Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Seyit Ahmet UZUN


Ruhu Çamurlaşmış İnsanlar

Modernizm şekilciliği ön plana çıkartarak "öz"ün niteliğinin gözlerden silinip kayboluşuna sessiz kalan kitleler oluşturmuştur. Göze estetik görünen her şey güzeldir, bu anlayışın şekillendiği gözlerin gökyüzünde.


Nasreddin Hoca´yı bir ziyafete çağırmışlar. Hoca günlük kıyafeti ile gitmiş. Kendisiyle pek ilgilenen olmamış. Hemen evine gidip, en yeni ve gösterişli elbiselerini, üzerine de kürkünü giymiş. Davet edildiği ziyafet konağına tekrar gelmiş. Daha kendisini kapıda görür görmez, büyük bir hürmet göstermişler. Yukarıya çıkarıp salonda başköşeye oturtmuşlar. En iyi yemekleri evvelâ ona ikram etmişler. Hoca her ikram edilen şey önüne konduğunda, kürkünün yakasından özenle tutup, ?ye kürküm ye? diyormuş.

- ?Hocam, bu nasıl iş, hiç kürk yemek yer mi?? dediklerinde;

- ?Ne yapalım, davet sahibi bunları kürküme ikram ediyor. Sonradan kürkümle aramda bir sorun çıkmasın diye ben de kürkümü uyarıyorum,? demiş.

"Bir salona girebilmek için" diyor Victor Hugo "kişinin vicdanının çamuruna kimse bakmaz, ayakları temiz olsun yeter."

Modernizm şekilciliği ön plana çıkartarak "öz"ün niteliğinin gözlerden silinip kayboluşuna sessiz kalan kitleler oluşturmuştur. Göze estetik görünen her şey güzeldir, bu anlayışın şekillendiği gözlerin gökyüzünde. Güzellik giysisiyle süslenmiş bedenlerin iç dünyası /kalbi boyutu nasıldır, birçok insan bununla ilgilenmez. Köreltilmiş vicdan, patolojik bir ruh gözlere görünmediği için bu tür karakter bozukluklarını gizleyen dış estetik, insanların daha çok ilgisini çekmektedir. Mesela Kuran´ı Kerimde "Karun" isimli kendini beğenmiş bir insandan bahsedilir İnsanlar o kişinin ipek, altın ve mücevheratla süslenmiş zahirine bakarak onun yerinde olmayı ister. Ama onu Karun yapan kibir ve zalim kişiliğinin mahiyetini sorgulamayı düşünmez.

Günümüzde de bir insanın onurlu, olgun, şahsiyetli oluşu saygınlığı için yeter sebebi teşkil etmemektedir. Etiket, unvan, şöhret, zenginlik gibi afili aksesuarlar, insani olgunluktan daha fazla önem arz etmektedir. Bu tür insanlardan sudur edecek bayağı davranışlar, çamurlaşmış vicdanlarının dışa vurumu olmasına rağmen, dıştan görünümleri, gösterişleri, duvarlardaki lekeleri ve kirleri örten astarlı yağlı boya görevi görmektedir. Gözler vardır, bu gösterişli, alımlı bedenlerin altındaki çamurlaşmış vicdanları görecek, ama onlardan birçoğu da, bir avuç rahatlık uğruna, onurlarını satılığa çıkarmışlardır

"Eski zamanlarda insanlar bilgiyi kendilerini yetiştirmek için edinirlerdi" diyor Konfüçyüs "bu zamanda ise insanlar bilgiyi başkalarını methetmek (veya mat etmek) için elde etmeğe çalışıyorlar: Bilgi Kur´an´ı Kerim´de insanı diğer varlıklardan ayıran en önemli olgulardan birisi olarak değerlendirilir. Hz Âdem´e (as) isimlerin öğretilmesi bu gerçeği açıkça belirtir. Yani insan, dış aksesuarlardan, veya bedenin estetiğinden ziyade, beynin ve kalbin fonksiyonlarını insani erdemleri gerçekleştirmede kullanıp kullanmadığıyla bir değer ve üstünlük kazanacaktır. Bilgi Yunan mitolojisinde de tanrılardan aydınlık için çalınan bir ateşti. Prometeus´un canı pahasına göze aldığı bir erdemdi. Ama günümüzde onu da çamura belediler. Sermayenin ve gücün kölesi haline getirdiler. Aydın insan görünümünün arkasında dalkavuk, köle, ruhlu, asalak bir insan karakteri saklıdır.

Bunlar, bilgisini geleceğin aydınlığı için ve toplumun kültürel, sosyal ve ekonomik gelişmişliğinde kullanmaktan kaçınarak, yağcılıkla kesesine ve kişisel mutluluğuna çalışan insanlardır. Kendisinin sosyal statüsünden ve ekonomik gelirinden düşük seviyede bir insan geldiği zaman onlara karşı hor ve kaba davranarak, onları azarlarlar. Gelen bu insanlar haklı talepleri olsa bile bu tür uygulamalara maruz bırakılırlar. Ama kendisine yağdanlık görevi yapacağı sosyal statüsü ve ekonomik geliri kendisinden yüksek bir bey geldi mi, eller ovuşturulur, saygıdan heykel olunur.

Vicdanı lüks hayat travması geçirerek kötürümleşmiş zavallı insancıkların hayatında bu bir değer yargısıdır. "Ye kürküm ye?´ derken, Hoca Nasrettin, kişiliğe değil de, kürke değer verenleri bir ironiyle alaya almıştır. Bunun insan gerçeğiyle örtüşmediğini dile getirmiştir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (A.S) bu hususla ilgili güzel bir değerlendirmede bulunmuştur. "Allah sizin bedenlerinize ve dış görünüşlerinize bakmaz, değer vermez. Fakat kalplerinize ve davranışlarınıza değer verir." Günümüzde altın semer vurulsa da eşeğin eşek olarak kalacağını bilen ve ancak ona gerektiği kadar değer verecek erdemli insanlara ne kadar muhtacız. ´´Her şey bitti´´ der Konfüçyüs. ´´Güzelliği sevdiği kadar erdemi seven bir insan görmedim"

Güzellik, ahlaksızlığa, hamasi ve ihtiras dolu bir kişiliğe maske görevi yaptığı müddetçe, manevi soyunmuşluğu saklayan bir kılıf olmaktan öte bir anlam ifade etmeyecektir. Bu maskenin arkasındaki patolojik kişilik, aldatma, ayak kaydırma, iftira, şantaj, rüşvet gibi ruha kezzap serperek çirkinleştiren edimleri yapmaktan asla kaçınmayacaktır. Çirkinleştirilmiş ruhunu da dış görünümüyle kapatmaya çalışacaktır.

Peki, dış güzellik/görünüm önemli değil mi? Tabi ki önemli ve gereklidir de. Ama içi koflaşmış bir kütüğü de sırf göze hoş gelecek görüntüsünden dolayı sanat eseri gibi değerlendirmek pek de asil bir davranış olmasa gerek. Dışarıya çıkarken insanların gocunduran bakışlarından korunmamız için saçlarımızı taramayı, ayakkabılarımızı boyamayı, kılık kıyafetimizi düzeltmeyi, ibadi bir eylem gibi titiz bir edayla yaparken, vicdanlarımızın estetiğinin yamulmuşluğundan, ruhlarımızın pejmürdeliğinden habersiz kalmak acaba ne kadar soylu bir davranıştır.

"Allah güzeldir güzelliği sever´´ der kutlu insan.?´Güzel giyinmek kibir değildir, kibir; hakkı ret etmek, halkı hakir görmektir. Özle, şekil estetiğinin ilkesi işte bu sözde saklıdır.´´

Güzel olalım güzelliği sevelim pejmürde ve bayağı olmayalım. Ama doğruluktan ve haktan da ayrılmayalım. Halkı sırf mal, mevki, makam, güç ve ün yoksulluğundan dolayı da hor ve hakir görmeyelim.

Kibir, çamurlaşmış vicdanların davranışlara yansımış halidir. Uzaktan göze estetik gelen görüntünün etikten/ahlaktan yoksun oluşudur. Hz Ali "Tevazudan yoksun güzellik bıkkınlık verir?´ diyor. İnsan olma erdemlerinden; vakardan, onurdan, anlayıştan, sabırdan, paylaşımdan, hoş görüden, farklılığa tahammülden ve daha pek çok değerden, soyutlanmış dış görünüm estetiği, kötü kalpli bir cadının makyajlanıp peri kılığına girdirilmesi gibi garabet bir haldir.

Şeklin afili oluşunun, davranışların erdemiyle örtüştüğü insan projesi, iyi insan toplumunun temel dinamiklerindendir. Bu bakış açısı davranış, duygu ve düşüncelerin uyum içinde olduğu, iyi bir insan oluşturmanın ilk aşamasıdır.

"Allah güzeldir güzeli sever.?´ sözüyle salt figüratif bir perspektif kast edilmemiştir. Sahtekârlıktan, şarlatanlıktan, üçkâğıtçılıktan, yalandan, iftiradan soyutlanmış, öz ve şeklin uyum içindeki estetiğidir, arzulanan güzellik. Montaıgne,´´dış varlığımız tadını ve rengini iç varlığımızdan alır ?´ derken bu ahengi kast etmiş olmalıdır.

İnsan şeklini, dış görünümünü kozmetik ve tekstil aksesuarlarıyla güzelleştirebilir. Estetik operasyonlarla olduğundan genç ve güzel görünebilir. Ama ruhun asaleti ve vicdanın güzelliği nasıl sağlanacaktır? Bunların sürekli genç ve bakımlı görünmeleri için nasıl bir yola başvuracağız? Bencillikten, iki yüzlülükten, kibir, haset ve kıskançlıktan, kaçınmak ruhun kozmetiğidir. Dış güzellik tadını bunlardan alır.

Hz. İsa bu konuyla ilgili şöyle demektedir; Vay halinize ey din bilginleri ve ferisiler, ikiyüzlüler! Siz dıştan güzel görünen, ama içi ölü kemikleri ve her türlü pisliklerle dolu badanalı mezarlara benzersiniz. Dıştan insanlara doğru kişilermiş gibi görünürsünüz, ama içte iki yüzlülük ve kötülükle dolusunuz". ( Matta23/28)

Sakalla, sarıkla, cübbeyle dindar bir model oluşturabilir. Kutsal yerleri ziyaret ederek hacı gibi ulvi sıfatlar alınabilir. Ama içi dinin erdemlerinden arındırılmış bir dindar görüntü, içi her türlü çirkeflikle dolu, badanalı bir mezardan farklı olmayacaktır. Mezarlıkta manevi bir görüntü sergilemekte, dini aksesuarla bezenmiş insanda. Ancak dindar insanı yüce, şerefli kılan şey, şeklinin güzelliği değildir. Ruhunu, uygunsuz, olumsuz, şer, bayağı zevkler, Allah ve insan karşıtı olarak telakki edilen her türlü kötü huy duygu ve davranışlardan arındırmasındadır.

Bu husus Kuran-i Kerim´de şöyle belirtilir;

?´Elbiseni temiz tut, kötü şeyleri terk et? ( Müdderis 74/45)

?Nefse ve ona bir takım kabiliyetleri verip de iyilik ve kötülükleri ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir?( Şems 91/4-5)

Temizlik ve güzellik hem şekli hem de ruhi bütünlükte gerçekleşmelidir. Ruhun yüceleştirilmesi adına nasıl ki pejmürdelik kabul edilemezse dış görünümün temizliği ve güzelliği adına da ruhun banallaştırılması kabul edilemez. Maneviyata hayat sahnesinde önemsiz roller verilerek gözden düşürülmesi bu bütünlüğü sarsmıştır. Artık insanlar görünümleriyle /gösterişleri ile birbirini etkilemenin yollarını aramaktadırlar.

Bunun içinde ruhu çirkinleştiren oportünist bir anlayışı benimsemekten hiçte rahatsızlık duymamaktadırlar. Belli bir konfora, refaha ve lükse sahip olmak uğruna namusu satılığa çıkarmak hangi insanlığa sığar? İşte günümüzde insanlar, gösterişe, servete, gururlanacakları sosyal statüye ulaşabilmek için bütün değerlerini satılığa çıkarmayı normal karşılamaya başlamışlardır. Buna aykırı bir yaklaşım sergileyenlerin ise uyumsuz, deli, dengesiz, saf, aptal gibi yaftalara tabi tutarak onunla alay ederler.

Gösteriş delilerinin arasında ruhun asaletini korumaya çalışmak ne kadar zor olsa da o kadar asil bir davranıştır. ?´Büyük ve üstün insanların yükselmesi yukarıya doğrudur, düşük insanların yükselmesi ise aşağıya doğrudur.?´ der Konfüçyüs. Böylesi insanların vicdanları kötürümleştiği için hayvanlardan daha aşağı bir seviyededirler.

Şeklen en şerefli varlık insanın kılığında, ruhen ise bir hayvanın bile kabul edemeyeceği derecede bayağı ve çirkin bir kılıktadır. Ahlaksızlık süslü giysiler içinde insanların gözlerinde taht kurmuş bir idol olma yarışında manevi soyunmuşlukta ipi göğüslemiş görünmektedir. Toplumda ?Yüksek düzeyli ilgiler meraklar kalmamıştır. Toplum, zorbalık, diz boyu ahlak bozukluğu ve iki yüzlülükle renklendirilmiş can sıkan anlamsız bir hayat sürmektedir.? der A.Çehov.

Bilgi erdemken insanları methetmek için kullanılan bir metaya dönüşmüş, çamurlu vicdanların mağrur suratlarında. Güzellik, arzulanan bir erdemken, manevi soyunmuşlukla banallaşmış ruhların afili bedenlerinde sermayeye dönüşmüş.

Güzellik ruhun olgunluğuyla anlam ifade eder.

Vicdandan yoksunlaşmış zenginlik ise, erdemin intihar edişidir yüreklerde.

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR