Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Yusuf YAVUZYILMAZ


İslam´ın Sol Yorumu Olabilir mi? -Hasan Hanefi ve Nurettin Topçu Örneği-1

?Sosyalizm çağımızın şeriatıdır.? (Nurettin Topçu)


İslam´ın sol yorumu geleneksel paradigmanın verileriyle yetişmiş Müslümanların çoğunluğu tarafından garip karşılanabilir. Bu algılama biçimi İslam´ın tarihsel ve sosyolojik olarak sağ muhafazakarlık içinde değerlendirildiği için normal karşılanabilir. Ancak bu genel eğilimin aksine İslam´ın sol yorumu diyebileceğimiz eşitliği ve emeği temel alan çalışmalar tarihsel süreçte yapıla gelmiştir. Mustafa es- Sıbai, Seyyid Kutub, Sultan Galiev, Nurettin Topçu, Ali Şeriati, Ebu Zeyd ve Hasan Hanefi gibi aydınlar sol İslamcılar olarak adlandırılabilir. Sol denince çoğu insanın zihnine niçin ateizm ve marxizmin geldiğinin anlaşılabilir tarihi ve sosyolojik sebepleri var. Türkiye topraklarına giren sol düşüncenin genelde ateist ve materyalistler tarafından savunulduğu ve bunun sonucunda ateizmle sosyalizmi eşitleyen bir kültürel zemin oluşturduğu göz önünde tutulacak olursa, İslam´ın sol yorumunu tartışmak elbette kolay değildir. Nitekim yukarıda adı gecen düşünürler de bu zorlukla baş etmeye çalışmışlardır. Biz İslam´ın sol yorumunu yapmaya çalışan aydınlar arasında Hasan Hanefi ve Nurettin Topçu özelinde konuyu değerlendirmeye çalışacağız.

Niçin İslami sol sorusu bu noktada sorulması gereken bir sorudur. Daha doğrusu hangi sâikler Müslümanları bu tip bir arayışa itmiştir? İslam´ın sağ siyaset teorisi içinde anılması ne kadar gerçekçidir? Bu sorulara gerçekçi cevaplar verebilmek için sol ve sağ siyasetin temel parametrelerini yeniden tartışmak gerekir.

Ömer Çelik´in de dediği gibi ?Sağ siyaset, eşitsizliklerin sabitlenmesine dayanan bir siyasal dil kullanır. Sol siyaset, ?eşitsizliklerin giderilmesine yaslanan´ bir siyasal dili istihdam eder. İslam felsefesi ciddi bir siyaset felsefesi üretiminden yoksun olduğu için, teolojik düzeyde talep kâr olduğu ?adalet´ ?özgürlük´ ve ?meşruiyet´ kavramlarını pratikleştirme yeteneğinden yoksundur; bu yönde bir siyasallaşma üretememektedir. Sebep, sağ siyasal eklenme mimarisi içinde var olmaya çalışmasıdır. Buna karşı yükselen muhalefet ise, sol dilin geometrisini kavramadan, sol sembol ve kavramlara yönelmiş ve sürdürülebilir bir siyasallaşma üretememiştir. Her iki durumdan kaçınma çabası ise dışlanmaktan öteye geçememiştir. İslam dünyasının verili yaşam koşulları ise, ?adalet´, ?özgürlük´ ve ?meşruiyet´i ekmekten bile daha önemli hale gelmiştir. Bu durumda, İslam dünyasındaki entelijensiya, ?sol siyasal dil´in geometrisi üzerinde daha çok kafa yorması zorunludur.? (Ömer Çelik, İslamiyat cilt: 5, sayı: 2)

Hiç şüphesiz İslami sol tanımlamasını kullanan düşünürlerin, sol tabirinden ateizmi temel alan bir siyasal ideolojiyi anlamadıkları açıktır. İslam düşünürleri sol denilince fakirlerin, yoksulların, ezilenlerin daha açık bir deyimle mustaz´afların hakkını savunan bir siyasal ideolojiyi anlıyorlar. İslam´da sol düşüncenin izlenebileceği ve değerlendirilebileceği çalışmaların başında Seyyid Kutub´un ?İslam ?Kapitalizm Çatışması? ve İslam´da Sosyal Adalet? adlı eserleri ile özellikle Mustafa Sıbai´nin ?İslam Sosyalizmi? adlı kitabı gelmektedir. Bu kitapların yayınlanması ile birlikte İslam ve sosyalizm ekseninde yoğun tartışmalar yaşanmıştır. Uzun süre Nurettin Topçu´nun çıkardığı ve temel görüşlerini açıkladığı ?Hareket? dergisinde makaleleri yayınlanan Hüseyin Hatemi´nin ?İslam Açısından Sosyalizm? adlı eseri bu tartışmaları enine boyuna incelemektedir.

İslami sol deyiminin altını en çok doldurmaya çalışan aydınların başında Mısırlı alim Hasan Hanefi gelmektedir. Sağ ve solu sadece ideolojik bir söylem olarak değil, günlük yaşama etki eden iki davranış biçimi olarak değerlendirir. Hanefi´ye göre İslami sol kavramı, C. Afgani, M. Abduh ve Reşid Rıza´nın çalışmaları ile belirginleşmeye başlamıştır. ?Hanefi´ye göre ?İslami sol´ proje, Doğu´dan ve Batı´dan, Marksizm´den ve Liberalizm´ den, Şia ve Haricilikten uzak; ümmetin içinde bulunduğu gerçekleri ifade eden, fikri, ictimaî, medeni ve siyasi bir söylemdir. Kökü, Kitap ve Sünnet´e uzanır ve sadece ümmetin maslahatını arar.? (Hanefi´den aktaran İlhami Güler, İslamiyat cilt:5 sayı:2)

Hanefi sol İslamcılığı Marksist ideolojiden özenle ayırır. Ona göre sol İslamcılığın ?amacı, işgal altındaki toprakların bağımsızlık kazanması, toplumsal özgürlük, ictimaî adalet, toplumsal birlik, kalkınma, geriliğin ortadan kaldırılması, Müslüman ve Arap kimliğinin korunması (Batılılaşmayı önleme) ve sivil toplum örgütlerinin güçlendirilmesidir.? (Hanefi´den aktaran İlhami Güler, İslamiyat, çilt:5, sayı: 2)

Hasan Hanefi sol İslamcılık veya İslam´ın sol yorumunu yaparken İslam ve solu eklektik bir çabayla bir araya getirmeye çalışmıyor. O batı kültürünü değerlendirirken oluşan Batıyı toptan kabul etme ve Batıyı toptan reddetme anlayışlarını eleştiriyor. Hanefi kendi düşüncesini bunların dışında üçüncü bir yol olarak tanımlıyor. ?Üçüncü tavır ise Hanefi´nin kendi tavrıdır. Hanefi bu tavra ?asla bağlı kalarak çağdaşlaşma´ demektedir. Çağdaşlaşma ve asla bağlılık birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Çünkü ikisi birlikte düşünce ile gerçekliğin birbirine bağlılığını ifade eder. Asalet, tarih alanına düşünce; çağdaşlaşma ise, yaşama tarzı düzeyinde gerçekliktir. Asla bağlılık, düşüncenin esası; çağdaşlaşma ise gerçekliğe karşı duyarlı olmaktır. Asla bağlılık ve çağdaşlaşma, yenilenme mantığının iki problematiğidir. Asla bağlılık, düşüncenin gerçeğe dönüştürülmesi ise; çağdaşlaşma, gerçeği düşünceye dönüştürmektir.? (İlhami Güler, Politik Teoloji Yazıları, Ankara Okulu yayınları)

Hasan Hanefi, İslam tarihini ve geçirdiği değişimleri dikkate alarak sağ ve solun temel parametrelerini şöyle belirlemektedir:

?a) ?Nasıl bilebilirim?? sorusunun karşısında, imanı; bilginin vesilesi yapan yaklaşım sağ; düşünceyi imanın önüne alan yaklaşım soldur.

b) ?Neyi bilebilirim?? sorusunun karşısında, varlığı; yaratılmış, mümkün, değişken görüp alemin fani olduğuna inanan görüş sağ; alemi baki ve müstakar olarak gören görüş soldur.

c) Kadim sıfatlarıyla birlikte varlıktan ayrı bir Tanrı´nın olduğunu kabul eden görüş sağ; sıfatları asli kaynağı olan insana geri veren görüş soldur.

d) Ezeli takdiri benimseyen ve insan fiillerini kendine isnat etmeyen görüş (Eşari´lik ve kesb nazariyesi) sağ; insanı özgür kabul eden ve fiilini kendine isnat eden görüş (Mutezile) soldur.

e) Nakli esas alan görüş (ehlü´l- hadis) sağ; aklı esas alan görüş (ehlu´r- rey) soldur.

f) Hayrı ve şerri Allah´a nispet eden (kaderci) görüş sağ; hayrı ve şerri insana ve topluma nispet eden görüş soldur.

g) Nübüvveti insanın kurtuluşu için zorunlu olarak kabul eden görüş sağ; harici yardımı zorunlu görmeyen görüş soldur.

h) Ahireti gerçek olarak kabul eden görüş sağ; onu insanlığın yeryüzündeki geleceği olarak te´vil eden görüş soldur.

j) Ameli imandan ayıran görüş sağ; ayırmayan görüş soldur.

k) İmameti (siyaseti) dinin aslından görmeyen görüş (Ehl-i Sünnet) sağ; imameti dinin aslından gören görüş (Şia, Haricilik, Mutezile) soldur.

l) Hanefiliğin kazuistik (farazi) fıkhı sağ; Malikiliğin realiteyi dikkate alan fıkhı, Şatıbi´nin ?Mekasıd´ kuramı ve İbn Haldun´un tarih felsefesi soldur.

m) Farabi ve İbn Sina´nın işraki felsefesi sağ; İbn Rüşd´ün aklı temel alan yöntemi soldur.

o) Hz. Osman´ın ırk ve sınıf temeline dayanan politik yorumu sağ; Ebu Zer el-Gıfari´nin toplumcu ve eşitlikçi görüşü soldur. (Hanefi´den aktaran İlhami Güler, İslamiyat cilt: 5 sayı: 2)

Hasan Hanefi geliştirdiği İslam anlayışını geleneksel anlayış olarak tanımladığı ?teoloji merkezli? bir anlayış yerine ?antropoloji merkezli? bir anlayışa dayandırmak ister. ?Kur´an, Allah´ın sözü olan bir vahiy olmakla birlikte esas itibarıyla konusu ?insan´dır. Kur´an´ın Allah´tan bahsettiği yerlerde bile esas konu yine insandır. Şu hâlde Kur´an´dan çıkarılacak bir ilim Allah´a yoğunlaşan bir ?teoloji´ değil, insana yoğunlaşan ?antropoloji´ olmak durumundadır.? (İhsan Eliaçık, İslam´ın yenilikçileri, Söylem yayınları, III.cilt) Ayrıca Hanefi teolojiyi sağ, antropolojiyi ise sol olarak değerlendirmektedir.

Hanefi´ye göre Müslümanlar dünyayı terk edip, karşılaştıkları hiçbir aktüel sorunu çözemeyen metafizikle iştigal etmişlerdir. Bu uğraş onları akıl ve deneyin yol göstericiliğinden uzaklaştırmış, yaşadıkları dünyaya yabancılaştırılmıştır. Metafizikle uğraşan ve bu dünyayı dışlayan dini anlayışın terk edilerek, Müslümanların sorunlarını çözmeyi amaçlayan yeni bir dini söylem geliştirilmelidir. Hasan Hanefi´nin temel amacı sol ideolojiyi kullanarak İslam´ı yeniden yorumlama ve Arap dünyasını geri bırakan anlayışın tevil edilerek terk edilmesidir.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR