Din insan hayatının en yakın akrabası, babası, annesi, kardeşi, derttaşı ve yoldaşı mıdır? Yoksa cenazelerde, mezarlarda, sıkıntılarda rahatlamak için baş vurduğumuz bir antibiyotik ilacımız mıdır? hayır, hayır bunların hiç birisi değildir. Keşke bu olsa ama bundan da önemlidir. Keşke bir bilsek de bunlar bu dünyada belli dönem ve zamanda işe yarayacak olanlardır. Allah´ın bize sunduğu din bunlardan da önemlidir, çünkü hem bu dünyada hem ahirette bizi kurtaracak tek yoldur. Hayatımızı ikame ederken önümüze bir sürü din çıkmaktadır. Devletlerin dini, dedelerimizin dini, kulların dini, avamın dini, ideolojilerin dini, kralların dini yani sayamayacağımız kadar çeşit çeşit tse´li ve tse´siz dinli yaşamlar önümüze çıkmaktadır. İşte bu noktada bizim imdadımıza bizi yaratanın uyarısı gelmektedir.
?Hiç şüphesiz din, Allah katında İslam´dır. Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık ve hakka başkaldırma (bağy) yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah´ın ayetlerini inkâr ederse (bilsin ki), gerçekten Allah, hesabı pek çabuk görendir.? (Al-i İmran, 3/19)
?Peki onlar, Allah´ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde her ne varsa -istese de istemese de- O´na teslim olmuştur ve O´na döndürülmektedirler.? (Al-i İmran, 3/83)
?Kim İslam´dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba uğrayanlardandır.? (Al-i İmran 85)
İşte sorun burada herkes ben Allah´ın dinine inanıyorum der ama kulların ve zalim diktatörlerin dinini yaşar. Kendilerini uyarmaya katlığımızda dahi ben zaten Müslümanım, dinimde İslam´dır der işin içinden çıkar. Ama bilmez Allah nezdinde dinin bu olmadığını. Günümüzde; bırakalım sokakları cami cemaatinin bile yüzde doksanı bir sefer dahi olsun ilahi dinin anlamını bilerek okumadığını, işte asıl tehlike burada, bir sefer dahi okunmayan dinin yerine yaşadığı hayatı din olarak algılar ve uyarıyı bile kabul etmeyerek bir ömür tüketen insanlarımız mevcuttur. Ama heyhat ki heyhat kendisini ve çevresini hatta kendisini uyarmaya gelenleri modern çağdaki üniversite eğitimi ile güzel konuşup kandırabilir veya aldatabilir.
Günümüz modern hayatta malın çoğalması ile insan kendisini yeterli sanır ve aldanır. Kazandığı mal mülk vb. şeylerden güç alarak şeytan onu haşa Allah ve Allah´ın gönderdiği dine ihtiyacı yokmuş gibi kandırır. Bugün toplumun en bariz hastalığı dini bildiğini sanıp dini yaşamamaktır.
Bugün İslam ümmetinin yaşadığı topraklarda din yabancı emperyallerin ret etmediği ama onu kendi amaçları için, mazlum halkları sömürmek ve birbirleri ile çatıştırmak için kullandığı aşikardır.
Hayatımızı ikame ederken önümüze envaı çeşit din çıkmaktadır. Herkes bir din yaşar dini yaşamıyorum diyenin de yaşantısı bir dindir. Her din sana en güzel zamanı ben yaşatacağım diyor. Allah´ın sana verdiği akıl sayesinde bu dinlerin içinde sana hem bu dünyada hem ahirette kurtaracak dini bulman ve bunu takip etmen sana bırakılan bir imtihan olarak karşına çıkmaktadır. Fani dünyada insan gibi yaşamak istiyorsak tüm dinleri bir görmeyerek gerçek dinin emrinde ümmetle birlikte bir cemaat ve camia olarak yaşamak gerekir.
Dini bir bütün olarak yaşamak her Müslümanın ideali olması gerekir. Dini parça parça yaşamak olgun Müslümanların yapacağı iş değildir.
?Gerçek şu ki, dinlerini parça parça edip kendileri de gruplaşanlar, sen hiçbir şeyde onlardan değilsin. Onların işi ancak Allah´adır. Sonra O işlemekte olduklarını kendilerine haber verecektir.? (Enam, 6/159)
İslam topraklarında veya Müslümanların yaşadığı bölgelerde İslam düşmanları dine karşı dini kullanarak İslam ümmetini tuzağa düşürmektedirler. İslam´ın ivme kazandığı halk tarafında kabul gördüğü toplumlarda, düşman o paralelde kendilerinin kontrolünde ilerde çatışma ortamların oluşması için sürekli plan ve projeler üretmektedirler. İşte akıl ve feraset sahibi Müslümanlar Allah´ın gönderdiği gerçek dine karşı, yapay dini ortaya sürenlerin ve çalışma alanlarına müsaade etmemelidirler.
Dini yaşamadığın veya oyun ve eğlence yerine koyduğunda karşılaşacağın sonda şöyle tarif ediliyor;
?Onlar, dinlerini bir eğlence ve oyun (konusu) edinmişlerdi ve dünya hayatı onları aldatmıştı. Onlar, bu günleriyle karşılaşmayı unuttukları ve Bizim ayetlerimizi ´yok sayarak tanımadıkları´ gibi, Biz de bugün onları unutacağız.? (Araf, 7/51)
İşte hayatın sonunda kimin dinini yaşamışsak, kimin için çalışmışsak, ahirete giderken mükâfatımızı ondan bekleriz. Ama maalesef mükafatı beklediklerimizin kendilerine faydaları yoktur, onlarda başkalarından beklemektedirler. İşte burada sonsuz hayat başlayacaktır. Ya ateş halkı ya da cennet halkı olarak ebedi istirahatgaha uğurlanacağız. İşin sonunda eyvah ben bunu hak etmemiştim, böyle olacağını düşünmemiştim diyerek feryadı figan eylemek kimseye artı bir şey kazandırmaz. Çünkü kader ve arzulanan hayat; kendi isteğimizle yaşamayı isteyerek yol almışız, yolun sonunda da acıda olsa önümüze çıkarılan faturayı ödemek zorunda kalacağız. Faturayı ödemek istemiyorsak elimizin tersi ile bize dayatılan dinleri ret edip, kendi hayatımızı bizden istenen ilahi dine göre ikame etmek ve yaşamak zorundayız.
