Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Seyit Ahmet UZUN


Günah Keçisi Öğretmen

Evet şimdi de öğretmenler bu sistemin başarısızlığının kurbanı olarak, günah keçisi seçilmiş gibi her kesimin kendisine puan vereceği bir zavallıya dönüştürülmek isteniyor.


Günah keçisi, birilerinin hatalarını, günahlarını, yanlışlarını yok saymak için vicdani rahatlama aracı olarak birilerine yüklemenin sembolüdür.

Aslında bu deyimin karşılığı mitolojide bulunmakla birlikte, özelde Yahudilerin Yom Kippur bayramında Aaron´un (din adamının) bir keçinin üstüne elini koyarak günahlarını itiraf edip ulusun bütün günahlarını bu keçiye yükledikten sonra da uçurumdan aşağıya atmalarıyla sonuçlanan dini bir ritüeldir.

Peki ben böyle bir dini ritüeli niçin öğretmen üzerinden değerlendirme konusu yaptım?

Eğitimde yetersiz olduğumuzun en üst ağızdan bile dile getirilmesi, konunun gerçekten önemli ve önemli olduğu kadar da üzerinde kafa yorulması, düşünce üretilmesi, eleştirel bir bakış açısıyla eğitim sisteminin yeniden ele alınmasını zorunlu hale getirmiştir.

Çünkü eğitim, geleceğimizin inşasıdır.

Ancak geleceğimizin inşası gibi büyük bir hayatiyete sahip sistemi sorgularken bu konuda söz söyleme noktasında yetkin ve etkin olmayan sadece uygulayıcı konumda olan öğretmenleri, bu sistemin başarısızlığının tek nedeni gibi göstermek ve görmek bu deyimi öğretmenler için kullanmama neden olmuştur.

Sadece öğretmenler gününde, günün anlam ve önemine binaen söylenen yaldızlı cümlelerden ibaret olan öğretmenlerin değeri, onu öğrencinin, velinin karşısında not alan bir duruma mahkûm ederek yerle bir edilmektedir.

Olumsuz örneklerden yola çıkılarak, bütün bir camiayı yargılamak, insaf ölçüsünün dışına çıkmaktan başka bir şey değildir.

Yirmi beş yıldır öğretmenlik yapıyorum. Ve öğretmenliği ilahi bir meslek olarak görüp çok seviyorum. Ancak ilk başladığım yıllardan itibaren sürekli değişen eğitim sistemi arasında kaybolan nice nesle şahit oldum.

Kredili sistem, 8 yıllık kesintisiz eğitim ve 4+4+4 ile yolculuğuna devam eden eğitim sisteminde hep sıfırdan başlayan bir karmaşa hakim oldu.

Evet sistemsizliğimizin nedeni öğretmenler mi?

Öğretmeninin atının nalından sıçrayan çamuru kendisine şeref bilen ve o çamurlu elbiseyi kefeni olarak görecek kadar değerli gören, öğretmenine saygı için ayağa kalkmayı sultanlığının onuru bilen, bir harf öğretenin kölesi olurum anlayışlardan, öğrencilerin, velilerin ve yetkili yetkisiz birçok kesimin şamar oğlanına dönen, değersiz bir konuma indirgendi öğretmenler.

Evet şimdi de öğretmenler bu sistemin başarısızlığının kurbanı olarak, günah keçisi seçilmiş gibi her kesimin kendisine puan vereceği bir zavallıya dönüştürülmek isteniyor.

Öğrencisi, velisi, müdürü, arkadaşı hepsi elinde puan karnesi onun öğretmenliğini değerlendirecek.

Yedi kocalı hürmüz gibi, hangi kocasını memnun edeceğini bilmeyen şaşkın bir divaneye dönecektir.

Öğrenci; Bak hoca zayıf veririm ha!

Veli; Çocuğuma zayıf verme hoca zayıf veririm ha!

Herkes bir kovboy edasıyla not silahını çekip tehdit edecektir zavallı öğretmeni.

Öğretmenin ise, sinir tahrik gücü yüksek ergenlere bir şeyler öğretmeye çalışırken neler çektiğinden kimsenin haberi olmayacaktır. Alaya alınmanın, küçümsenmenin, dinlenmemenin ne olduğu ise sınıf ortamının dışında asla bilinmeyecektir.

Sırtından bıçaklanan müdürler, dayak yiyen, iftiraya uğrayan, taciz edilen öğretmenler haber konusu olmazken, mesleği itibarsızlaştıran kötü örnekler flaş haberler olarak gündem olacaktır.

Eğitim sisteminin sadece marabası olan öğretmenleri sistemin başarısızlığının tek nedeni gibi görmek ve sistemi başarılı kılacak yöntem olarak öğretmeni, ders verdiği kesim tarafından derecelendirmesini istemek talihsiz bir değerlendirmenin alt yapısından başka bir şey olmaz.

Her gelen bakanın bir önceki sistemi değiştirerek sıfırdan başlatmaya çalışınca, eğitim sistemi patinaj yapan bir araca dönüşmektedir.

İşte araca patinaj yaptıran anlayış üzerinde durulması gerekirken, aracın direksiyonunu yönlendirme şansı olmayan, eğitim sisteminin en alt kesimi (marabası) olan öğretmenleri suçlu gibi görmek sistem için ayrı bir talihsizliktir.

Yapılması gereken; araca patinaj yaptıran anlayışın sorgulanarak eleştirel bir bakış açısıyla ele alınması ve belirlenecek bir sistemin hükümet, iktidar programı olarak değil, bir devlet programı olarak belirlenip onu en az yüz yıllık bir planla ele almaktır.

Ve aksayan yönleri olursa, sistemin değiştirilmesinden ziyade, aksayan yönleri üzerinde kafa yorulup tamir edilip aracın patinaj yapmasını engellemektir.

Aliya İzzetbegoviç´in belirttiği gibi aslında hiçbir Müslüman ülkesinde kendimize ait bir eğitim sistemimiz mevcut değildir. Bunun için kendi medeniyetimizin damarlarından yeşerecek bir eğitim sistemi üzerinde kafa yorup, onu da devlet programına almak gerekmektedir.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Atıf
28.03.2018 20:55:48
Kaleminize sağlık hocam

Mehmet Şimşek
28.03.2018 21:18:55
Çok güzel bir yazı olmuş hocam

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR