Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Aziz DARICI


Her Sabah Yeni Bir Umut Mudur?

Okları birbirimize değil bizim değerlerimizle alay edenlere çevirmek lazım. Gerçek manada umutlarımızı hak ve hakikat talepleri ile süslemek gerek. O zaman her sabah yeni bir umutla güne selam eder, yarınları özlemle bekleriz.


İnsanların hayallerini satın almak-almaya çalışmak insanlara umut verebilir. Tabi her hayalin umut doğuracağını varsayarsak bu böyle. Türkiye´de umuda dair çok şeyler söylenmekte. Kalbi düşünen insanların buna kulak kabartmaması düşünülemez. Her sabah yeni umut dolu mesajlar verilmekte. Kritik süreçler ile ilgili bir sürü hikaye anlatılmakta. Bu hikayelerin çoğu doğru ama onunla ne devşirilmek istenmektedir bu pek anlaşılmak istenmemekte.

Yeni seçimler bitti. Yeni sürecin hayırlara vesile olmasını diliyoruz. Hayırlara diliyoruz. Çünkü bir şeyde hayır yoksa orada gelecek de yoktur. İyi gördüğünüz bir şey sizin için, bizim için hayır olmayabilir ya da sizin için, bizim için kötü görünen bir şey hayır olabilir ilahi mesajı hatırda tutmak gerek. O yüzden biz her zaman Allah´tan hayır talep ederiz? Hayır talep etmenin yanında hayır içinde çalışmak (notumuz pek iyi olmasa da) çalışmayı bırakmamak gerek. Bu da bizim umudumuz olsun?

Yeni umutlar dağıtıldı. Zaten siyasetçilerin en maharetli alanını konuşuyoruz. En iyi yaptıkları şey umut vermek. Siyasetçilerimizin insanların ceplerini doldurmakla, yaşam standartlarını yükseltmekle mutlu olacakları hissiyatı bugünlerde pek revaçta. Bu yönünü dünyaya dönmüş olanlar için bulunmaz Hint kumaşı olabilir. Lakin bu kısır döngünün hep ibrenin veya ivmenin sürekli yukarı doğru çıması ile doğru orantılıdır. Yani çıtayı sürekli yukarı çıkarmak zorundasınız. Yoksa maddi hayaller yıkılır. Umutlar azalır. Sizin yaptığınız onca emekler çabuk unutulur. Mutluluğa Hak´tan yana bakmayıp, maddi gözlük ile bakanların insafları yoktur. Yollar, bahçeler, hastaneler, sanayi hamleleri hepsi bu insanların karınlarındaki tokluğa bakar. Onlar için bunlar parası olmadan gezilecek-görülecek-hizmet alacak yerler değilse ne yapacağız anlayışı hakimdir. Yani benim olmuyorsa kimsenin olmasın.

Her tarafı İslam kokan bu beldelerin modernizmin tohumlarının sürekli ekilmesine gönlümüz razı olmamalı. Şükür ve kanat eden insanların, tüketim canavarına dönüşerek; kendi çıkarlarını bu ümmetin çıkarlarının üstüne tutulmasına artık dur denmeli. Yapılan ciddi hataların hak-adalet-hukuk denklemine olan inancın azalmasına neden olduğunu, bu hatalara rağmen "bir hikmet vardır" anlayışına bırakılmamalı. İnsanların bizim değerlerin arkasına sığınarak, İslam´ın dil ve üslubunu kullanarak halka bedava umut vermemeli. Emeğin ve cefanın olmadığı bir eylemin hayır getirmeyeceği gerçeğini kalplerde ve zihinlerde diri tutulmalı.

Daha çok geçmedi? 15 Temmuz ihanetini gerçekleştirenlerin en büyük zafiyeti, emek ve cefa çekmeden gözlerini büyüme adına nerelere diktiğinin maalesef canlı şahidi olduk. Helal ve haram sınırları aşıldığında, Allah´ın onlara biçtiği ömrü hepimiz canlı yaşadık. O zaman kalabalığınız, gücünüz neye tekabül ediyor onu da gördük.

Bunlardan ders almamış gibi FETÖ´nün boşalttığı alanları doldurmaya kalkanlar, niyetlenenler yok mu?

Kurân´da geçen ?Kârûn, zineti ve görkemi içerisinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzu edenler, ?Keşke Kârûn´a verilen (servet) gibi bizim de (servetimiz) olsaydı. Şüphesiz o büyük bir servet sahibidir? dediler.( Kasas-79) ayetindeki gerçekliği iç geçirerek söyleyenler var. Ama hak etmeden, helal ve haram dikkat etmeden, emek sarf etmeden kendi hesaplarına  yazılmasını istedikleri her mal-mülk için samimi insanların onlara; Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise; "Size yazıklar olsun, inanan ve yararlı iş yapanlar için Allah´ın sevabı daha hayırlıdır. Buna ancak sabredenler kavuşur" dediler ( Kasas-80)  ayetini sürekli hatırlatmaları, bu hatırlatmalar yetmiyorsa ´Karun´laşan nefislere ?Sonunda biz onu da sarayını da yerin dibine geçirdik. Allah´a karşı ona yardım edecek bir topluluğu olmadı. Kendi kendini kurtarabilecek kimselerden de değildi. (Kasas-81)  ayetindeki Sünnetullahın gerçekleşeceğini bilmemiz gerektiğini unutmayalım.

İnsanların hakikatle ilişkisini söylemlerine göre değil söz ve eylemleri ile Kur´an ve sünnete olan yakın ve uzaklığına göre değerlendirmek gerek. İslam sınırlarında hesapsız dolaşıp da batıl fikirsel tohumları atmak, gençleri, ideoloji bataklığına sürüklemek, kadınları modernizmin kucağına itmek, erkekleri asabiyet ile yarıştırmak bu coğrafyaya ihanettir. Bu ihanete sessiz kalmanın bizdeki hesabı ise bizlere kalan vicdan azabı olsun.

Bu  coğrafya, iki-üç yüzyıldır zaten umutla, yarınlarını beklemekte. Kendine uzatılan ufacık bir umuda zaten sarılmakta. Zaman kaybetmenin, birbirimizle uğraşmanın zamanı değil. Okları birbirimize değil bizim değerlerimizle alay edenlere çevirmek lazım. Gerçek manada umutlarımızı hak ve hakikat talepleri ile süslemek gerek.  O zaman her sabah yeni bir umutla güne selam eder, yarınları özlemle bekleriz.

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR