Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Seyit Ahmet UZUN


Fırtınalı Günlerde Uyuyabilirim

Ahirette günahların, hataların, isyanların, edepsizliklerin estireceği şiddetli cehennem fırtınasında rahat etmek için, şimdiden tövbe limanına demir atarak, teslimiyet rıhtımında, ibadet, dua, zikir ve şükür eylemleriyle hayatımızı yeniden şekillendirmey


26.10.2018 Cuma

Yıllar önce bir çiftçi, fırtınası bol olan bir tepede bir çiftlik satın almıştı. Yerleştikten sonra ilk işi bir yardımcı aramak oldu. Ama ne yakındaki köylerden ne de uzaktakilerden kimse onun çiftliğinde çalışmak istemiyordu. Müracaatçıların hepsi çiftliğin yerini görünce çalışmaktan vazgeçiyor, burası fırtınalıdır, siz de vazgeçseniz iyi olur diyorlardı.

Nihayet çelimsiz, orta yaşı geçkince bir adam işi kabul etti. Adamın haline bakıp ´çiftlik işlerinden anlar mısın?´ diye sormadan edemedi çiftlik sahibi. ´Sayılır´ dedi adam, ´fırtına çıktığında uyuyabilirim´. Bu ilgisiz sözü biraz düşündü, sonra boş verip çaresiz adamı işe aldı. Haftalar geçtikçe adamın çiftlik işlerini düzenli olarak yürüttüğünü de görünce içi rahatladı. Ta ki o fırtınaya kadar.

Gece yarısı, fırtınanın o müthiş uğultusuyla uyandı. Öyle ki, bina çatırdıyordu. Yatağından fırladı, adamın odasına koştu: ´Kalk, kalk! Fırtına çıktı. Her şeyi uçurmadan yapabileceklerimizi yapalım.´ Adam yatağından bile doğrulmadan mırıldandı: ´Boş verin efendim, gidin yatın. İşe girerken ben size fırtına çıktığında uyuyabilirim demiştim ya.´ Çiftçi adamın rahatlığına çıldırmıştı. Ertesi sabah ilk işi onu kovmak olacaktı, ama şimdi fırtınaya bir çare bulmak gerekiyordu.

Dışarı çıktı, saman balyalarına koştu: Aaa! Saman balyaları birleştirilmiş, üzeri muşamba ile örtülmüş, sıkıca bağlanmıştı. Ahıra koştu. İneklerin tamamı bahçeden ahıra sokulmuş, ahırın kapısı desteklenmişti. Tekrar evine yöneldi; evin kepenklerinin tamamı kapatılmıştı. Çiftçi rahatlamış bir halde odasına döndü, yatağına yattı. Fırtına uğuldamaya devam ediyordu. Gülümsedi ve gözlerini kapatırken mırıldandı: ´Fırtına çıktığında uyuyabilirim´

Burada Allah´ın peygamberinin bir sözü aklımıza geliyor. ?Tedbir gibi akıl yoktur.? İnsan yaşamında zorluklar mutlaka olacaktır. Zorluklar var diye, zorluğun getireceği hayırlardan uzaklaşmak hiç doğru değildir. Bu bağlamda gönlün inşirahına kaynaklık eden Kitabı Kerim de Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

?Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.? (İnşirah/5-6)

Zorluğun bilincinde olan bir insan hazırlığını ona göre yapacaktır. Kaygan ve karlı bir zeminde araba kullanacak birisinin, arabanın kayma riskini hesaba katarak gereken hazırlıkları yapması ve tedbirini ona göre alması yolda kaza ihtimalini minimuma indirgemesine neden olacaktır. Aksi takdirde yolun kayganlığını bahane ederek yoldan geri durması hedefine varmasını engelleyecektir.

Gençlik yetişkinliğin sermayesidir. Gençlik sermayesini gerekli yerlere, gerektiği kadar ve gerektiği şekilde harcamayanlar gelecekte bu zenginliğin refahını süremeyecektir.

Gençlik sermayesinin bir dünya, bir de ahiret boyutu vardır.

Dünya hayatı için gençlik sermayesi, okumak, çalışmak, vasıflı ve kalifiye bir insan olarak kendisini yetiştirmesidir. Bu şekilde gençliğini hayatın fırtınalı günlerine hazırlayan bir genç, hayatın sert ve şiddetli yüzüyle karşılaştığında gerekli tedbirleri aldığı için, o günlerde rahat eder.

Ve İslam da, insanlığın bu hususa dikkat etmesi gerektiğini bildirmektedir.

?Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah´ın lütfundan isteyin. Allah´ı çok zikredin; umulur ki kurtuluşa erersiniz.?(Cuma/10)

?Hz. Peygamber (sav), günün birinde ashabıyla beraber oturuyordu. Ashâb-ı kirâm güçlü, kuvvetli ve sabahın erken saatlerinde çalışmaya giden bir genç görürler ve şöyle derler: ´Bu gence yazık! Keşke gençliğini ve kuvvetini Allah yolunda sarf etseydi´. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurur: Böyle söylemeyin! Eğer bu genç nefsine yardım etmek, nefsini dilencilikten korumak ve insanlara muhtaç olmamak için çalışıyorsa, onun bu çalışması Allah yolundadır. Eğer düşkün ebeveyninin nafakası veya zayıf olan çoluk-çocuğunun nafakası için çalışıp onları kimseye muhtaç etmemek ve dilenmekten korumak gayesini güdüyorsa bu da Allah yolundadır. Eğer böbürlenmek ve servetinin çokluğuyla arkadaşlarına karşı gururlanmak için çalışıyorsa, onun çalışması şeytan yolundadır.?[1]

Geçim için çalışmak ibadettir.

Başkasına muhtaç olmamak, onurunu ayakta tutmaktır. Bunun içinde sorumluluk bilinciyle hareket ederek, kendi geçiminin alt yapısını hazırlamaya çalışmak gerekir. İşte bu şekilde çalışan insanlar hayatın fırtınalı günlerinde rahat edebilirler.

Bir de ahiret boyutu vardır, gençlik sermayesinin. Gençliğini Zatı Kibriya´nın razı olduğu şekilde geçirenler, kurtuluş yolunda emin adımlarla ilerlerler. Ancak yaşam direksiyonunu şeytanın kaptanlığına bırakanlar için, cehennem en güzel varılacak yer olur.

?(Cennetlikler) Birbirleriyle sohbete girerler. Derken biri der ki: ?Sahi, benim de yakın bir arkadaşım vardı. Yanıma gelir, iğneli iğneli ?Sen de mi,? derdi, ?bu masala inananlar arasında yer alıyorsun? Yani biz ölüp çürümüş kemik, toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilip hesap vereceğiz, buna da inanılır mı??

?Şimdi ister misiniz onu size göstereyim?? dedi. Onlar da arzu edince, derhal bir tarama yapıp onu cehennemin tam ortasında buldu. ?Vallahi,? dedi ?nerdeyse beni de düştüğün o helâke sürükleyecektin! Rabbimin hidâyet nimeti yetişmeseydi, eli kolu kelepçeli getirilip o azaba atılanlardan olacaktım!? Sonra cennetteki arkadaşlarına dönerek: ?O ilk ölümümüzden sonra artık bize burada ölüm olmayacak değil mi, o azap bize hiç ulaşmayacak değil mi? Ne güzel! Şükürler olsun! İşte kurtuluş, işte büyük başarı diye buna derler. Çalışanlar, asıl, böyle bir başarı elde etmek için çalışsınlar!? (Saffat/50-61)

Aslında buraya kadar anlattıklarımız gerçekten ruhları kasıp kavuran ve bütün kazançlarımızı helak edecek bir ecel fırtınası esmeden önce, sahip olduğumuz imkânlarımızı, fırsatlarımızı en güzel şekilde değerlendirerek, rızayı ilahinin gölgesinde dinlenenlerden ve rahat bir nefes alanlardan olalım diyedir.

Bunun için gençlik sermayesini en güzel şekilde geleceğe yatırıma dönüştürmenin yollarını aramalıyız ki, geleceğin kasırgalarında hortumların oyuncağı olmayalım. Bu konuda bize en büyük mürşit; Allah´tır. Onun sadık ve emin elçisi Hz Muhammed (sav) ise en güvenilir önderdir. Bu iki temel kılavuzun rehberliğinde yürürsek hiçbir fırtına ve kasırga bizi yolumuzdan alıkoyamaz.

Ahirette günahların, hataların, isyanların, edepsizliklerin estireceği şiddetli cehennem fırtınasında rahat etmek için, şimdiden tövbe limanına demir atarak, teslimiyet rıhtımında, ibadet, dua, zikir ve şükür eylemleriyle hayatımızı yeniden şekillendirmeye ne dersiniz?

 


[1] - İhya u Ulumiddin- İmam Gazali- Merve yayınları-c.2 s.180

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR