Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Nevzat KAYA


Meşale Kadar Başınıza Taş Düşsün Emi!

Malumunuz Fetö´nün 15 Temmuz darbe girişiminin hemen akabinde cemaatlere ve İslami sivil toplum kuruluşlarına yönelik, malum çevrelerce asimetrik bir savaş ilan edildi.


Allah ahmaklardan razı olsun. Onlar bizim yüklerimizi taşıyan hamallarımızdır. Bazen kırk yıl çalışıp da ulaşamayacağımız yerlere davamızın ve hareketimizin adını taşırlar. Biz farkında olmadan zihinleri hazır hale getirirler. Sonra da o şüpheci zihinler hakikatle karşılaştıklarında neyin ne olduğunu anlar, hak ve hakikat arasında tercihlerini sunarlar. 

 

İşte böyle, Allah dilerse kendi davasını böylelerin eliyle de ikame edebilir. Bu şüphe götürmez bir gerçektir. Tıpkı sevgili peygamberimizin ismini ve davasını müşriklerin aleyhte propagandalarıyla tüm Arap yarımadasına yaydığı gibi, bugün de kendi davasını yine ahmakların eliyle duyuruyor, adeta birilerine haykırtıyor!

 

Bu işler böyledir. Aslında davası olmayanlarla, tam tersi sadece dünyalık makam, mevki ve şöhret peşinde olanlarla fikir tartışmak bir acziyettir. Onlara sadece hakikat anlatılmalı ve bu iş orada bırakılmalıdır. Bunun için bugün tartışma yerine, bazı hakikatleri dile getirme adına bir kelam yapmak istedim. 

 

Malumunuz Fetö´nün 15 Temmuz darbe girişiminin hemen akabinde cemaatlere ve İslami sivil toplum kuruluşlarına yönelik, malum çevrelerce asimetrik bir savaş ilan edildi. Birileri "fırsat bu fırsat, hava hala puslu iken olayı nasıl Müslümanlar aleyhine dönüştürelim" düşüncesiyle krizi fırsata çevirme derdine düştüler.

 

Oysa münafıkların puslu havalarda soluduğunu, kaostan beslendiklerini, kargaşa ortamlarında ortaya çıktıklarını, fitne çıkmasını dört gözle bekleyip fitne çıkınca da baş aşağı nasıl daldıklarını, iman ettiğimiz kitaptan çok iyi biliyoruz. İşte bunlarda sanki önceden pusuya yatmış, puslu bir havanın çıkmasıyla da yuvasından çıkmış 28 Şubat artıkları gibi, yarım kalan işlerini böylece tamamlamak istiyorlar!

 

Ve haliyle birçok cemaat ve STK için yürütülen kara propaganda ve çirkin algılar almış başını gidiyor. Özellikle de Malatya´da Meşale Derneği üzerine bazı çevrelerce pompalanan çirkin algılar bu dönemde yoğunlaştı. 

 

Meğer devlet dediğimiz aygıt ortadan kalkmış, kanun, nizam ve teamüller yok olmuş da böylece Meşale Derneği fırsattan istifade Malatya´yı yönetirmiş, belediye işlerini evirir çevirirmiş, ihalelermiş, şuymuş-buymuş...Meşale kadar başınıza taş düşsün emi!!! 

 

Sahi neymiş bu Meşale Derneği böyle yahu. Dernek mi yoksa devlet mi? Bari biraz ufak atın da civcivler de yesin. Küçükken beni, anne-babama kargaların getirip bıraktığına inanırdım. Çünkü öyle bir hikaye anlatılırdı hep. Biz de inanırdık. Sonra biraz aklımız yetmeye başlayınca bunun böyle olmadığını anlamıştık. Sizinki de böyle bir hikaye işte. Belge, delil isteyin hemen yan çizer, toz olur giderler. 

 

Yahu burası Muz Cumhuriyeti mi? Bu ülkenin yargısı, savcısı, emniyeti, istihbaratı yok mu? Bu ilin valisi tatilde mi? Allah aşkına Dernekler Müdürlüğü ne iş yapar? Bu ülke sahipsiz mi? Varsa elinizde bir deliliniz neden mahkemelere ve diğer yetkili mercilere vermiyorsunuz? 

 

Oysa iddiacı iddiasını ispatla mükelleftir. İddiasını ispat edemeyenler ise apaçık birer müfteridir. Yok öyle üç kuruşa beş köfte. Çamur at izi kalsın dönemi bitmiştir!

 

Aslında biz neyin ne olduğunu, bu algıların kimler tarafından pompalandığını çok iyi biliyoruz. Bunların gerçekte Tayyip Bey´e nasıl kin bilediklerini de iyi biliyoruz. Asıl amaçları ise her seçim öncesinde olduğu gibi yine zihinleri bulandırıp, böylece bir zihin karmaşası oluşturmak ve nihayetinde bundan nasıl nemalanırımın hesaplarını yaparlar. Bunlar böyle ucuz bir hayat sahibidirler işte!

 

İş bununla kalsaydı tamam derdik. Lakin dilin kemiği yok ki kırasın. Bir insanda Allah korkusu olmadı mı ondan her şey beklenir. Tek zenginlikleri iftira atmak olan bu karakter yoksunlarının yine Meşale Derneği hakkındaki Fetövari benzetmeleri de işin cabası. Meğer bu Meşale Derneğinin işi gücü yokmuş da Fetö´cüleri aklarmış. Kargaların anlayası olsaydı da kahkahayla gülselerdi. 

 

Oysa 17-25 Aralık algı operasyonlarının yapıldığı dönemde, Milli Birlik Platformu bünyesi altında sayın Cumhurbaşkanımızın arkasında dimdik duran, iftira operasyonlarına karşı kamuoyuna yapılmak istenenlerin aslında Tayyip Erdoğan iktidarını yıkma darbesi olduğunu apaçık deklare eden, bununla halkın meşru iradesinin gasp edilmek istendiğini kamuoyuna açık açık anlatan, yine bununla ilgili bildirilerde Sayın Cumhurbaşkanı´nın arkasında olduklarına dair imzaları belgeyle bilinenler ortadadır. 

 

Sayın iftiracılara söylüyorum. 15 Temmuz işgal girişiminin daha ilk saatlerinde, kendi tabanlarına mesaj atıp acilen meydanlara çağıran ve böylece vatan savunmasına geçenlere karşı, bu haksız ve iftira dolu iddialarınızdan dolayı hiç mi utanmadınız. Unutmayın ki Malatya´daki Sivil Toplum Kuruluşlarına karşı yaptığınız bu kara propagandalar tutmayacak. Bu iftira ve saçmalıklarınız her dönem olduğu gibi basiret sahibi Malatya Müslümanları tarafından kaale alınmıyor, alınmayacaktır da..!

 

İyisi mi siz bu iftira kampanyalarınızdan vazgeçin. Çünkü biz medeniyetlerini; hile, desise, yalan, kumpas, iftira ve iki yüzlülükler üzerine inşa edenlerin karşılaştıkları sünneti yakın zamandan iyi biliriz. Böyleleri başta belki başarır gibi bir algıları olsa da aslında ilahi bir sünnet olan yıkıma uğramanın öncesinde, kendilerine verilen mühlet içinde adım adım azaba giderken, akıllarını baştan almak için kurulan bir tuzaktan başka bir şey değil.

 

Biz ise iftira atamayız, kumpas bilmeyiz, iki yüzlü olamayız, yalan konuşamayız, hile hurda yapamayız. Haliyle yenilgiye gidenler gibi olsak da aslında bu kesin bir zafere giderken eleneceklerin ayıklanması için, işletilen bir sünnetin süresinden başka bir şey değildir.

 

Merak etmeyin 28 Şubat sürecinde yıllarını cezaevlerinde geçirmiş, işkenceler görmüş, hayattan koparılmak istenmiş ve tüm bunlara rağmen vatanına küsmemiş, adeta yeniden bir varoluş mücadelesi verdiğimiz bu günlerde, doğru bir çizgide durmayı her daim bilmiş olan Meşale Derneği üye, temsilci ve sevenleri sizlerden korkmuyorlar. Bilakis asıl korkular içinde debelenenler sizlersiniz. Yüz yıldır Müslümanlar gündeminiz oldu. Yüz yıldır Müslümanlarla mücadele ediyorsunuz. Yüz yıldır kabusunuz olduk. Sermaye, medya, güç hep sizde olduğu halde, bütün şeytani ve nefsani yöntemleri çekinmeden yaptığınız halde, biz yerimizde hep durduk, var olduk. 

 

Artık ne yapsalar da boş. Bu halkın köklerinden cemaat olmayı, kadim vakıf anlayışını söküp atamayacaklar. Kadim Anadolu topraklarına maya çalmış İslam´ın olmazsa olmazı olan cem olmak, cemaat olmak, birlik ruhu içinde "neslin ıslahı ve arzın imarı" için gecesini gündüzüne katıp; anadan, yardan ve serden geçenleri, iftira ve kumpaslarınızla yıldıramazsınız. 

 

Sivil Toplum, halkın ruhu ve vicdanıdır. Bu halk ruhunu ve vicdanını asla terk etmeyecektir. Elbette bu günler geçecek. Siz ise Müslümanların vicdanında mahkum olmuşluğun ezikliği altında sızlanacaksınız. Doğru, belki suyu biraz bulandırdınız. Lakin unutmayın ki, bulanmış su berraklaşmaya her daim mahkumdur.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR