Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Necip CENGİL


Öteki Olmadan Asla

Farklılıklar bir yaratılış çeşitliliğidir. Üstünlük vesilesi değildir. Ne siyahın beyaza ne de beyazın siyaha bir üstünlüğü vardır


Yaşadığımız yerde bizden başkaları da var ve olmaya devam edecek. Biz kendi kimliğimizle, başkaları da kendi kimlikleriyle var olacaklar. Farklı düşüncelerimiz, kabullerimiz, tercihlerimiz olacak. Hiç kimse ötekine mutlak benzerlik içinde olmayacak. Bize düşen, tüm farklılıklarımızla beraber, bir arada yaşayabilmek, bunu sürekli ve sürdürülebilir kılacak bir hukuk oluşturmaktır. Öncelikle, bizden başkasına ?öteki? dersek, yapmamız gereken; lisan ve hal diliyle ?öteki olmadan olmaz? diyebilmek, yaşarken ötekini de yaşatabilmektir.

Allah bize ?sizin işleriniz (kabulleriniz, hayat tarzınız) birbirinden farklıdır? der. Bu farklılıklarla birlikte bir araya gelmemizi, cem olmamızı ister. Buna bir de ?İçinizde hayra yardımcı olan diri bir topluluk bulunsun. Onlar iyi olanı bilir, iyi olanı takip eder, besler, iyiye yönlendirir. Ve yine onlar kötü olanı bilir, fark eder, sizi uyarır. İşte doğru birliktelik budur? uyarısını ekler. Bu diri topluluk, farklılıklar içinde bir araya gelenlerin sıhhatli birlikteliğine katkı sağlar. Herkesin yeknesak olduğu bir toplumdan bahsedilmez.

Farklılıklarımızı dile getiren bir başka uyarı da şu şekilde izah edilebilir: ?Sizi farklı topluluklar, kavimler olarak yarattık ki bir araya gelesiniz, tanışasınız, birliktelikler oluşturasınız. Dileseydik sizi tek bir topluluk yapardık.? Farklı toplulukları sadece kavim şeklinde anlamak anlamı daraltmak gibi geliyor bana, bir konuda aynı düşünmemek de bir farklılıktır. Hatta aynı ayetten farklı yorumlara ulaşmak da? Zira işin özeti ?dinde zorlama yoktur? ve kimseye ?benim gibi düşünmek zorundasın, yoksa karışmam? deme hakkına sahip değiliz.

Farklılıklar bir yaratılış çeşitliliğidir. Üstünlük vesilesi değildir. Ne siyahın beyaza ne de beyazın siyaha bir üstünlüğü vardır. Üstünlük ancak yaratıcı yani Allah ile kurulan bağda, takvada aranabilir ki onu da ancak Allah bilir ve O karar verir; kim yaratılış formatına daha uygun hareket etti, kim etmedi. Kimin isabet ettiği konusunda da kavga etmemizi istemez; kıyamet ile birlikte hesap gününde kimin isabet ettiği, kimin doğruya diğerinden daha çok yaklaştığının bildirileceği tembih edilir. Bize düşen ?ötekine? not vermek değil kendimize bakmak, hak çizgide insanlığa faydalı olmaya çalışmaktır. Faydalı olmaya çalışmak yerine farklılıkları şeytanlaştırmaya yol aramak yaratılışın muradına müdahaledir. Şeytanlaştırmaya çalışan her müdahale insanlığı çıkmazlara ve kavgalara sürüklemiştir. Dahası ?benden başkası ya köledir ya da yaşamamalıdır? yaklaşımı muradı ilahi ile kavga etmektir.

Farklılıklarımızla birlikte bir araya gelmemiz ve hayrı beslememizle ilgili dikkat çekici yaratılış örnekleri de bulunmaktadır ve bu örnekleri ciddiyetle incelememiz gerekir. Bu örneklerden biri, onsuz olamadığımız ve olamayacağımız su diğeri havadır. Her ikisinin hayat için ne anlam ifade ettiğini uzunca izah etmeye gerek yoktur. Havadaki bir değeri olması gerekenden fazla, bir değeri olması gerekenden az hale getirirsek, solunamayan ve nefessiz bırakan bir ortam oluşturmuş oluruz. Kısaca yaratılış dengesini korumak gerekir.

İki yanıcı(H) ve bir yakıcı(O) atom bir araya gelerek suyu oluşturmuştur. İki hidrojen atomu ile bir oksijen atomu bir araya getirilerek yaratılan suyun hayata kattığı anlamı göz ardı etmemeliyiz. Suyun yapısına eklenen diğer mineraller ile su daha bir hayata katkı sağlar, canlılık getirir, içimi güzelleşir. Yani sadece H2O olarak kalmaz. İçilebilir ve besleyici olabilmesi için diğer minerallerin de suya eklemlenmesi gerekir.

İki farklı atom bir araya gelip suyu oluşturuyorsa, insanlar da çok farklı düşüncelerle birlikte bir araya gelip hayatı besleyebilir. Biri ötekini yok etmenin peşine düşeceğine, ötekinin farklı düşüncelerinden hayrı besleyecek sonuçlar üretebilir. Bazı düşünceler bize uç gelebilir ve hatta ?bunlar nesli zehirliyor? gibi ifadeler bile kullandığımız olur. Elbette her farklı düşünce hayır getirmeyebilir ancak kimi zaman bizim dışladığımız farklılıklar toplumsal şifa kaynağını da olumsuz etkileyebilir. Mesela yılan zehri bile şifa kaynağı olabiliyor. Realite bu; yılan zehri ilaç olarak hastalık tedavisinde kullanılmaktadır. Çıngıraklı yılanların zehrinden damar daraltıcı ve kanamayı durdurucu ilaçlar yapılır. Ayrıca sara hastalığı (epilepsi) ve mafsal (eklem) iltihabı gibi hastalıkların tedavisinde kullanılır. Hayat hakkını elinden aldığımız her canlı bir rahmeti de yok edebiliyor. Hayat hakkı tanımak istemediğimiz her farklılık da toplumsal rahmet deryasından eksilmeye yol açar. Hiçbir düşünce tek başına toplam faydayı tesis edemez. Ayrıca istişare dediğimiz şey bir yönüyle bilen insanlar, diğer yönüyle bilen ama farklı düşünebilen kişilerle yapılır.

Yaratılıştaki farklılığı dile getiren ifadeye eklenen ?bir topluluk diğeriyle alay etmesin? uyarısı da dikkatle okunmalıdır. Zaten alay, aşağılama başlı başına bir ?cehennem? davranışıdır. Alay edenler, aşağılayanlar, insanları birbirine düşürmek için laf getirip götürenler kitapta iyi anılmamıştır. Mesele bunların bilinip- bilinmemesi değil içselleştirilmesidir. İnsanın en büyük zaaflarından biri ?doğruları başkalarını değerlendirmek maksadıyla kullanılan bir bilgi haline dönüştürmeleri? ve ?bu doğru ve iyi davranışı önce ben yapmalıyım? diyememesidir.

Elbette tüm farklılıkların bir arada yaşayabileceği bir hukuk oluşturulmalıdır. Bu bir ?üstünler hukuku? değil, birlikte yaşama hukukudur.

Bir arada yaşamanın hukukunu oluşturmak ile farklılıkları kabullenmemek ve/veya yok etmeye çalışmak birbirine karıştırılmamalı.

Komşuluk hukuku, birlikte iş kurma hukuku, yol arkadaşlığı, iş arkadaşlığı, eğitim ve öğretim sınıfları, evlilikler, aile hukuku kısaca bir bütün olarak sosyal hayat farklılıkların bir araya gelişini, işleyişini düzenlemek içindir.

Bir arada yaşamanın elbette sorunları olur ve hukuk bunun için vardır. Vücudu oluşturan azalardan biri ağrıdığında kesip atmayız, tedavi arayışına gireriz. Zaten sorun olmaması demek, hayatın olmaması demektir ki, hayat devam ettikçe sorunlar olur ve çözüm için uğraşılır.

İslâm tarihindeki Medine örneği de sorunsuz bir hayat değil sorunlarıyla birlikte bir hayatı düzenleme denemesidir.

Günümüzde de farklılıklar içinde bir arada yaşamak imkânsız değil, çatışma yerine konuşmayı esas alan bir yaklaşımla hem sorunlar tespit edilir hem çözüm yolları geliştirilir. Benim gibi düşünmeyen kahrolsun yaklaşımı tercih edilirse, insan kendi içinde bile bütünlüğü sağlayamaz.

Bana ?var olmak istiyorsan ötekini yok etmelisin? diyene ?öteki benim oksijenim, her biri sudaki mineraller? diyebilirsem yol alırım. Önce onu ?insan´ olarak kardeşim kabul ettikten sonra, sıra onunla düşüncelerimi paylaşmaya ve insanlığa faydada yol arkadaşlığının hukukunu oluşturmaya gelir. Değersizleştirme birlikte yaşamaya ve hukuka darbedir.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR