Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Ömer Naci YILMAZ


Mine´nin Kırıkkanatları

Sandık önümüze geldiğinde şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da gereğini yaparız. Sizin gibiler var oldukça biz daha çok seçim zaferleri yaşarız. Kanatkırıkları iyi ki varsınız.


Uzun zamandır söylerim, arkadaşlarımız ve tarih tanıktır. ?Siyasi iradenin yapıp da bizim yanlış bulduğumuz, katılmadığımız, kabullenmediğimiz işler olmuyor değil. Kendimizce tavır geliştirip uyaracağız diyoruz; haydaaa oradan bir hücum, buradan bir hücum, değerlerimize saldırılıyor. İster istemez savunmaya çekilmekle kalmıyor, aynı zamanda taarruza geçiyoruz.? Son olarak McKinsey meselesi de asla doğru bulmadığımız işlerdendi. Pazarlamacı kalemşörler öyle bir McKinsey güzellemesi yaptılar ki inanılacak gibi değildi. Bu tipler için, içimizden geçeni o günlerde söylemiştik, şimdilerde yazsak ne olur ki? ?McKinsey´in malları bunlar.?

Bir evladı İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi´nde okuyan biri olarak ülkedeki tüm İşletme Fakültelerini, İktisat Fakültelerini, Üniversitelerin ekonomi bölümlerini kapatın gitsin. McKinsey´den danışmanlık alınacaksa bunca fakülteye ve hocaya ne gerek vardı. Hamdolsun iş uzamadı ve Reis´ten döndü. McKinsey´in ücretli askerleri, anlı şanlı gazetecileri duvara tosladılar. Bunlar milletin önünü açamaz, ufuk çizemez, siyasete yön veremez. Rahmetli Özal bir fikir ortaya atar, sol kalemşörlerin yazdıklarına bakar, onların doğru bulduklarının tam tersini yapar ve yaptıkları ülke ve millet için doğru olurdu. Reis McKinsey´in maşalarının ve diğerlerinin yazdıklarına ve söylediklerine bakıp tersini yapmalı. Allah´tan bu kibirlilerin ağzına ve kalemine değil, milletinin ağzına bakan bir Reis´imiz var.

Asıl meselemize gelelim. Laik Kemalistlerin ağzı ve kalemi kin ve nefret kusan yazarlarından birisi bize yine giydirdi. Milletin değerlerine giydirmeyi maharet zanneden bir TV kanalında bizi tehdit etti, değerlerimize hakaret etti. Dinlerini yaşatmamışız diyerek bizimle de dalga geçti. Geçmişte CHP zihniyetinin dindar insanları mağdur ettiğini itiraf ederek şunları söyledi: ?Kendileri nelerden şikâyet ediyorlardı? Bizim dinimizi yaşamamızı engellediler, camilerimizi ahıra çevirdiler, dua bile gizli gizli ediyorduk. Çocuklarımızı türbanlı diye okula almadılar. Amerikalara göndermek zorunda kaldık". Böyle demiyorlar mı? ?Dinlerini yaşatmamışız, camileri kapatmışız, efendim bazı camileri ahır yapmışız, çocukların okumasına mani olmuşuz. Kim şimdi mağdur? Biz. O zaman bunun da bir hesap günü gelecek. Şimdi mağdur biziz. Biz de sizi mağdur edeceğiz elbette. Elbette bu gün gelecek.? Evet, biz bize kızıp duralım. Birileri fırsat kolluyor. Doksan yıl boyunca hayatımızdan çalınanlardan on altı yıldır geri alabildiklerimizin bile bize çok görüldüğünü hepsinin şahsında Kırıkkanat´ın tavırlarında gördük. Onların beklediği gün gelirse şayet; hepsinin, en makul olanının bile birer Kırıkkanat olacağı aşikârdır. Grup psikolojisi bunu gerektirmektedir. Kin ve öfkeye bakar mısınız? Dinlerini yaşamaya fırsat bulamıyorlarmış. Ne istediniz de yapamadınız, ne istediniz de giyemediniz, ne istediniz de söyleyemediniz? Hepsini yaptınız, kendi döneminizde yaptığınız ne varsa hiçbirisinden geri kalmadınız. Kin ve nefretinizi zaman zaman gizlediniz, Danıştay´ın andımız (!) kararından sonra yeniden açığa vurdunuz. Biz; ne sizi ne bizi denize dökecek olanınızı asla unutmadık ve unutmayacağız. Nasıl unutalım ki?

Bizim Tilki 28 Şubat´tan kısa bir süre sonra darbeyi savunan tanıdıklarından birine demiş ki: ?Bizden, bu Müslümanlardan ne istiyorsunuz?? Aldığı cevap yirmi sene sonra Mine Kırıkkanat´la aynı noktada buluşuyordu. Tam da gündeme uygun bir cevaptı. ?Tilki, biz Müslümanlara yıllardır çok çektirdik. Şimdi siz iktidara gelirseniz bize aynısını yaparsınız diye korkuyoruz. Bundan dolayı sizi iktidara getirmemek için ne gerekiyorsa yapacağız. Bu post-modern bir darbe de olur, silahlı darbe de olur.? demiş. Tilki´nin cevabı çok kısa ve net olmuş: ?Bizi size karşı durduracak bir vahiy var, korkmayın.? Sizin kustuğunuz kin ve nefret bizim için nerede durmamız gerektiğini gösteren işaret taşlarıdır. Biz size söyleyeceğimizi söyleriz, hakaret etmeyiz, sövmeyiz. Sandık önümüze geldiğinde şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da gereğini yaparız. Sizin gibiler var oldukça biz daha çok seçim zaferleri yaşarız. Kanatkırıkları iyi ki varsınız. Üstadımız Necip Fazıl ile bitirelim:

Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın;

Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!..

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR