Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Aziz DARICI


İlkesizlik İlke Olunca

Helal ve haramların belli olduğu halde insanlar fetva bulma makamları arıyorsa; ahlaksızlığın, zulmün arttığı bir toplumda huzur ve mutluluk fotoğrafları paylaşılıyorsa gözlerimizi-kulaklarımızı-vicdanımızı bir yerlerde unutmuşuz demektir.


Eskiden Köroğlu "Silah çıktı mertlik bozuldu? diyordu. Şimdilerde ?Konjonktürellik çıktı ilkeler bozuldu? sözü ön planda duruyor. Sözlerimizin, davranışlarımızın anlam kaymasına yol açtığı bu zaman diliminde ilkelerden bahsetmek, bu çağa ayak uydurmamak gibi tavsiyelere maruz kalınabiliniyor. O zaman bu kadar çok gürültü varken hakkı ve sabrı tavsiye etmeniz bir sonraki zamanlara kalabilir. Çünkü bu kadar çok ilkesizlik, bu kadar az hak-hukuk-adalet söyleminizi yer bitirir. İlkesizlik karşısında diliniz lal olur.

Bu hayata mahkûm olmanın adıdır ilkesizlik. Büyümenin, çoğalmanın, dünyevileşmenin, kazanma adına ilkesizliklerin arttığı dönemlerin adıdır ilkesizlik. Bireysel ve toplumsal anlamda cereyan eden bu anlayış, her söylem ve eylemine bir tevil getirme telaşındadır. Kırmızı çizgisi olmadığından, kırmızı çizgileri görünce alerji olur. Sınırlardan bahsedince, kendi hadsizliklerini sınırsızlık adına piyasaya sürerek, haddini bilenlere fütursuzca haddini bildirirler. Karunlaşmanın cazibesine kapıldığının farkına varmak yerine ?"Ah keşke, Karun´a verilenin bir benzeri bizim de olsaydı?.? (Kasas, 79) duası ile iç geçirmekte. Başına gelecek olan bireysel veya toplumsal felaketlerin haberine kulaklarını tıkamakla kalmayıp, kendilerini uyaranları akılsızlıkla suçlamaktadırlar. Maalesef evrensel ilkeler, yerel-dünyevi ilkelere (ilkesizliklere) havale ediliyor. Kötünün iyisini seçmek maslahatını vurgularken, ilahi olanın tecellisi için değil; tercihine bırakıldığı şeyin vicdan rahatlamasına atıfta bulunuyorlar.

Helal ve haramların belli olduğu halde insanlar fetva bulma makamları arıyorsa; ahlaksızlığın, zulmün arttığı bir toplumda huzur ve mutluluk fotoğrafları paylaşılıyorsa gözlerimizi-kulaklarımızı-vicdanımızı bir yerlerde unutmuşuz demektir. Allah bu kâinatı hak ve hikmet üzerine yarattı. Bu zaman ki tercümesi ile bir ilke ve prensip üzerine yarattı. İnsanoğlunu da bu ilke ve prensipleri korusun diye gönderildi. Her ilkesizliğin, insanı buhranlara, felaketlere sürüklediğini hatırlatma amacıyla, kitap ve peygamberler gönderdi. İnsanı kurtaran şeyin ilke ve duruşlardan geçtiğini sürekli canlı örneklerle bizlere sundu. Uyarıların sonucunda kendilerini düzeltenlere rahmet kapılarını, düzeltmeyenlere helak kapılarını açtı. Bu Allah´ın sünnetullahıdır. Allah sünnetullahında bir değişme olmadığına ise insanlık tarihi şahit kılındı.

İnsanoğlu "küçücük bir menfaat uğruna nelerden vazgeçildiği" bir zaman diliminde yaşıyoruz. Kötülük merkezleri çoğaldıkça, insanlığın direnç merkezleri azalmakta. İlkeli duruşlar sergileyenlere her geçen gün baskı artmakta. Vicdanın sesi olan kalemlere ayarlar verilmekte. Yazılan yazılar, yapılan eleştiriler ilkesizlik bariyerlerine takılmakta. Hak-hukuk-adalet talebi karşıtlık üzerinden algılanmakta. Hak-Hukuk bir toplumda çiğneniyorsa orada adalet zuhur etmez. Hak-hukuk sebeplere-icraatlara tabidir. Adalet sizin eylemlerinizin meyvesidir. Bir yerde adalet yoksa bakılacak ilk şey o toplumun hak ve hukuk ile olan ilişkisidir. Allah´ın hükümlerine boyun eğmeyenler elbette başka ilkelere kapı aralarlar. Faizin adının vade farkı ve enflasyon ile anıldığı, namertliğin ?işini bilen? adı aldığı, yalanın-dolanın siyaset olarak algılandığı, haramların konjonktürel zamana ve ortamlara takıldığı, ahlaksızlığın özgürlük olarak lanse edildiği çağda ilkesizlik ilke olarak karşımıza çıkar.

O yüzden ilkesizlik tüm değerlere sırt dönmektir. İslam toplumlarının Allah katındaki değeri ne kadar yüksek ise, ilkesizlik kokan her davranışın sonucundaki düşüşü o kadar sert ve keskin olur. Bizler seferlerden sorumlu olarak çıktığımız bu yolda, ilkesizliğin revaçta olduğu bu dönemlerde, maddi olarak zenginliğimizin çoğalmasına rağmen insanlık krizleri hala yaşanıyorsa; durup düşünmek gerek. Dünyanın süper gücü olmayabiliriz ama dünyanın en ilkeli, adaletli, ahlaklı ve erdemli toplumu olabiliriz. Bu saydığımız ilkeler için zengin olmaya, makam sahibi olmaya, dünya ekonomisinde ilk onda olmaya gerek yok. Kendimizi bir öz eleştiriye tabi tutarak, Allah ile olan aramızın ne durumda olduğuna bakmak, sonrasında kesintisiz hakkı ve sabrı tavsiye edenlerden olmak gerekiyor. O zaman bu coğrafyalarda ilkeler kalıcı olur, ilkesizlikler gündem dışı olur.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR