenin öğretmene kırk yıl köle olmasını istemiyoruz, sadece saygı duysunlar yeter!

Dövse, kızsa,  bağırsa öğrencileri rencide etti, psikolojisini bozdu yaklaşımlarıyla soruşturma ve cezayla karşı karşıya kalacaktır.

Sesini çıkarmazsa oyuncak olacaktır.

Evet öğretmen insan değil sanki! Onun psikolojisi bozulmaz, o kızmaz, o bağırmaz, o sinirlerden arındırılmış gayri insani bir varlık!

Öğretmen sinirleri alınmış bir canlı değildir.

Evde bir çocuğuna hükmedemeyen veli otuz, otuz beş kişilik sınıflarda sinir tahrik gücü yüksek çocuk ve gençlerle iletişim kurmaya çalışan öğretmenlerin kızmasını ve bağırmasını psikolojiyi bozan bir unsur olarak görmektedir.

Ne garip evde dayağın, şiddetin, hakaretin bozmadığı çocuk psikolojisi bir öğretmenin kızmasıyla bozulabiliyor.

Öğretmenler, çocuk ve gençlere bağırsın, hakaret etsin, kızsın, dayak atsın demiyoruz ama insan olmanın doğal sonucu olarak her bağırması ve kızması da psikoloji bozan bir yaklaşım olarak değerlendirilmesin.

Çünkü bir öğretmen asla öğrencisinin kötülüğünü istemez.

Toplum sanatkarı, insan mühendisi öğretmenlere gereken saygı gösterilmez ve toplumsal saygısı tekrar verilmezse bir nesil daha yok olacaktır.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR