Mazlumder tarafından bu yıl 13´cüsü düzenlenen İnsan Hakları Gecesi´ne katıldık.
Mısır´da İhvan´ın önde gelen lider kadrosundan Muhammed el-Biltaci´nin eşi Sena el-Biltaci gecenin onur konuğuydu?
Gerek Sena el-Biltaci´yi dinlerken, gerekse ?Bireysel Mücade? ödülünün kazanan merhum Suphi Özbilen´in ödülünü torunu Kürşat Emre Akbulut´a takdim ederken şu duyguları yaşadım?
Cezaevlerinde çile çeken kardeşlerimiz kadar birinci derecedeki akrabaları -anne, baba, kardeş, çocuk ve eşlerinin- çektikleri çilelere tanıklık ettik.
25 yıldır hâlâ cezaevinde tutulan Can Özbilen´in babası rahmetlik Suphi Özbilen´in babası rahmetlik Suphi Özbilen hiçbir hafta oğlunun ziyaretini aksatmadığını duyunca tüylerim diken diken oldu, gözlerim doldu? Evlat özlemi ile ölüme yürüyen bir babanın sınavını düşünelim.
Demek ki günümüzde de Yakublar yaşıyor? Yitik Yusuflarına ulaşma ümitlerini yitirmeden.
28 Şubat günlerinde cezaevleri günlerinde annem, eşim ve çocuklarımın cezaevi koridorlarında bekleyişleri gözlerimin önünde canlanıyor?
Bilemiyorum duvarın dışında bekleyenlerin mi yoksa dört duvar arasında gün sayanların mı sınavı daha zor?
Gecede Biltaci ailesinin aziz ve asil duruşunu hep düşünüyorum? Çağın yüz akı bir aile?
Dr. Muhammed el-Biltaci ile tanışmam Mavi Marmara gemisinde olmuştu? Gemideki asalet, ahlak ve aksiyonuna şahit olmuştum. Saldırı esnasında ?Sakın aşırı gitmeyelim? uyarısını ve itidalini unutmam mümkün değil?
Daha sonra Rabia eylemlerindeki cesaret, metanet ve izzetli duruşu ile sivil direniş dersi vermişti tüm ümmete?
Binlerce şehide rağmen ?Biz bu yolda ölürüz ama yine de öldürmeyiz? mesajı cihada yeni bir açılım sunuyordu?
Biricik kızı Esma el-Biltaci´nin keskin nişancılar tarafından şehit edilmesinden sonra kaleme aldığı mektup ile bir direniş manifestosu sunuyordu tüm annelere ve babalara?
Mahkemedeki savunması dillere destan bir hakkı haykırış ve zulme başkaldırı belgesiydi?
Baş parmağını mahkeme heyetinin gözlerinin içine sokarcasına şunu haykırıyordu:
?Allah bizi şehadetle onurlandırırsa ne mutlu bize. Vatanımız uğruna idam edilmişiz, şehitlerimizin yanına katılmamız bizi onurlandıracaktır.
Allahu Teala şahidimiz olsun ki, bundan sonra idam etseniz de, bizim için fark etmeyecek? Çünkü biz ruhlarımızı Allah´a adadık...
Bu gün bu konuşmayı yapmamın nedeni, Allah katında kıyamet gününde bir kanıt olması içindir. Dünya döndüğü müddetçe bütün insanlık şahit olsun diye? Kimin hak yolda, kimin batıl yolda olduğu bilinsin diye bu konuşmayı yapıyorum?
Sizden hiçbir şey talep etmiyorum. Beni idam etmeniz, Mısır halkı için de benim içinde bir şereftir?
Artık benim için vereceğiniz kararın hiçbir hükmü yok.?
İşte bu onurlu ailenin annesi, Muhammed el-Biltaci´nin eşi Sena el-Biltaci aynı mücadele geleneğini sürdürüyor. Ve bizlere şöyle sesleniyordu?
?İsmim Sena el-Biltaci? Ailesi büyük krizler yaşayan Mısırlı bir kadınım. Ben bir eşim ve bir anneyim. Çocuklarımın ve eşim Muhammed el-Biltaci´nin başına gelenleri anlatan bu konuşma metnini, her bir kelimesini büyük acılar çekerek yazdım.
Eşimin aleyhinde 35 dava açıldı. Ama henüz hiçbiri sonuçlanmadı?
Eşim Mısır´ın kötü hapishanesi olan Turra el-Akrab cezaevinde tutulmaktadır? Sürekli işkenceye tabi tutulmakta, tıbbi tedavi görmesi engellenmektedir?
Bütün mal varlığımıza el konulmuş durumdayız?
Rabia´da biricik kızım Esma´yı Rabbime yolcu ettim.
Oğlum Enes de cezaevinde tutuklu? Sürekli takip, taciz ve tehdit altında bizi tuttular? Vatanımızı terketmeye mecbur ettiler? Oğlumdan ve eşimden haber alamıyorum? Hayattalar mı bilemiyorum?
Mısır zindanlarındaki on binlerce mahkumun sesi olmanızı bekliyorum. Burada bir bacınız olarak sesleniyorum? Mahkum ve mazlum kardeşlerinizin hakları çiğneniyor, işkence ediliyorlar?
İnsanlığın yok olmaması için harekete geçmenizi bekliyorum?
Şimdi daha iyi anlıyorum ki, İslam´ın ilk gününde bedel ödeyen Yasir ailesi yalnız değilmiş? Biz de şunu diyoruz?
?Sabrediniz ey Biltaci ailesi size vaadedilen cennettir.?
