Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Sait ALİOĞLU


Kadın sorunu algısına ?kısa ve öz´ bir değini?

"Ey insanlar! Sizleri bir tek nefisten yaratan; ondan eşini, ikisinden de birçok erkek ve dişiyi yaratan Rabbinize karşı gelmekten sakının..." (Nisa-4/1)


Gerek gelenek ve gerekse de modern algı açısından, kadının erkek için yaratıldığını tartışmasız, zaman, mekân ve ideolojik fark göstermeksizin bir kesinliği ifade ederdi?

Halbuki ´en güzel şekilde/Ahsen-i takvîm" olarak yaratılan insanların karşı cins farkı olmadan toplumsal hayatta birbirlerini tamamlayıcı unsurlar olarak belirdikleri söz konusu olurdu.

Cinslerin fiziki şartları ve o çok ön plana çıkan ´zaaf ve üstünlük" olgusu sadece teknik ve maddi olup ruha ve o ruh sahibinin oluşan şahsiyetine etki etmezdi.

Peygamberlerin ve Salih kişilerin tarih boyu süren mesajları ve çabalarına karşılık insanlık tarihi, uzun asırları kapsar oranda ´gelenek" adı altında koyu ve zifiri bir karanlığı yaşamıştır.

Bu bağlamda kadın unsuru da o karanlık dönemi kendi, sınıfsal çıkarları için, elde var olan malzemeleri yerli yerinde(!) kullanarak erkek egemenliğini, ataerkilliği pekiştirerek sürdüren bir vasatta üzerinde düşünülmesi imkân harici olan bir algıya dönüşmüştü.

Ki, doğuya nazaran batı açısı çerçevesinde oluşan o algıya göre kadın asla insan türünden olmayıp insan dışı bir varlık ve hatta ruhu şeytan tarafından istila edilen ve nihayetinde de bizzat şekil değiştirmiş şeytanın kendisi idi! Daha ortaçağa kadar batıda var olan bu algı bu minvaldeydi.

Doğuda da (Çin, İran, Hindistan vs.) durum bundan farksızdı. İslam"ın tebliğiyle elimize ulaşan Kur"an"ın aydınlığında olaya baktığımızda kadın unsurunun ´bir elmanın yarısı" kabilinden ziyade erkeğin asli parçası, onun, onunla birlikte tamamlayıcı unsuru olduğunu görebiliyor, müşahede edebiliyoruz.

Bu Kur"ani algı bir şekilde bize kadar ulaştığı halde, saltanatçı mantığın hayatın her alanında hüküm ferma olmasıyla yüz seksen derecelik bir açıyla cahiliye mantığını onaylarcasına gelenekselleştirilmişti.

Toplumsal alandan temiz kalsın diye dışlanmak, birde kendi özgürlüğünü elde etsin vehmiyle onu ifsada sürükleyip erkek egemenliği, ha bire pekiştirmek.

Zamanla oluşan batılı literatürü sarf-ı nazar edersek; Klasik veya modern batılı kaynaklarda kadın algısı, algılanışı ve sorunla ilgili yaklaşımlarla birlikte bazı semavi kitaplarda bu konularla ilgili yaklaşımları istisna edersek İslami literatürü oluşturan başka Kur"an, hadisler, tefsir kitapları ve zamanla bu konu ile ilgili olarak oluşan ´yeni" literatüre baktığımızda da istisnai yaklaşımları bir tarafa bıraktığımızda en kapsayıcı görüşlerin kur"an"ın bütünlüğü ile birlikte bizzat Rasullhlah(s)´ın o pâk sünnetinde ve insanın henüz yıpranmamış fıtratında sadır olan hallere baktığımızda temel kalkış noktasının bu iki unsur olduğu görülür.

"Ey insanlar! Sizleri bir tek nefisten yaratan; ondan eşini, ikisinden de birçok erkek ve dişiyi yaratan Rabbinize karşı gelmekten sakının..." (Nisa-4/1)

İnanan insanlar için bu konuda hiçbir ihtilaf yoktur, sanırız. Bu konu, konu bağlamında hadislerde de geçmekte olup daha sonraki dönemlerde her iki cinsin bir tek nefisten yaratılması mevzuu İsrailiyat"tan kaynaklanan rivayetlerin o algıyla, o pâk yaratılışın hilafına olacak oranda farklılaştırılmak istenmiş ve ne yazık ki literatürde o kalıba sokulmuştur.

Bu durumda ister, istemez dolaysız olarak bir zihniyet kırılmasına ve adaletsiz bir anlayışa evrilmiştir.

İşte günümüzde ´kadın sorunu" dediğimiz sorunun zihinsel arka planı bu şekilde vücuda gelmiş bulunmaktadır.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR