Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


F. Yılmaz ALTUNÖZ


İstismar Ve İdam

Suçun engellenmesi noktasında şüphesiz ki yasaların caydırıcılığı önemlidir. En az onun kadar önemli olan şey ise suça/günaha giden yolların; ahlak, eğitim ve yasalar yoluyla kapatılmasıdır.


İstismar; Arapça meyve anlamına gelen ?Semer? kelimesinden türemiştir. Bir şeyi istismar etmek; meyvelerini toplamak, yararlanmak anlamına gelir. Arapça´da olumlu anlam yüklenmekle beraber Türkçe´de olumsuz anlam içerisinde kullanılır. Pratikte ya da sosyal yaşamda istismar kelimesinin yüklendiği anlam; birey, toplum veya dine ait bir değerin; bir başkası/kurum/kuruluş tarafından çıkar amaçlı kötüye kullanılmasıdır. Şimdilerde daha çok çocuklara yönelik olarak kullanılan bu kelime; aslında tüm bireyler için söz konusudur. İstismarın cinsel, duygusal ve fiziksel türleri vardır. İstismarın muhatabı bir çocuk olabildiği gibi; kadın, erkek, yaşlı, yoksul, emekçi, göçmen de olabilir. İstismarcı yalnızca insanlardan olmaz; cinlerden de olabilir. Hani ayeti kerime de mealen ?Şeytan sizi Allah ile aldatmasın? ifadesi bunu göstermektedir. İstismar sadece yerel değil aynı zamanda küresel bir suçtur.

İstismar edilen bireyler maddi ve manevi kayba uğramakla birlikte bazen de canlarını kaybetmektedirler. Taciz, tecavüz ve ölümle sonuçlanan istismar olayları korkunç boyut taşımaktadır. Hele bu kurbanların bir de çocuk olması; olayı daha da tiksindirici hale getirmektedir.

Her suçun mutlaka bir karşılığı vardır/olmalıdır. Ancak hangi davranışın suç boyutu taşıdığı ve karşılığının ne olduğu Müslümanlar açısından sorunlu durumdadır. Yani Müslümanlar inançları gereği; suçun tanımını ve cezasını Kur´an ve Sünnete göre yapmak durumundadırlar.  Ancak yaşadıkları toplumda seküler/laik yasama ve yargı faaliyetleri geçerli olduğu için bu imkandan/olanaktan yoksundurlar. Bu çerçevede suçun tespiti/tanımı ve cezası sorunlu hale gelmektedir.

İslam Hukuku´na göre tecavüzün ve öldürmenin karşılığı; yasa koyucu ve hukuk kitaplarında darp/recm ve kısas (ölümdür). Yani karar verici yargıç/hakim; suçlu, mağdur, suçun unsurları, suça götüren nedenler/tahrik  ve suç ortamı gibi çok yönlü inceleme ve araştırma yaptıktan sonra; kararını verecektir. İslam hukuku cezanın adil olabilmesi için tüm sosyal, siyasal, ekonomik ve ahlaki altyapının tam olmasını önceler. Yani önce suça/günaha giden yolları/günahları, teşvik ve tahriki ortadan kaldırır. Can, mal, nesil, akıl ve din emniyetini/güvenini egemen kılar; sonra suç işleyenlere suç karşılığında/tanımlanmış cezayı verir. Darp, recm, kısas ya da tazir uygulamasını gerçekleştirir.

Seküler/laik sistemlerde ise  suçun/günahın tanımı ve cezası  İslam hukukuna aykırılığı söz konusudur. Bu tür sistemlerde İslam´ın günah/suç saydığı birçok şey özgürlük adına sınırsız bir şekilde alan bulmaktadır. Cinsellik, alkol, uyuşturucu madde, zinanın türevleri vd. bir başka ifade ile suça teşvik ve tahrik unsurları tüm boyutu ile söz konusudur. Çocuk istismarı için idam istenilen bu ülkede; müstehcenlik, cinsellik, zina, alkol, uyuşturucu; televizyon, internet/sosyal medya, gazete ve dergilerde, kamuya açık alanlarda özendirilmesi; ulaşılabilir/elde edilebilir şekilde her yaş gurubuna sunulabilmekte ve alıcı bulabilmektedir.

Suçun engellenmesi noktasında şüphesiz ki yasaların caydırıcılığı önemlidir. En az onun kadar önemli olan şey ise suça/günaha giden yolların; ahlak, eğitim ve yasalar yoluyla kapatılmasıdır. Bu noktada İslami STK/vakıf ve çalışma gruplarının faaliyetleri de önem arz etmektedir. Karanlığa mum yak(a)mayan Müslüman düşünür, yazar ve çizerler, STK´lar ve de siyasi iradenin hamasi/laf ebeliği nutuklarının bir anlam taşımadığı zifiri karanlıkta da dahi görülecektir.

Evet; İslami STK´ların kısa, orta ve uzun vadeli çalışmaları ve projeleri önemlidir.Bu hal  İslami ve insani bir sorumluluktur.








Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR