Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Prof. Dr. Bilal SAMBUR


Golan Tepeleri: Derin bir krize doğru

Trump´ın Golan Tepeleri kararı, Ortadoğu ile ilgili Amerika politikasının radikal bir değişim içinde olduğunun göstergesidir


niteleyerek başarının kendisinde olduğu mesajını vermiştir.

İsrail, Golan Tepelerini 1967 savaşında Suriye´den almıştır. 1981 yılında İsral, Golan Tepelerini ilhak ettiğini açıklamıştır. Dünyada hiçbir devlet, İsrail´in Golan´ı ilhak kararını tanımamakta, İsrail´in Golan´ı işgal ettiğini söylemektedir. Dünya, Golan Tepelerindeki İsrail işgalini tanımamasına rağmen, İsrail, bu bölgeye 20 binden fazla kişiyi yerleştirmiştir. 700 millik bir alana yayılan Golan platosunda 25 bin civarında Dürzi´nin yaşadığı ayrıca not edilmelidir. Trump´ın Golan kararı, buranın işgal altında bir bölge olmadığını, İsrail´in egemenliği altında İsrail´in doğal toprağı anlamına geldiğinin tescil edilmesi amacı taşıdığının vurgulanması lazımdır. Trump´ın kararı sonucunda Suriye´nin Golan üzerindeki egemenlik iddiaları tamamen etkisizleştirilmiş ve işlevsizleştirilmiştir.

Amerika, Golan´ın İsrail toprağı sayılmasıyla İran´ın İsrail´e yönelik olası bir harekatının engelleneceğini düşünmektedir. Golan Tepeleri kararı, aslında İran´ı hedefleyen bir karardır. Önümüzdeki süreçte Amerika-İsrail-İran üçlüsü arasındaki ilişkilerin gerileceğini ve çatışma ihtimali yüksek krizlerin ortaya çıkacağını söyleyebiliriz. İran, Amerika´nın Golan hamlesine karşı Lübnan Hizbullah´ını ve Suriye´deki Esad rejimini daha etkin bir şekilde kullanma şeklinde farklı karşılıklar verme yoluna gidecektir.

İsrail, 9 Nisanda yapılacak olan bir genel seçim süreci içinde bulunmaktadır. Toplumun geniş kesimleri, Netanyahu hükümetinden rahatsızlık duymaktadır. Netanyahu´nun ihtiyaç duyduğu toplumsal desteği elde etmek için ciddi bir hikayeye ihtiyacı vardır. İsrail´in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tanıma kararı, Netanyahu´nun iktidarını devam ettirmek için ihtiyaç duyduğu bir adımdır. Golan Tepeleri kararıyla Trump yönetimi, İsrail seçimlerine müdahale eden ve taraf olan bir pozisyon içindedir. Kısa süre önce İsrail´e bir ziyaret gerçekleştiren Dışişleri Bakanı Pompeo, Netanyahu´yla beraber Kudüst´teki Batı Duvarını ziyaret etmiş ve İsrail´in koruyucu meleğinin Amerika olduğunu ifade etmiştir.

Netanyahu´yu iktidarda tutmak için her türlü adımı atmaktan çekinmeyen Trump yönetimi, Amerika´da da kendisini ayakta tutmanın yollarını aramaktadır. Trump, 2020 seçimlerinde 2. defa seçilmeyi umut etmektedir. Golan Tepeleri kararının Amerika iç politikasıyla yakından ilgisi bulunmaktadır. Trump, İsrail yanlısı kararlarıyla Amerika seçmeninin yüzde 25´ini oluşturan Hristiyan Evanjelik grupların ve Cumhuriyetçi muhafazakârların desteğini almayı istemektedir.

Golan kararı, İsrail´e işgal ettiği toprakları tek taraflı olarak kendisine katma yolunu açmıştır. Trump, İsrail yönetimine gücü yettiği sürece istediği kadar toprağı kendi ulusal egemenliğine alabileceğinin mesajını vermektedir. İsrail toplumunun önemli bir bölümü, Batı Şeria´nın İsrail´e ilhak edilmesini talep etmektedir. Golan kararından sonar Amerika, İsrail´in Batı Şeria üzerindeki egemenliğini tanıyan yeni bir adım atabilir. Netanyahu hükümeti, iktidarını devam ettirdiği takdirde Batı Şeria üzerinde İsrail´in egemenlik hakkının tanınması şeklindeki bir talebi de Amerika´dan isteyecektir.

Trump´ın Golan Tepeleri kararı, Ortadoğu ile ilgili Amerika politikasının radikal bir değişim içinde olduğunun göstergesidir. Trump yönetimi, Ortadoğu ve uluslararası ilişkilerde artık çok yönlü ilişkileri ve BM kararlarını tanımamaktadır. Amerika, derin sorunlarda tek yanlı adımlar atmakta ve kararlar alabilmektedir. Golan kararı, Amerika´nın Filistin sorununun çözümündeki rolünü minimuma indirgemiştir. Büyükelçiliğin Kudüs´e taşınması ve Golan Tepeleri kararlarından sonra Amerika´nın Ortadoğu´daki rolüne ilişkin sorular artmış ve Amerika´nın güvenilmez bir ülke olduğu imajı yerleşmeye başlamıştır.Golan Tepeleri kararını, Amerika´nın Ortadoğu´daki sorunlara bölgesel realiteler ışığında değil, İsrail merkezli bir bakış açısıyla baktığının bir tezahürü olarak görebiliriz. İsrail merkezciliğin Amerika dış politikasını esir alması, Ortadoğu´yu kriz ve çatışmalara sürüklemekten başka bir şeye yaramamaktadır.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR