Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Yusuf YAVUZYILMAZ


İslamcılık Öldü Mü?

İslamcılık adına ortaya çıkan pratiklerin başarısızlığı bu temel yönelimin ortadan kalmasını gerektirmez. Esasen Müslümanlar yaşadığı sürece inançlarını pratiğe dökecek bir siyasal arayış da devam edecektir.


Kuşkusuz İslamcılık belli bir tarih kesitinde yaşanan sorunlar karşısında, İslam´ın temel kaynakları olan Kur´an ve Sünnet´e dönerek çözüm üretmeyi amaçlayan entelektüel bir çabadır. Bu çaba tüketilebilir mi? Sanıyorum İslamcılık tartışmaları, İslamcılık adına üretilen düşüncelerin ve pratiklerin başarısızlığı üzerinden yürütülüyor. Ama gözden geçirilen bir şey var: İslamcılık veya İslami siyaset, hatasız mükemmel bir siyaset anlayışına işaret etmiyor. İslam adına siyasete girenler veya İslamcılık üzerinden modern dünyanın gidişatına itiraz edenlerin elinde haksızlık olarak gördükleri sisteme alternatif arama çabası var. Yoksa ellerinde tamamlanmış bir siyasal proje yok. İnsan ontolojisini dikkate alırsak tamamlanmış mükemmel bir ideolojik siyasal sistemin olması mümkün değildir.

İslamcılığın temel parametrelerinin hala geçerli olduğunu düşünüyorum;
1-Kur´an ve Sünnet dönüş

2- İçtihat kapısının açılması

3- Cihat ruhunun uyandırılması.

4- İslam dünyasının sömürge durumundan kurtarılması.

5- Tasavvuf üzerinden ortaya çıkan ve insanları atalete sevk eden zihniyetin ortadan kaldırılması.

İslamcılık adına ortaya çıkan pratiklerin başarısızlığı bu temel yönelimin ortadan kalmasını gerektirmez. Esasen Müslümanlar yaşadığı sürece inançlarını pratiğe dökecek bir siyasal arayış da devam edecektir.

İslamcılık modern dünyanın sorunlarına karşı İslami ilkeleri temel alarak bir cevap üretme gayretiydi. Bu gayret, pratik ne olursa olsun meşrudur. İslamcılık modern dönemde ortaya çıktığından ve modern siyaset pratiklerini izlediğinden kuşkusuz modern bir harekettir. Ancak temel aldığı referanslar göz önüne getirilecek olursa modernliğin zıttı bir epistemolojiyi de içinde taşır.

İslamcıların yaptıkları hatalar, uygulamadaki başarısızlıklar bu arayışın meşruluğunu ortadan kaldırmaz. Ben yoğun olarak yapılan İslamcılık eleştirilerinin altında bir samimiyet sorunu seziyorum. Sanki birileri kendi ideolojisine İslamcılığın reddi üzerinden bir temel oluşturmaya çalışıyor. İslamcıların tamamının hatalı sonuçlara varması, İslami değerleri temel alarak yeni bir siyasal pratik geliştirmeyi amaç edinen arayışın sahihliğini ortadan kaldırmaz.

Ayrıca İslamcıların beklenenden daha başarılı oldukları tezi var ki, onu da tartışmak gerekir. İslamcıların nerede niçin başarılı olamadıkları açıkça ortaya konmalıdır. Öyle görülüyor ki, bazı eski tüfek İslamcılar, İslamcılığın başarısızlığı tezi üzerinden bulundukları yeri terk edip başka siyasal projelerin peşinde koşmalarını, kendi vicdanları ve çevrelerine karşı meşrulaştırmaya çalışıyorlar.

İnsan üretimi olan her ideolojik tutum, her din okuması, hakikati tümüyle ifade etmesi ve tamamlanmış bir proje olamayacağı gerçeği göz önüne alınacak olursa sorunludur aslında. Doğası gereği, tarihsel, yanılgıya açık, bilgisi sınırlı olan insan hatasız ideoloji üretemez zaten. Bu yüzden tamamlanmış her haliyle sorunsuz İslamcılık tasarımı olamaz.İslamcılık İslami hayata hakim kılma amacına dönük bir arayışının adıdır.

Biz, Müslümanlar hatalı davrandı diye İslam´dan vazgeçmediğimiz gibi, İslamcılar yanlış yaptı diye İslamcılıktan vazgeçemeyiz. İslamcılık dinin temel öğretilerinden yola çıkarak adil bir dünya yaratma ya da adil bir dünya alternatifi ortaya koyma arayışının adıdır. Neden bu arayış gayri meşru olsun

İslamcılık eleştirisinin Ak parti özleştirilmesi üzerinden yürütülmesi de bir hatadır. Ak Parti veya hiçbir siyasal pratik ile İslam eşitlenemez. Ak Partinin başarısızlığı bir siyasal hareketin başarısızlığıdır en fazla. Onun başarısızlığı başka bir arayışın önünü açacaktır. Ak Parti demokratik sistem içinde sistemi dönüştürmeyi hedefleyen muhafazakar dindarların yürüttüğü bir siyasal pratiktir. Demokrasi içinde başarısı halkın onu desteklemesi üzerinden kurulacak bir denklemdir. Ak Parti, bir siyasal hareket olarak İslam´ı temsil etmiyor. Özellikle 28 Şubat döneminde Türkiye´de sıkıştırılan dindarların önünü açmak ve tıkanan sistemi restore etmek için yeni bir siyaset tarzı yürütüyor ve bu arayış üzerine oturan siyasal proje hala alternatifsiz olarak demokratik destek buluyor.

Sosyolojik olarak Ak Parti, 1920´lerden beri merkezi elinde tutan Kemalist/ulusalcı/merkeziyetçi siyasal anlayışın enerjisini tüketmesi üzerine, İbn Haldun´un deyimiyle çevreden gelen asabiyesi (Enerjisi) yüksek bir hareketin merkeze yürümesi şeklinde ifade edilebilir. Ak Partinin yıkılışı İslamcılık eleştirisi üzerinden değil, çevrede biriken enerjinin gücüne bağlı olarak ortaya çıkacaktır.

Ak Parti ve İslamcılık eleştirilerinin gelip dayandığı soru şurası: Çevrede asabiyesi yüksek, halkın desteğini alacak bir siyasal hareket var mı? Ak Partinin geleceği bir yandan kendi iç enerjisinin tükenip tükenmediğine, diğer yandan çevrede başka bir siyasal gücün yükselip yükselmediğine bağlıdır.

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR