Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


F. Yılmaz ALTUNÖZ


Hz. Peygamberi Sevdiğini Söyleyenler

Hem peygamberi (sav) sevdiğini söyleyen bu ülkenin Müslümanları; öğrencisinden profesörüne, işçisinden memuruna, çobanından cumhurbaşkanına, çocuğundan yetişkinine, kadınından erkeğine; son nebinin hayatını/İslam tarihini ciddi anlamda okudular tahlil ett


Yeryüzünde tüm Müslümanlara karşı küresel temelde bir savaş yürütülüyor. Aslında bu savaş bugün yürürlüğe konmadı. Tüm peygamberlerin ve yakın tarih olan Hz. Peygamberin (sav) döneminde de bu kirli savaş tüm hızıyla sürdürülmekteydi. Tek farkı o günün saldırı araçlarının farklı olması ve bölgesel olmasıydı. Ama şimdi öyle değil.  

İslam karşıtları tarih boyunca Allah´tan daha çok peygamberlere saldırmışlar ve son nebi (sav) örneğinde olduğu gibi peygamberlere saldırılarını sürdürmüşlerdir.  Öyle ki küresel boyutta Müslümanların aleyhinde bulunan Yahudi ve Hristiyanların; Müslümanların Allah inancı/tasavvuruna saldırıları yok. Neden? Ama tüm güçleriyle Hz. Peygambere saldırmaktadırlar. Çünkü peygamberi olmayan bir din yok olmaya mahkûmdur. Bir dini onun peygamberi ve kutsal kitabı ayakta tutar, yok olmaktan kurtarır.   

Sünnetullah gereğidir; Allah (c.c) insan ve insan topluluğuyla ilişkilerini melek ve Peygamber vasıtasıyla kılar. Yani insanlığa vahyini bir peygamber vesilesiyle ulaştırır. Bazıları kitapla birlikte bu görevi üstlenirken bazıları da kendisinden önce indirilen kitapla amel ederek onu insanlara tebliğ ve teybin eder. Peygamberler ve kutsal kitaplar aradan çıkarıldığında bireyin sağlıklı bir Allah tasavvuru mümkün olmayacaktır. Kur´an ve sünnetin hedeflediği İslami bir toplum inşa edilemeyecektir. Bunun farkında olan iki ayaklı şeytanlar onun için son nebiye saldırmaktadırlar. Şüphesiz ki din peygamberler eşliğinde daim ve kaim olmaktadır. Şüphesiz ki peygamber karşıtı olmak sadece onun varlığını inkar değil; ondan daha tehlikesi hadisleri / sünneti reddetmektir. Kur´an bize yeter sapkınlığıdır.

Karanlığa karşı slogan atmak ve hatta tekbir getirmek onu aydınlık kılmıyor. Bir meşale hiç olmazsa bir mum yakmak gerektiğini herkes bilmeli. Peki, İslam coğrafyası yaktı mı mumlarını. Bu soruya evet demek mümkün mü? Ama önce mumun niteliğini tarif edelim; ahlak, merhamet, iffet, dürüstlük, çalışkanlık ve bilim, ilim, teknoloji, endüstri, nükleer silah vd. Tüm İslam ülkelerinin yıllık ihracatı bir Almanya ya da İtalyan´ın yıllık ihracatına eşit olamıyorsa İslam´ın aydınlığı batının karanlığını nasıl aydınlatacaktır ki!

Hz. Peygamberi sevdiğini söyleyen aydınlar, yazarlar, çizerler son nebiyi anlatan kaç eser yazdılar ya da yazılı olanları batı/doğu dillerine tercüme ettiler. Onların dillerinden kendilerine Hz. Peygamberi anlattılar. Hem peygamberi (sav) sevdiğini söyleyen bu ülkenin Müslümanları; öğrencisinden profesörüne, işçisinden memuruna, çobanından cumhurbaşkanına, çocuğundan yetişkinine, kadınından erkeğine; son nebinin hayatını/İslam tarihini ciddi anlamda okudular tahlil ettiler mi? Eğer okumadılarsa son nebiye (sav) olan sevgi iddiaları, son nebinin ve sahabenin din tasavvurunu / anlayışını ayakta tutmak istekleri boş bir sözden öteye geçemeyecektir.

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR