Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Seyit Ahmet UZUN


Patlıcanın Dalkavuğu Değilim!

Dalkavuklar inlerini nereye kuracaklarını iyi bilen tilkilerdir. Ancak bu tilkilere karşı uyanık bir bilinçle hareket edilmediği zaman çok ciddi sıkıntılar ortaya çıkacaktır.


Padişahın birisinin canı patlıcan yemeği çekmiş. Yaverine akşam yemeğinde patlıcan yemeği yapmaları için talimat vermiş. Yaver hemen elini ovalamaya başlamış.

?Efendim patlıcan yemeği kadar güzel bir yemek yok. Dünyada onun kadar lezzetli ve  proteini bol bir sebze bulunmaz. Tam ağzınıza layık bir yemek efendim. Tercihiniz harika!?

Daha konuşmaya devam edecekmiş ki padişah, ?Tamam yeter. Sen yemeği söyle o kadar!? Yaverin daha fazla konuşmasına izin vermemiş.

O akşam padişahın emri gereği çok güzel bir patlıcan yemeği yapılmış. Sofra donatılmış. Leziz ve leziz olduğu kadar da göze hitap eden bir sunum yapılmış. İnsan nefsi azgındır. Padişahta yemeği biraz fazla kaçırmış. O gece karnı ağrımaya başlamış. Kıvranıyormuş.

?Ne biçim bir yemek bu? Beni hasta etti! Kim yaptı bunu?? diyerek yemekle ilgili şikayetini dile getirmiş. Tabi bizim yaver bu sözleri duyunca dayanamaz. Hemen patlıcanın kötülüğüyle ilgili vecizeler dizmeye başlar.

?Evet efendim bu ne biçim yemek! Böyle bir sebze mi olur? Dünyanın en berbat yemeği patlıcanla yapılan yemektir. Bu patlıcanı yasak edeceksin!? diyerek patlıcanın karalamasını yapar. Padişah garip garip yavere bakar.

?Sen ne biçim insansın? Sabahleyin patlıcanın faydalarını saya saya bitiremiyordun. Şimdi ise onun kötülüklerini sıralıyorsun.?

Yaver gülümseyerek padişaha bakar:

?Efendim ben sizin dalkavuğunuzum patlıcanın değil ki! Tabi ki size övgüler yağdıracağım patlıcana değil.?

İnsan, kişiliğini bulunduğu mevkiine kurban adarsa, kişi kendisini insan yapan en değerli varlığını yani onurunu, kişiliğini feda etmiş olur.  

Senin dalkavukluk yapacağın bir padişahın varsa liyakat, yeterlilik, kalifiye gibi özelliklere ne gerek var. Senin ağzından çıkacak sözlerle kendinden geçen, pohpohlamayla kendisini dev aynasında gören bir büyüğün varsa önündeki bütün engeller kalkar, bütün kapalı kapılar açılır.

Dalkavuklar gerçekten birçok kişinin emek vererek, alın teri dökerek gelmeye çalıştıkları yere bol kepçe övgüleriyle gelirler. Ancak Cenap Şehabettin´in yerinde tespitiyle ?Dalkavuklar ne kadar yükselseler, kendilerini yükselten tekme izlerini arkalarından silemezler.?

Onuru, birilerini haksız yere yüceltmenin gölgesinde kalan insanlar, dünyanın en şerefsiz varlıklarıdır. Çünkü onların varlığı bir hiçtir.

Fıkramızda gördüğümüz gibi dalkavuklar, patlıcanların yani kendisine menfaat sağlamayacakların etrafında dolaşmazlar. Onlar daha çok devlet adamlarının, servet sahiplerinin, güç ve kudret sahiplerinin çevresini kuşatırlar. Çünkü onlar için söyledikleri her övgü bir kazanç kaynağıdır. Bu hususta Montesquıeu şöyle demektedir. ?Dalkavukluk, devlet adamlarının çevresini sarmış bir çemberdir.?

Dalkavuklar inlerini nereye kuracaklarını iyi bilen tilkilerdir. Ancak bu tilkilere karşı uyanık bir bilinçle hareket edilmediği zaman çok ciddi sıkıntılar ortaya çıkacaktır. Yukarıda belirttiğimiz gibi liyakatin can çekiştiği iklimlerde dalkavuklar hayat bulur. Ancak bu hayat bir çöldeki Serap misali insanı susuzluğa mahkum eder. Çünkü aslında o söylenen sözler bizlerde olmadığı halde söylenmesinden haz aldığımız hayali özelliklerdir. Dalkavukların sözlerini kendileri için güzel görmeye başlayan yetki sahibi insanların bulunduğu yerlerde irtifa kaybının yaşanması kaçınılmazdır. W. Shakespeare; ?İktidar dalkavukluktan hazzetmeye başladığı zaman, şeref daima ayaklar altında ezilmiştir.? 

Aslında bu yaklaşım toplumsal yozlaşmanın geldiği aşamayı göstermesi açısından önemlidir. Çünkü artık insanlar bizden olsun çamurdan olsun anlayışıyla yeterlilikleri, kaliteyi, özellikleri değil dalkavukça yaklaşımları olan sözde kendinden insanları öne çekmektedir. Çünkü zannediyorlar ki onlardan zarar gelmeyecektir. Kemal Tahir bu hususta: ?Dalkavuk, efendisini boynu bükerek aldatır.? Diyerek dalkavukların vereceği zarara işaret etmektedir.

Aslında bir ülkeye, bir iş yerine, bir topluma en büyük zararı dalkavukça yaklaşımlar verecektir. İşte bunu gören Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk bu konuda güzel bir tespitte bulunmaktadır: ?İlişkileriyle değil, yeteneğiyle, becerisiyle bir yere gelmiş insanlar öne çıksın istiyoruz"

Bu bir durum tespitidir. Bu tespiti destekleyen sözleriyle dikkat çeken Sezai Karakoç şöyle demektedir: ?Devlet hayatında samimi eleştiri şarttır. Eleştirisiz devlet, kısa zamanda çöker.?

Peygamberimiz ise bu hususta ?Sizi çok çok övenlerin yüzüne toprak saçın.? Demektedir. Yani yağcılığı meslek edinerek çıkar elde etmek isteyenlere avucunuzu yalayın, bizden size ekmek çıkmaz, diyerek onları boş çevirin.

Son olarak farklı bir bakış açısıyla yazımızı tamamlayalım. ?Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.? Biraz dünyalık, biraz mevki makam elde edeceğim diye haksızlıklara göz yuman ve aynı zamanda haksızlığı yapanı övenler şeytanın uşaklarıdır.

Padişahları öveceğim diye patlıcanlara haksızlık yapmayalım.?

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR