Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Aziz DARICI


İdeoloji Ve İslam Coğrafyası - 2

İndiği toplumu inşa eden, ıslah eden, ümmet bilinci kazandıran Kur´an; bu dönüştürücü gücünü Müslümanların gafleti yüzünden bu toplumda gösteremiyor.


İdeolojilerin İslam toplumlarında bıraktığı izleri anlamaya çalışıyoruz. İlk yazıda ideolojinin ne olduğundan bahsetmiştik; bunların yansımalarına devam ediyoruz.

İnsanlığı nisyan boyutuna sürükleyen süreç, şeytanın vesveselerinin yanında; kötülük bilgisi ile donanmış, aklını nefsinin ayartıcı gücüne kaptırmasıdır. Budan sonra artık insan ?Allah ne der? hassasiyetinden çok ?insan ne der? korkusuna kapılmıştır. Bencilliğin zirvesinde ise ?Kime ne? Bu benim hayatım kim ne karışır? sloganına dönüşür. Bu tipler maalesef dünyevileşmiş, bireyselleşmiş rüzgârın kurbanları olarak sokaklarımızda boy gösteriyorlar. Bu tip kişiliklerin rol model olarak çocuklarımızı etkilediği biliniyor. Gençlerimizin bu rüzgârlardan etkilenebiliyorlar. Fakat bunların etki alanı yaşadıkları çevre ile sınırlıdır. Başka bir deyişle havasını kendi sokaklarında atarlar. Bu tiplerin çapları ne olursa olsun yine de dikkat etmek gerek.

Bizim dikkat edeceğimiz husus başka tiplerdir. Bu tipler dünyanın tamamını ideolojik yaklaşımlarıyla ifsâd  edecek maharetlere sahipler ve tarihin akışını değiştirecek kötülük bilgisine sahipler. Toplumların analizini iyi yapan, toplumların ihtiyaçlarını belirleyen algı yöntemleri ile toplumları kanalize eden ideoloji babalarıdır. İdeolojinin asıl babası İblisin yolunu takip ederek Allah´ın dosdoğru yolun üzerinde oturmuşlar, hak yolda olan insanların ayaklarının kaymasına sebep teşkil edecek nice fikirler üretirler. İslam´ı çağ dışı yâda sadece ibadete indirgeyerek onu işlevsiz kılmanın derdindeler. Bunu için sayısız projeler üretirler. Maddi olarak sürekli fitne ve fesat kokan tüm düşünce-fikri-oluşumları sürekli beslerler. Tarih bilincimizin oluşmaması için yeni bir tarih sunarlar. Kur´an ve sünnetin anlaşılması-yaşanmasını önleme adına ümmet ve kardeşlik kavramların içini boşaltırlar. Vicdanları olmadığı için mazlumların gözyaşlarına aldırış etmezler.

Bu yüzden ideolojik yapılardan ve ideolojik devletler bir başarı beklemek hayalciliktir. İdeolojilerin hayata yansıması yıkım-ayrıştırma-bölme-parçalama-diğer düşünceleri dışlama, yok etme üzerinedir. Kendini tapulaştırır. Karşıtlığını ise yersizleştirir-değersizleştirir. Kendini göklere çıkarırken karşıtını, diğerlerini alçaltır. Korku imparatorluklarını kurarak toplumları yönetirler. Bunun için siyaset, ekonomi, askeri, kültür-sanat, medya gibi tüm alanlarda boy göstererek, insanın geleceğini şekillendirirler. Vahyin izini taşıyacak-kapsayacak herhangi bir alan bırakmak istemezler.

İşte bu yüzden ideoloji; bir laubaliliktir, ciddiyetsizlik, nankörlüktür, haddi aşmaktır. İnsan ilk yaratılışından beri hiçbir zaman vahiysiz ve rehbersiz kalmamıştır. Bu yüce kitapta "Şüphesiz Biz seni, hak ile bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiç bir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarıcı gelip-geçmiş olmasın." (Fatır Suresi, 24) ayetiyle sabittir. İnsanoğlu hakikatin ışığından hiçbir zaman mahrum kalmadı. Güneş her zaman gökyüzünde ihtişamıyla nasıl duruyorsa ve aydınlatıyorsa yeryüzünü, Allah´tan gelen vahiy de öylece insanlığı aydınlatıyordu. Karanlık çöktüğünde, insanlık vicdanı iflas bayrağını çektiğinde bir peygamber çıkagelmiştir. Ne zaman ki akıl tarumar olup, kendi uydurduklarına tapar hale gelince müdahale de geliyordu. Kalp bir değil bin bir sevgi yağmuruna tutulunca, sahte sevgiye ?Vedud? ismiyle ayar veriliyordu. İnsanoğlu, "Onlar, Allah´ın, kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. Gafil olanlar onların ta kendileridir." (Nahl Suresi, 108) durumuna düştüğünde, "Elçiye indirileni dinlediklerinde hakkı tanıdıklarından dolayı gözlerinin yaşlarla dolup taştığını görürsün. Derler ki: "Rabbimiz inandık; öyleyse bizi şahidlerle birlikte yaz." (Maide Suresi, 83) ayetiyle gözler açılıyordu.

Buna rağmen günümüz dünyasında, özellikle İslam dünyası ideolojilerin bataklığına dönüşmüş durumda. Hem de Kur´an ve Hz. Peygamberin sünneti hale aramızda canlılığını korurken... İndiği toplumu inşa eden, ıslah eden, ümmet bilinci kazandıran Kur´an; bu dönüştürücü gücünü Müslümanların gafleti yüzünden bu toplumda gösteremiyor. Allah bir ayette, "Kur´an´dan mü´minler için şifa ve rahmet olan şeyleri indiriyoruz. Oysa o, zalimlere kayıplardan başkasını arttırmaz." (İsra Suresi, 82]) buyuruyor. Hz. Peygamber döneminde insanları eşkıya iken evliya yapan Kur´an-ı Kerim hala yanı başımızda duruyor.  Şüphesiz Kur´an hidayet rehberidir. Peki İslam toplumlarında, insanlarda görülen ideoloji tohumu nereden kaynaklanıyor?  Bunları incelerken insanın eğilimlerinden hareketle bir yaklaşım üzerinde durmaya çalışacağız. İslam toplumlarını saran ideolojilerin genel yaklaşımları güncel versiyonları ile ilerideki yazımızda bakacağız?

Devam edecek..

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR